21 yılda tam 17 seçim kazanmanın sırrı nedir diye sorduğumuz da, herkesin vereceği cevaplar üç aşağı beş yukarı aynı olacaktır.

Fakat ben ortak cevapların dışında son 15 yılda Ak Partinin seçimleri kazanmasını faklı bir nedene daha bağlamaya başladım.

Bu düşüncemi yakın çevremde uzun zamandır dillendiriyordum, hatta birkaç seçim yazımda çok açık ifadelerle olmasa da bu nedenden bahsettiğimi hatırlıyorum.

Ak Parti iktidarlarından önce, çok partili sisteme geçince,devleti uzun süre yöneten yani iktidarda uzun süreli kalan parti yok denecek kadar azdı.

Türk siyasi hayatında Ak Partiye gelene kadar en uzun iktidar da kalan partiler, 1950-60 arası Adnan Menderes’le DP olmuş, sonra Süleyman Demirelli AP ve Turgut Özallı ANAP, bir seçim ya da en fazla iki seçim dönemi iktidarda kalabilmişlerdi.

Bu bilgilerimizi tazeledikten sonra asıl meramımı ifade edebilirim.

Yani Ak Partinin 21 yıldır kazandığı seçimlerin şifrelerini kendi bakış açımla değerlendirebilirim.

Hepimizin bildiği gibi, siyasi partilerin genel merkezlerinin dışında, il, ilçe, belde ve mahalle teşkilatları olur.

Her siyasi parti seçim zamanı ve ya seçim olmadığı zamanlarda bu teşkilatların programları ile vatandaşa ulaşır, düşüncelerini, ülkede yapmak istedikleri icraatlarını anlatır.

Bundan başka iktidarda olan siyasi parti kendi uyumlu çalışacağı bürokratları kamu kurumlarına atar, bu bürokratlar eli ile devlet hizmetlerini vermeye çalışır.

Siyasi iktidarın şehirlerdeki temsilcileri kamu yöneticileri ile birlikte koordineli olarak çalışarak, yaşadıkları il, ilçe ve beldelerde hizmet vermeye gayret ederler.

Ak Partinin ilk on yılında daha önceden kamu kurumlarında görev yapan genel müdürler, taşra teşkilatlarında görev yapan il ve ilçe müdürleri, daha önceki siyasi görüşleri ile birlikte görev yapmaya devam ettiler.

Fakat Ak Partinin iktidar süresi uzadıkça bakanlıklara bağlı bütün kamu kurumlarındaki genel müdürler, onların altındaki daire başkanları, bunların yardımcıları, bölge müdürleri, il, ilçe ve belde müdürleri, kısaca nerede bir kamu kurumu ve onun yöneticisi varsa hepsi Ak Partili oldu/olmak zorunda kaldı!

Bu kamu yöneticileri sadece o kurumun yöneticisi olarak çalışmadılar, iktidar partisiyle dirsek teması içinde, özellikle seçim zamanı iktidar partisinin bir temsilcisi gibi çalıştılar!

Şimdi yazdıklarımı istatistiğe dökerek, aslında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır diye umut ediyorum!

Türkiye’de ki bakanlık sayısı; 17

Türkiye’deki il sayısı; 81

Türkiye’deki ilçe sayısı; 973

Türkiye’deki belde sayısı; 394

Her il, ilçe ve belde de iktidar partisinin o şehirdeki başkanlarının referansı ile atanan;

Vali’den kaymakama, milli eğitim müdüründen okul müdürlerine, müftülerden imamlara, kısaca bu şehirlerde bulunan bütün kamu kurumlarına atanan müdür, müdür yardımcıları, şefler, uzmanlar, yanı aklınıza hangi yönetici unvanıgelirse gelsin (istisnalar hariç) bu kişiler özellikle seçim zamanları iktidar partisinin bir görevlisi gibi çalışırlar/çalışmak zorundadırlar!

Sayıları binlerle ifade edilen bu ünvanlı yöneticilerin etki alanını bir düşünün derim!

Bu yöneticiler, seçim zamanı her şeyi ama her şeyi iktidar lehine yapmayı kendilerine görev bilirler!

Bu kişiler tıpkı siyasi iktidar gibi, devletin sahibi görürler kendilerini.

Onun için bir kamu çalışanı olarak yapmamaları gereken siyaseti, çalıştıkları kurumun ve iktidarın gücü ile yapmayı kendilerine hak olarak görürler!

Bu kişilerin sosyal medya paylaşımlarını takip edenler zaten benim söylediklerimin ne kadar doğru olduklarını bileceklerdir.

Üstelik bu yönetici sınıfı; kamuya alınacak memur ya da işçinin mülakatını da yaparlar ve kendilerine dikta edilen isimleri işe alırlar. Yani böyle bir gücüde var bu insanların.

