Ancak böyle bir yıl ilân edilmesi ve insanların ‘kitap dostu’ olmasını arzu ederiz. Şunu da unutmamak gerekir ki bu mesele bir yılın değil, bin yılın meselesidir.
Rakamlar değişmiş olabilir, fakat sanal âlemdeki bilgilere göre Türkiye, günde sadece 1 dakikasını kitap okumaya ayırırken, televizyon izlemeye 6 saatini, internete ise 3 saatini ayırıyormuş. Yine bilgilere göre ülkemiz, okuma alışkanlığında da dünyada 86. sırada yer alıyor. Çocuklara kitap hediye edilmesinde ise Türkiye 180 ülke içerisinde 140. sırada bulunuyormuş.
Bu rakamlar değişmiş olabilir. Değişmeyen gerçek, umumî anlamda ‘kitap dostu’ olmadığımız, kitap okuyanlara iyi gözle bakmadığımız ve kitaba verilen parayı sanki çöpe atılmış gibi gördüğümüzdür. Öyle ki, bir evde bir kütüphane varsa eve gelen misafirler buna hayret eder ve “Bunların hepsini okudunuz mu? (Hepsini okumadığınıza göre) Atın, satın, boşaltın... Boş yere niçin burası işgal edilmiş” benzeri sözler sarf ederler.
Geçenlerde, ‘yabancı’ların yayınladığı ve Türkçe’ye tercüme edilen bir çocuk kitabının girişinde anne babalara hitap eden yazı dikkatimizi çekti ve bu vesileyle paylaşmak isteriz. “Sevgili Ebeveynler” diye başlayan bölüm şöyle: “Okumak çocuğunuzun başarılı gelişim göstermesi için önemlidir. Öğrenmek ve anlamak, bir şey satın almak ya da internette gezinmek; bunların hiçbiri okuma bilmeden yapılamaz.
“Okumayı öğrenmenin ilk adımı, çocukla birlikte resimli kitaplara bakmak ve çocuğa kitap okumaktan geçer. Çocuğunuza kitap okumak, çocuğunuzun okumayı öğrenmesinde en etkili destektir, çünkü; 1- Çocuğunuza kitap okumak, ona olan yakınlığınızı arttırır. 2- Çocuğunuza kitap okumak, onun dil gelişimine katkı sağlar. 3- Çocuğumuza kitap okumak, çocuğunuzun okumayı sevmesine yardımcı olur.
“Çocuğunuza kitap okuyun! İdeal olan her gün 15-20 dakika, rahat bir ortamda çocuğunuza kitap okumanızdır. Bunun yanı sıra önemli olan, çocukların yaşına uygun olan kitapları seçmektir.” ([Çocukluk Eğitimi Profesörü] Prof. Dr. Dağmar Bergs-Winkels, Hamburg Ü.)
Eğer bir ‘kitap okuma yılı’ ilân edilecekse burada ilk hedef çocuklara okumayı sevdirmek olmalı. Her imkân ve fırsatta bu mesele gündeme getirilse de yeteri kadar ilgi görmediği de bir gerçektir. Daha düne kadar kütüphanesi olmayan binlerce okul vardı. Diyelim ki okullara kütüphaneler kuruldu. Öğrenciler bu kütüphaneden ne ölçüde istifade edebiliyorlar? Daha çok öğrencinin ‘kitap dostu’ olması için çok büyük kampanyalar ve gayretler gerekir. Kitap okuyan çocukları ve gençleri el üstünde tutmak icap eder. Hele hele kitap dostu, düzenli kitap okuyan öğrencileri maddî olarak da ödüllendirmek çok iyi olur. Niçin her okulda kitap okuma, anlatma ve gerekirse özet yazma yarışmaları yapılmaz? Bu öğrencilere değişik yurt için ve icap ederse yurt dışı gezi teşvikleri sağlanmaz?
Prof. Dr. Dağmar Bergs-Winkels’in isabetle hatırlattığı gibi elbette esas mesele evde, ailede ve anne babada başlar. Çocuklarına her gün 15 ya da 20 dakika kitap okuyan anne babaları tebrik ederken, okumayanların da bir an önce okumaya başlamalarını temenni edelim.
Elbette iyi ve doğru kitaplar olmak üzere okuyacağız, başka çaremiz var mı?