Gülen cemaati ve AKP hükümeti arasında uzun zamandır devam eden 'dershanelerin kapatılması' polemiği farklı bir boyuta taşındı. Zaman gazetesi bugün 'Eğitime büyük darbe' başlığıyla yayımladığı manşetinde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlandığı öne sürülen kanun taslağını gündeme getirdi. Haberde, 'kapatılan dershanelerin etüt merkezi olarak çalışmasının önüne geçilebilmesi için yasadaki ‘etüt merkezi’ bölümü de tamamen yok ediliyor. Taslakta ‘ortaöğretime ve yükseköğretime hazırlık’ içeren kurs ve benzeri yapılanmaların önünün kesilmesi de hedefleniyor' ifadelerine yer verildi.
Zaman gazetesinden Burak Kılıç, Burcu Öztürk ve Akın Öztürk imzalı habere göre, hazırlanan taslağın, bakanlığın daha önce, 'Dershaneler MEB’e bağlı olmadan eğitimi sürdürecek' şeklindeki açıklamalarını da yalanladığının ve taslağın yasalaşması halinde ortaöğretime veya yükseköğretime giriş sınavlarına yönelik, evlerdeki özel dersler de dâhil, hiçbir özel kurs verilemeyeceği belirtiliyor.
Zaman gazetesinde 'Eğitime büyük darbe' başlığıyla yayımlanan haber şöyle:
Bu yasa taslağı doğruysa Eğitime büyük darbe
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlandığı iddia edilen yasa taslağı, eğitime darbe vuracak değişiklikler içeriyor. Dershaneler, etüt merkezleri ve tüm kursların kapatılmasını öngören taslağın bu haliyle yasalaşması durumunda, okullardaki eğitim eksiklikleri takviye ders ve kurslarla telafi edilemeyecek. Özellikle doğu illerindeki öğrencilerin daha iyi lise ve üniversitelerde okuma imkanı da ortadan kalkacak.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müsteşarı Yusuf Tekin başkanlığında bir ekibin hazırladığı öne sürülen kanun taslağı, özel öğretim başta olmak üzere bütün eğitim sistemine darbe vuracak kritik değişiklikler öngörüyor. Bir torba yasaya eklenerek oldubittiyle Meclis’in gündemine getirilmesi planlanan taslağa göre, dershaneler ve bütün etüt merkezleri 2013-2014 eğitim-öğretim yılı bitiminde kapatılacak. Karara uymayanlara 500 bin liradan başlayan astronomik cezalar verilecek. Taslak, bakanlığın daha önce, ‘Dershaneler MEB’e bağlı olmadan eğitimi sürdürecek’ şeklindeki açıklamalarını da yalanlıyor. Taslak yasalaştığında ortaöğretime veya yükseköğretime giriş sınavlarına yönelik, evlerdeki özel dersler de dâhil, hiçbir özel kurs verilemeyecek. Önemli değişikliklerden biri de MEB’in kalbi olarak bilinen Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) yetkilerinin feshi. Eğitim bilimciler ve akademisyenlerden oluşan TTK’nın, bütün karar verme ve denetleme yetkileri elinden alınıyor, kurul ‘bilimsel danışma ve inceleme organı’na dönüştürülüyor. Bu düzenlemeyle eğitim sisteminin tamamen denetimsiz hale geleceği belirtiliyor.
Kamuoyundan gelen tepkilere ve eğitim camiasının olumsuz görüşüne rağmen dershanelerin kapatılmasıyla ilgili kanun taslağı tamamlandı. Tasarıya göre ‘dershane’ kavramı kanundan tamamen çıkartılıyor. Bunun yanında kapatılan dershanelerin etüt merkezi olarak çalışmasının önüne geçilebilmesi için yasadaki ‘etüt merkezi’ bölümü de tamamen yok ediliyor. Taslakta ‘ortaöğretime ve yükseköğretime hazırlık’ içeren kurs ve benzeri yapılanmaların önünün kesilmesi de hedefleniyor. Taslağa göre dershaneler, 2013-2014 sezonunun bitimiyle kapatılacak. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na geçici maddeler eklenmek suretiyle yapılan taslakta, dershanelerin özel okula dönüşümleri için 3 yıl süre tanındı. Bu sürede dönüşemeyenler kapatılacak. Dershane olarak çalışmaya devam edenlere 500 bin ile 1 milyon lira arasında ceza verilecek. Kapatılan dershanelerin işsiz kalan öğretmenleri de KPSS şartı aranmaksızın MEB kadrolarına mülakatla atanacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda hazırlanan taslak, kamuoyunda aylardır tartışılan dershanelerin kapatılmasının yanı sıra fakir öğrencilerin ücretsiz eğitim aldığı etüt merkezlerini de kapsıyor. Talim Terbiye Kurulu’nun bütün yetkilerini kaldıran taslak, dershane öğretmenlerinin Milli Eğitim kadrosuna dahil edilmesini ise mülakat şartına bağlıyor.
Sıkıyönetim uygulaması gibi
Yasa taslağında yer alan Ek-1 maddeye göre, dershane olmaya devam edenler hakkında ağır hükümler yer alıyor. Buna göre;
Bu kanuna ve kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliklerde gösterilen koşullara uymayan dönüşüm kapsamında kurulan eğitim kurumları ile mevzuata aykırı ya da izinsiz eğitim faaliyeti gösterenler hakkında, diğer mevzuattaki ceza hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu maddede belirtilen cezalar uygulanacak.