Ve tabii ki, bu yönetici sınıfıbilir ki; bütün bunları yapmazsa o koltukta bir gün dahi oturamaz!

Anlatmaya çalıştığım gerçekler bire bir gözlemlediğim ve aslında ne acıdır ki; bu ülkede yaşayan herkesin bildiği, fakat ya seslendirmekten korktuğu ya da kısık sesle konuştuğu bir hakikattir!

Ak Parti Hükümetlerinin bugüne kadar en iyi yaptığı ve başarılı olduğu konulardan bir tanesi de; ülkemizde yaşanan sıkıntıların bütün sorumluluğunu “dış güçlere” bağlamak kolaycılığı göstererek seçmenini buna ikna edebilmiş olmasıdır.

Hatta zaman zaman daha da ileriye giderek bu sıkıntıların kaynağı “muhalefettir” diyerek, olup bitene objektif bakamayan seçmenini rahatlıkla ikna edebilmiştir!

Cumhur İttifakının yıllardır seçim kazanmasının bir başka şifresi de muhalefet partilerinin beceriksizliğidir.

Son Cumhurbaşkanlığı seçimi özelinde düşüncelerimi ifade ederken bana hak vereceğinizi düşünüyorum.

Başta komşumuz Suriye’den ve birçok ülkeden milyonlarca yabancı ülkemize dolmuşken,

Hayat pahalılığı almış başını gitmiş, dar ve orta gelirliler ev-araba almak şöyle dursun, artan kiraları nasıl ödeyeceğini kara kara düşünürken,

İhmaller sonucu birçok ilimiz büyük bir deprem sonrası yerle bir olmuşken,

Ve her gün yolsuzluklar üzerine konuşulduğu bir ortamda;

TBMM de milletvekili çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanlığını kazanamamak, muhalefetin beceriksizliği değilse nedir, sorarım size?

Bu gerçekler gözümüzün önünde hayat bulurken; muhalefet, iktidarı alaşağı edemiyorsa özellikle ana muhalefet partisinin durup, nerede hata yaptığının esaslı eleştirisini yapmalıdır diye düşünmekteyim.

Bu ülkenin büyük küçük partilerinin genel başkanları seçim kaybettikçe koltuğunu daha da sağlamlaştırıyor, bu durum bize özgü, bunubenim bir türlü anlayamadığımı da söylemeliyim.

Kemal Kılıçtaroğlu 6’lı masaya adaylığını dikta ettirdiği zaman “bu ittifak büyük bir ihtimalle kaybeder” diye daha ilk gün yazmamın nedenlerinden birisi de; Recep Tayyip Erdoğan karşısında sürekli kaybeden bir adayla yeniden bir seçime gidilmesinin yanlışıydı.

Verilen bu yanlış karar, Tayyip Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinin de şifresiydi aynı zamanda.

Son olarak, haksızlık yapmak istemem.

Recep Tayyip Erdoğan her şeye rağmen çok başarılı bir siyasetçi ve başarılı bir liderdir.

Kendisine muhalefet eden siyasi parti genel başkanlarını, sanatçıları, yazarları, iş adamlarını bu süre zarfında ikna edebilmiş, partisinin saflarında yer almalarını sağlayabilmiştir.

Ve elbette bütün bu eleştirdiklerimden başka; iktidarın zaman içerisinde önemli projeleri hayata geçirmesi de 21 yıldır seçim kazanmasının şifrelerindendir.

Seçimin sonuçlarının ülkemiz için hayırlara vesile olmasını; korktuğumuz, başta sığınmacılar meselesi olmak üzere birçok konuda yanılmamızı temenni ederim.

Görüşmek üzere; Allah’a emanet olun…


Mehmet yağcı
30.05.2023 14:40:03
Atı alan daha önce olduğu gibi üsküdarı çoktan geçti, reisı bu muhalefetle alt etmek imkansızdır

Kadir Kuru
30.05.2023 16:20:20
ak parti ve tayyip erdoğan tam bir seçim kazanma ustası oldu. Muhalefetin bu yüzden nal toplaması normal geliyor artık insanlara.

Aydın kurt
31.05.2023 09:01:43
kaybedenler,in her zaman bir bahanesi olur

Kazım yılmaz
1.06.2023 11:36:29
ülkemizin en ucra şehirlerine kadar yayılan göçmenler ile ilgili adım atmayan her siyasi parti yarınlarda ülkemizin başına gelecek sorunlardan sorumlu olacaktır. milletin kararı bu yönde olmuştur ama yinede göçmen sorununu halletmeli reis

Nurten
1.06.2023 15:19:07
karpuzun orta yerinden yarıldığı gibi ortadan ikiye ayrıldı toplum. bir grup seçim zaferi sarhoşu diğeri üzüntülü, halbuki aynı ülkede yiyip içip yaşıyoruz

Seçim kazanmanın şifreleri!

Abdurrahman Akın

30.05.2023 08:51:13

2001