Abdurrahman Akın

Tarih: 25.07.2024 09:47

Bisikletçi Cahit Usta

Facebook Twitter Linked-in

Bizim kuşaktan herkesin mutlaka bir anısının olduğu “Bisikletçi Cahit Usta” unutamadığımız Çayeli’mizin güzel esnaflarındandı.

Bisiklet sürmeye “üç tekerlekli” ile başlar daha sonra “orta boy iki tekerlekli” ile devam eder, nihayet ustalaştık mı, “büyük boy bisikletlere” binmeye başlardık.

Cahit Ustanın bisikletçi dükkânı çok ışıltılı bir dükkândı.

Her boy bisiklet, bu bisikletlerin yedek parçalarının ve süs malzemelerinin olduğu dükkân, biz çocukların izlemekten kendini alamadığı bir görsel güzellik sunardı.

O yıllarda hangimiz bulduğumuz bozuk paralarla vakit kaybetmeden “Cahit Ustanın” bisikletçi dükkanının yolunu tutmamış ve üç tekerlekli bisiklete binmek için sıra beklememişiz ki?!

Bisiklete binme sıramız gelince, 3. Vitesle kalkar gibi bütün gücümüzle pedalı çevirmeye ve ilk hedef olarak “sığır pazarına” doğru çılgınca sürerdik.

Cahit Usta arkamızdan; “ zamanı geçirmeyin, bekleyenlerin hakkını yemeyin ona göre” uyarısını yapsa da, biz sürenin bir salisesini bile harcamamak için büyük bir çaba gösterirdik.

Zaman zaman süreyi aşardık tabii.

Böyle durumlarda iki yolumuz vardı.

Ya dürüstçe Cahit Usta’ya paramızın kalmadığını, bir dahaki seferde borcumuzu ödeyeceğimizi söyleyecektik ya da bisikleti çaktırmadan dükkânın hemen yanında bırakıp oradan toz olacaktık!

Rahmetli Cahit Usta çatık kaşlı görünse de iyi bir insan ve iyi bir esnaftı.

Çünkü işini iyi yapıyor, biz çocuklara karşı da hoşgörülü davranıyordu.

Yağmur çamur demeden her gün bisikletçi dükkânını açar, Çayeli’nin delikanlılarına ve çocuklarına hizmet verirdi.

Birkaç sene Cahit Ustanın dükkânından kiraladığımız bisikletlere bine bine, profesyonel olduk.

Daha sonrada kendimize ait dükkânlarımız olunca, bisiklet alacak parayı dükkânda çalışarak kazandık ve çok istediğim kendime ait bisikletimi aldım.

Rahmetli Cahit Ustanın işlerine tabii biraz balta vurmuş oldum bisiklet alınca.

Çünkü, artık amcaoğulları ve halaoğulları sırayla benim aldığım bisiklete binmeye başlamışlardı.

Üstelik bedava olduğu için benim bisikletime binmek, kuzenlerim ve birçok yakın arkadaşım Cahit Ustanın dükkânının yolunu unutmuşlardı!

Bir gün halaoğlu Mustafa, “Akın Kıraathanesinin” bahçesinde bulunan bisikletimi izinsiz almış ve hızla caddeye çıkmak için sürmeye başlamış, hızını ayarlayamadığı içinde bir tuhafiyeci esnafın dükkânının camından içeriye girmişti.

Bisiklet paramparça olmuştu o kazada.

Bunun üzerine bisikleti yaptırmama kararı almış ve ucuz bir fiyata elimden çıkarmıştım.

Cahit Ustanın potansiyel müşterileri olan akrabam çocuklar doğal olarak yeniden onun müdavimi olmuşlardı.

Kültür; sosyal yaşamı oluşturan, insanlar arasındaki tutum ve davranışları şekillendiren ve bunu nesilden nesle aktarılarak toplum içindeki fertlerin iletişim kurma yollarını, öğrenme şekillerini belirleyen bir araçtır.

