Malumunuz, e-devlet üzerinden herkese alt üst soy belgesi bilgilerinin verilmeye başlanmasıyla birlikte soy ağacı mevzusu bir anda gündem oldu, insanlar ceddini merak etmeye başladı. Herkesin elinde soy ağacı çıktısı; kimi işin gırgırında, kimisi daha eskiye ulaşmanın derdinde. Konu soy ağacı olunca bendeniz gibi yerel araştırmalar yapanlar da, bu sıralar en çok kapısı tıklananlar oldu haliyle. Tanıyan tanımayan birçok kimse muhtelif yollarla ulaşıyor, kimisi e-devlet üzerinden aldığı bilgileri anlayamıyor, kimisi daha eski kayıtlar yok mu diyor. Ama herkeste bir merak oluştu, bu açıdan faydalı bir hizmet olduğu aşikâr. Ayrıca e-devlet sayfasının tanıtımı açısından da çok etkili olmuştur, bu da işin perde arkası. Şimdi soy ağacı hakkında insanların merak ettikleri sorulara bu köşeden toplu bir şekilde cevap vermiş olalım.
Soru: E-devlet üzerinden alınabilen alt üst soy belgesi bir soy ağacı mıdır?
Cevap: E-devlet üzerinden alınabilen alt üst soy bilgileri, bildiğimiz klasik bir soy ağacı değildir. Gerçek soy ağacında sülalenin tüm fertleri olur. Örneğin dedeniz beşkardeş ise soy ağacında bu beş kardeşin isimleri ve onlardan devam eden akrabalarınızın isimleri de yer alır. E-devlet üzerinden alınan soy ağacı bilgisi ise bu anlamda bir soy ağacı olmayıp, en net bir ifadeyle genetik bir soy ağacıdır. Yani sizin genetiğinize katkıda bulunan ve sürekli anne-baba üzerinden ilerleyen bir soy ağacıdır. Yani örneğin “annenizin annesinin annesi” genetik olarak atanızdır ama klasik soy ağacının ilgi alanında değildir. Alt üst soy bilgisindeki veriler tamamen dijital ortama aktarılmış olan nüfus kayıt sisteminden otomatik olarak çekilmektedir. Zaten nüfus müdürlükleri isteğe binaen bu hizmeti vermekteydi, hizmet e-devlet üzerinden verilmeye başlanınca duyuldu ve yaygınlaştı.
Soru: E-Devlet Üzerinden alınabilen alt üst soy bilgilerinin dayanağı nedir?
Cevap: Alt üst soy belgesi, bilgileri nüfus kayıt sisteminden temin etmektedir. Nüfus kayıt sistemi 2000 yılında “nüfus kütüğü” denilen defterlerden dijital ortama aktarıldı ve yaşayan yaşamayan herkese kimlik numarası verildi. Bu kütük defterleri ise 1940’lı yıllarda Osmanlıca asıllarından Latin harflerine aktarılmıştı. Osmanlıca asılları ise büyük oranda İç İşleri Bakanlığı arşivine kaldırıldı. Latin harfli defterler ise halen daha nüfus müdürlüklerinde bulunmaktadır. Osmanlıca asılların tutulmaya başlandığı tarih ise 1904’dür. Bu tarihte Osmanlı Devleti en kapsamlı nüfus sayımını yapmıştır ve ilk kez bayanlar da sayıma dahil edilmiştir.
Soru: Cilt, Hane ve Sıra No ne demektir?
Cevap: Eski Nüfus cüzdanlarının arka sayfasında yazılan Cilt No sütunu kişinin bağlı bulunduğu köyün veya mahallenin o ilçe içerisindeki numarasıdır. Hane No sütunu, mensubu olduğunuz ailenin o köy veya mahalle içerisindeki numarasıdır. Birey Sıra No sütunu ise mensubu olduğunuz aile içerisinde kaçıncı sırada olduğunuzu gösterir. Ailede her yeni doğan çocuklar kayda eklenerek sistem devam etmektedir.
Soru: E-devlet üzerinden alınan alt üst soy belgesi ile hangi tarihe kadar atamıza ulaşabiliriz?
Cevap: Bu durum her aile için farklılık gösterir çünkü 1904 yılında nüfus kütükleri oluşturulurken, her aile için en yaşlı erkek ile kayıtlara başlanmıştır. İlk kaydedilen kişinin kardeşleri var ise onlarla devam edilmiştir. Alt üst soy belgesi ile herkes mensubu olduğu ailenin 1 numarasındaki kişiye ya da 1 numaradaki kişinin kardeşlerinin neslinden ise onun devamındaki kişiye ulaşır. Bazı ailelerde 1904 yılında ailede örneğin 100 yaşında bir ihtiyar kayıt edilmişse bu adam 1804 doğumlu demektir. Bu adamın neslinden bir kişi mevcut nüfus bilgileri ile alt üst soy belgesi aldığında 1804 doğumlu dedesinin kaydına ulaşacaktır. Üstelik onun da baba ve anne adı gözükeceğinden daha da eskiye ait bilgileri edinmiş olacaktır. Bu durumun tam tersine 1904 yılında aile içerisindeki en yaşlı erkeğin 20 yaşında olduğunu düşünürsek 1 numaradaki atamız 1884 doğumlu olur. Haliyle çok fazla geçmişe gidememiş oluruz.
