Büyük şehirlere nispeten bu bölgelerde Ramazan ayının geldiği ve insanları ‘tuttuğu’ daha iyi hissediliyor. Allah’a şükür ki oruç ayının manevi iklimi hem ülkemizi, hem İslam alemini ve hem de dünyayı sarmış diyebiliriz.
Oruç ayı büyük şehirlerin kozmopolit hayatı sebebiyle çok hissedilmese de, küçük yerleşim yerlerinde ve Anadolu’da kendisini iyice hissettiriyor. Geçmiş yıllarda büyük şehirlerde de rastlanan ama şimdilerde neredeyse tamamen unutulan “Ramazan ayı vesilesiyle kapalıyız” levhalarını buralardaki lokantalarda görmek mümkün. Dolayısı ile Ramazan ayının manevi iklimi sokaklara da, camilere de yansıyor ve iyice hissediliyor. Teravih namazlarında camilerin dolması da sevindirici bir durum. İnşallah Ramazan ayının ilk günlerindeki bu coşku ve ibadet heyecanı son gününe kadar devam eder ve daha da önemlisi bayramla sona ermez, hep devam eder.
Dünyadan gelen Ramazan haberleri de ayrı bir sevinç kaynağı. Farklı din mensuplarının “inançlara saygı” çerçevesinde iftar sofralarında bir araya gelmesi ve Müslümanları sahiplenmesi, inşallah “ifsat şebekeleri”nin planlarının bozulmasına yol açar.
Haberlere göre, Avrupa’da tepki çeken Kur’an-ı Kerim yakma provokasyonlarının ardından İsveç’in başkenti Stockholm’de ülkedeki Müslüman, Hıristiyan ve Budist toplumların temsilcileri iftarda buluşmuş. İsveç İslam Dernekleri Federasyonunun organize ettiği iftar programına, Türkiye ve Azerbaycan büyükelçileri ile, İsveç Kilisesi Papazlar Birliği Başkanı ve İsveç Budist Topluluğu Başkanı katılmış. Ayrıca Stockholm’deki İslam toplumunun önde gelen temsilcileriyle vatandaşlar da iftarda hazır bulunmuş.
İsveç İslam Federasyonu Başkanı Tahir Akan, burada yaptığı konuşmada, ‘’Bugün burada ramazanın sevgi ikliminden başka dinlere mensup dostlarımızla birlikte faydalanıyoruz. Bundan sonra da diyaloglarımızı devam ettirip bu güzel atmosferlerde bir araya gelmeye çalışacağız” demiş.
İslamın doğru temsil edildiği zeminler olduğu müddetçe “islam korkusu”nu yaymaya çalışanlar fırsat bulamaz. Ramazan ayı ve iftar sofraları bu bakımdan iyi bir fırsattır. Bir yanda Kur’an yakmaya çalışan nasipsiz insanlar olduğu gibi, bir yanda da Müslümanlarla aynı sofrada buluşan ‘insaf ehli’ kişilerin olması; toptancılık yapmamak icap ettiğini göstermiyor mu?
Türkiye’yi idare edenler başta olmak üzere herkes ve hepimiz dünyadaki bütün insaf enli insanlarla el ele vermeye mecburuz. Ancak bu yolla İslamın doğru anlaşılmasa hizmet edilebilir. Orucun bizi kötülüklerden uzak tutması için dua edelim...