Kültür aynı zamanda toplumdaki her bir bireyin kişiliğini etkileyebildiği ve hayatı kavrayış şeklini belirlediği için toplumun karakteristik yapısını da belirlemede önemli bir oluşumdur.

“Esnaf Kültürü” dediğimiz bir kültürün varlığına bizzat şahit olmuş ve yaşamış birisi olarak çok rahat söyleyebilirim ki; bizim çocukluğumuzda ki esnaflar, sadece mallarını satan dükkân sahipleri değil, aynı zaman da “sohbet kültürünün” ve “insan yetiştirmenin de okullarıydı!”

Onun için her esnaf çocuğu çok iyi bilir.

Okula gitmediğinde ya da boş boş durduğun bir anda, babanın; “madem işin yok, okula da gitmedin dükkâna git çalışmaya” dediğine.

Öyle ki, yazları arkadaşların tatil yaparken sen dükkânlarda çalışmak zorunda kalırsın.

Komşu dükkânlardaki esnaf abileri ve amcaları tanır, onlardan çok şey öğrenirsin.

Tabii, bu yaşadıkların seni erken olgunlaştırır ve hayata hazırlar.

Bugün sadece dükkânının tezgâhında değil, sosyal medya ve elektronik ortamlarda da mallarını pazarlayan “büyük işletmelerin sahipleri”, “Bisikletçi Cahit Usta” gibi esnafları görselerdi, utanır başlarını öne eğerlerdi sanırım!

Yıllarca Çayeli’mizde esnaflık yapan bir ailenin ferdi olduğumu bizi yakından tanıyanlar bileceklerdir.

Gelenekten modernliğe doğru esnaf kültürünün değişen toplum yapısı ile uyumu ve çatışmalarını bire bir gözleyerek büyüdük ve bu durumu sadece gözlemlemekle kalmayıp, bugün geldiğimiz noktadaki hayretimizi de ifade etmekten geri durmadık!

O günlerde Bisikletçi Cahit Usta gibi esnafların “hizmete yönelik dükkânları”, ekonominin vahşi tarafı ile değil insanların ihtiyaçlarına göre üretim yapardı.

Şunu demek istemiyorum elbette; “Biz büyüdük ve kirlendi dünya!”

Fakat hangimiz; çocukluğumuza dair fotoğraflara bakınca gözleri hafif buğulanmayan, geçmişe özlem duymayan ve sokakta birebir yaşadığımız samimiyeti aramıyoruz?

Bizler; okuldan geldikten sonra çantayı bir tarafa atıp sokağa çıkan, tatil günleri sabahtan akşama kadar “sokaklarda top koşturan”, “ ip atlayan”, “bilye oynayan”;

“Bisikletçi Cahit Ustanın” dükkânına gidip üç ya da iki tekerlekli bisiklete binen;

Hafta sonları “Yetimin Şevket Amcamızın” arabasına tıka basa dolarak “Çayelisporun maçına giden”;

Okulu asıp “Çayeli Lale Sinemasına” filme kaçan;

Annelerimizin elimizden tutup Çayeli’nde Çarşamba günleri kurulan “Pazar yerine” yani “hafta gününe” giden mutlu çocuklardık.

Bizim çocukluğumuz öyle bir denizdir ki; içine girildi mi bir daha çıkamayacağımız muhteşem çocukluk anıları vardır içinde.

Ve o anılar bugün bile hayatımızı anlamlandırmaya devam etmektedir.

“Bisikletçi Cahit Usta” Çayeli’nin güzel esnaflarından birisi olduğu gibi, çocukluk anılarımıza ev sahipliği yapan dükkânlardan birisinin de sahibiydi; bu yüzden o “Çayeli’nin Hikâyesi”nde yer almayı çok fazla hak eden insanlarımızdandır.

Mekânı Cennet olsun.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —