“(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir.
Sizden biri bu aya ulaştığında Oruç tutsun!...”
(Bakara: 2/185)
“Allah (cc), rızası uğrunda bir gün oruç tutan bir kulunu cehennemden
yetmiş mevsimlik mesafe uzaklaştırır.”(Buhari, Cihad, 36; Müslim)
Hayata dair kuvvetli ezberlerimiz var. Biz “rahatı seven” bir toplumuz. Zevkine, keyfine düşkün de diyebiliriz. Günlük rutinlerimiz, alışkanlıklarımız vardır. Onlar bir manada huzur bulduğumuz olmazsa olmazlarımızdır.
Sabahleyin kalkış saatimiz bellidir. Çoğumuz kahvaltısız evden çıkmayız. Yemekten sonra müptelası olanlar nikotin ihtiyacını giderir. Çay tiryakisi olanlar belli aralıklarla çayını yudumlar. Çayını içeceği bardak bile kendine özeldir.
Evde oturduğu kanepe sahiplidir. Sahibi gelince kim oturursa otursun oradan kalkar ve gerçek sahibine teslim eder. İzlenen haber kanalları ve saatleri bellidir. Diziler vs.
Bazı Müslümanlar “camide bir yer kapmıştır” ve her vakit orada namaz kılar. Biri erkenden gelip yerine oturduysa “gönül kırma pahasına” onu oradan kaldırmaya çalışır.
İbadet olmayan adetlerimiz bizi çepeçevre kuşatmış bir manada huzur kaynağımız olmuştur. Onlardan biri aksayacak olsa moralimiz bozulur, huzurumuz kaçar, günümüz sönük geçer. Yunus suresinde Rabbimiz şu misali vermiştir:
“… Gemilere binersiniz. Gemiler, içindeki yolcularla birlikte tatlı bir esinti ile seyreder. Yolcular keyiflenirler.” Hayat gemisindeyiz hepimiz. İşler yolunda, sağlığımız yerindeyse “değme keyfine.” Bu rahatlık uzun zaman devam edince zannederiz ki hep böyle gidecek. Hâlbuki İlahi Kelam bize bunun tersini telkin etmektedir.
“… İyi ve kötü dönemleri/günleri Biz insanlar arasında döndürür dururuz…”(Ali İmran: 3/140) Acı bir siren sesi, bir telefon, bir tomografi veya bir kalp krizi tüm rutinleri altüst edebilir. Bir anda hayatın akışı tam tersine döner.
“Ansızın şiddetli bir fırtına gelip çatar ve gemiyi çatırdatan dev dalgalar dört bir yandan üzerlerine hücum eder. İşte o zaman, korkunç bir belâyla çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar…”(Yunus: 10/22)
Oyuncağı elinden alınmış çocuğa döner insan. Dün hiç düşünmediği, planlamadığı, hesaba katmadığı bir noktada seyrediyor şimdi hayat gemisi. Beyaz yakalılar, acayip sesler çıkaran cihazlar, hastane koridorları, bitmek bilmeyen beklemeler…
Aniden esen bir rüzgârla hayat gemisi su almaya başlar. Hayaller yarım kalır, zevkler yarıda kesilir, umutsuzluk çöker sinelere… “Lezzetleri yarıda kesen ölümü çok hatırlayın!” Peygamber tavsiyesi gelir gündeme. Allah Rasulü (sav) “çok haklıymış…”
Ariflerin tarifine göre Rabbimizin emrettiği ibadetler insanı “büyük yıkımdan” kurtarmaya yöneliktir. Cenab-ı Hakkın biz kullarına günlük, haftalık, yıllık ve ömürlük olarak emrettiği “ibadetler bir manada ezberleri bozmaya yönelik” tedbirlerdir. Bizi “alışkanlıklarımızın bağımlısı” olmaktan çekip çıkaran manevi tedbirlerdir.
Ramazan ayı ve oruç ibadeti, hem biyolojik hem de psikolojik anlamda kalıplaşmış normallerimizi bozan, ezber bozan bir ibadettir. Alışkanlıkları değiştiren bir alıştırma…
“İmsak vaktinden iftar vaktine Allah rızasını gözeterek kendini nefsani ve şehevi arzu ve isteklerden uzak tutmak” tır oruç…
Mideyi, gözü, bedeni ve ruhu bakıma almak… Fabrika ayarlarına döndürme eylemidir. “Kulunu sevindirmek isterse Allah, önce çölde devesini kaybettirir sonra buldurur” misalidir oruç.
Bir öğün yemeği sizden alır, onlarca mükâfat ve bereketle ödüllendirir. Ahiretteki “muhteşem ödül” ise, uğruna canlar feda etmeye değer.
Normalleşen ve kıymetini kaybeden şeyler oruç ibadeti sayesinde “ayrı bir güzellik ve farkındalık” oluşturur.
Yorgun bir beden ve hararetten kuruyan bir ağız için su, iftar yaklaştıkça “abı hayat” olmaz mı?
Ömrü Ramazan olanın sonu bayram olur.
“Hayat Allah rızası doğrultusunda şekillenirse bir anlam ifade eder. Allah’ın razı olmadığı, Rasulünün örneklik ve şahitlik etmediği bir hayat heba edilmiş, yitik bir hazinedir.”
Pişmanlıktan başka bir şey getirmez…
“Allah’ım! Recep ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı eyle ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”