Soru: E-Devlet üzerinden alınan alt üst soy belgesinde anne tarafından bilgiler nasıl elde ediliyor?
Cevap: Anneler evlendikleri haneye gelmeden önce kendi hanelerinde kayıtlı oldukları için o hanede baba ve anneleri kütükte kayıtlıdır. Bu sistemi eski defterler üzerinden yapsaydık, kişinin annesinin kaydında hangi cilt ve haneden bu aileye transfer olduğunu yani gelin olduğunu görecektik ve ilgili deftere başvuracaktık. Onun da orada kayıtlı annesi için aynı işlemi yapıp ilk kayıtlı olduğu deftere göz gezdirecektik. Bütün kütükler nüfus sistemine aktarıldığı için bu işlemler programlar vasıtasıyla otomatik olarak yapılmakta sistem genetik soy ağacını oluşturabilmektedir.
Soru: Daha eski kayıtlara nasıl ulaşılabilir?
Cevap: Soy ağacını bütün sülaleyi kapsayacak şekilde hazırlamak ve olabildiğince geriye doğru gitmek uzmanlık isteyen bir iştir. Temeli 1904 nüfus sayımına dayanan mevcut nüfus bilgileri ile derinlemesine bir soy ağacı hazırlamak ya da hazırlatmak mümkün değildir. Bu işlem için başvurulan farklı kaynak ve arşivler vardır. Örneğin yöremiz için tutulmuş olan muhtelif tarihli Tapu Yoklama Kayıtları, Öşür Defterleri, Sicil Kayıtları, Şer’iye Sicil Defterleri ve ailelere ait tarihi mezar taşları sıklıkla başvurulan kaynaklardandır. Ancak soy ağacı hazırlama işinde en önemli kaynak Osmanlı Devleti’nin yaptırdığı ilk nüfus sayımlarıdır. Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu ilk defa II. Mahmud döneminde 1831 senesinde genel bir nüfus sayımı yapma yoluna gitmiştir. Nüfus sayımının sonuçları ikişer nüsha olarak tutulmuş ve bebekler dâhil yaşayan bütün erkekler sayıma dahil edilmiştir. Bu nüfus sayımı Trabzon eyaletinin tümünde 1834-1835 yıllarında tamamlanmıştır.
Soru: 1835 Nüfus sayımından nasıl faydalanırız?
Cevap: Bahsi edilen nüfus kayıtları Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde araştırmacıların hizmetine sunulmuştur. Rize ili için o dönemde “Rize, Atina (Pazar) ve Hemşin” kazaları olmak üzere 3 farklı defter tutulmuştur. Rize kazası dâhilinde İyidere, Derepazarı, Kalkandere, Güneysu ve merkez bölgeleri kayıt edilmiştir. Ayrıca İkizdere’nin bir kısmı ve Çayeli’nin Senoz bölgesi haricindeki kısmı bu defterde kayıt edilmiştir. Hemşin Defterinde ise Hemşin, Çamlıhemşin, Çayeli’nin Senoz köyleri ve İkizdere’nin Cimil köyleri kayıt edilmiştir. Atina defterinde ise Pazar ve Ardeşen ilçesi köyleri tutulmuştur. Fındıklı ilçesi o tarihte Viçe adıyla Arhavi kazasına bağlı olduğu için Arhavi Defterinde yazılmıştır. Keza İkizdere’nin birçok yukarı köyü de o tarihte İspir Defterinde tutulmuştur. Bu defterlerin büyük çoğunluğu araştırmacılar tarafından günümüz Türkçesine çevrilmiş ve yayınlanmıştır.
Soru: 1835 tarihli nüfus kayıtlarından öncesine ait bilgilere nasıl ulaşırız?
Cevap: Bu tarihlerden daha öncesine ait aile bilgilerinin olduğu doğrudan kayıtlar şimdilik yoktur. Elbette Mühimme Defterleri veya Ahkâm Defterleri gibi dava kayıtlarında bazı ailelere ait bilgiler bulunabilmektedir ancak bunlar genel itibariyle istisnadır. Daha eski tarihli olan Avariz kayıtları ve Tapu Tahrir Defterlerinde ise şahıs adları geçse de, sülale bilgileri geçmemektedir. Sonuç olarak soy ağacı oluşturmada bizleri 1800 öncesine ulaştıran en önemli kaynak ailelere ait Osmanlıca kitabeli mezar taşlarıdır. Eğer ailenin atalarından miras kalan tarihi evrak veya şecere çalışması varsa, onlar da mutlaka değerlendirilmesi gereken argümânlardır.
Devletin vatandaşlara şahsına ait genetik soy ağacı bilgilerini paylaşması sonucunda insanların bu hizmete olağanüstü ilgi duyması geçmişe olan ilginin arttığını göstermektedir. Bu da tarihe olan merakın katlanarak devam edeceğini göstermektedir.