Uyarma cezasına rağmen gerekli düzenlemenin yapılmaması (kapatılmaması veya dönüşüme gidilmemesi) veya Bakanlıkça istenen bilgi veya belgelerin zamanında verilmemesi veya yanıltıcı bilgi ya da belge verilmesi halinde 500 bin lira para cezası uygulanacak.
Yazı, reklam, afiş, broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya yanıltıcı unvan kullanılması halinde 1 milyon lira para cezası uygulanacak.
Bakanlığın izni olmadan eğitim kurumunu devredenlere ise 1 milyon lira para cezası kesilecek. Aynı yıl içinde verilecek cezaların üç kez tekrarı halinde tek yerine bütün cezaların toplamı kadar para cezası uygulanacak.
Okula dönüşen kurumlarda bakanlığın belirlediği tarife dışında fiyat uygulanması halinde, fazladan alınan ücretin 20 katı ceza kesilecek.
Para cezalarına ilişkin ilk itiraz 7 gün içinde bakanlığa yapılabilecek. Bakanlık kararına karşı idare mahkemesinde dava açılabilecek.
Dönüşüm kapsamında kurulan eğitim kurumları, işyerini kapatıp 1 yıl içinde tekrar eğitim faaliyetine başlamazsa teşvik uygulamalarında yararlandıkları indirim tutarını devlete geri ödeyecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir heyet tarafından hazırlandığı iddia edilen kanun taslağının içeriğinin yanı sıra yasalaşma süreci de tartışmalara yol açacak nitelikte. Alınan bilgilere göre, bu kadar kritik maddeleri barındıran taslak, Bakanlar Kurulu’na getirilmeyecek, bakanların imzasına açılmadan TBMM’ye sunulacak. Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda da ele alınması beklenmeyen taslak, genel kurulun gündemindeki bir torba kanuna önerge olarak eklenecek. Böylece hem hızlı bir şekilde geçirilmiş olacak hem de kamuoyunda daha fazla tartışılmadan yasalaşması sağlanacak.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı kanun taslağıyla eğitim kurumlarının ihtiyaçlarının karşılanması için şans oyunları hasılatından alınan vergi, fon ve paylardan MEB’e ödenek aktarılacak. Ayrıca mevcut kanunun 43. maddesinde yapılacak değişikliğe göre eğitim bilimleri, genel yetenek ve genel kültür ile alan bilgisi sınavlarını başarıyla geçecek olan öğretmen adayı ayrıca mülakata alınacak. Adaylar, mülakatı kazandığı takdirde öğretmen olabilecek. Böylece bir öğretmen adayı 4 ayrı sınava tabi tutulmuş olacak. Hakim ve savcı adaylarına getirilen mülakat sınavlarının ardından yurtdışında yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlamak isteyenlere de mülakat sınavı geliyor. Yasa taslağına göre öğrencinin yurtdışına gönderilmesinde ALES puanı ve mezuniyet notunun yanı sıra mülakat sınav puanı da etkili olacak. Hakim ve savcı sınavlarından sonra yapılan mülakat sınavları, özellikle CHP ve MHP tarafından yargıda kadrolaşma eleştirilerinin odağına oturmuştu.
Fakir öğrencilerin eğitim aldığı etüt merkezleri ve derse yardımcı merkezler de dershanelerle birlikte kalkıyor.
‘Milli Eğitim’in ruhu’ olarak bilinen ve eğitim politikalarına yön veren Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) da kanun taslağına göre by-pass ediliyor. MEB’de ders saatleri, programları, uygulamaları ve programların değerlendirilmesi ile ilgili en üst karar organı olan TTK, bir danışma kuruluna dönüştürülecek. Taslağa göre TTK’nın yetkilerinin yer aldığı 28. maddede yapılacak değişiklikle kurulun görevleri ‘görüş verme’ ve ‘inceleme’ye dönüştürülecek. Mevcut kanunda MEB’e bağlı genel müdürlükler, hazırladıkları program, eğitim araçları, ders kitapları ve araç gereçlerini TTK’ya sunuyordu. Eğitim programları bakan onayladığı takdirde hayata geçiyor, bakan isterse düzeltme yapılması için TTK’nın kararını iade edebiliyordu. Yasa taslağında, Bakanlığa bağlı müdürlüklerin yetkilerinin yer aldığı mevcut yasanın ilgili bölümünde “…hazırlamak veya hazırlatmak ve Talim ve Terbiye Kurulu’na sunmak” ifadesi “Talim ve Terbiye Kurulu’nun da görüşünü alarak hazırlamak veya hazırlatmak” şeklinde değiştirildi. Böylece müdürlüklerin hazırlayacağı ders içerikleri, kitaplar ve değişiklikler denetim dışı kalacak.
Bakanlığın hazırladığı taslakta TTK’nın kaldırılmasına ilişkin gerekçe olarak “Talim ve Terbiye Kurulu esasen eğitim alanında faaliyet gösteren bir vesayet kurumu niteliğindedir. TTK’nın bu yapıdan çıkarılması devlet yönetiminde sivilleşme ve demokratikleşme adımlarının bir devamı olarak görülmektedir.” ifadeleri kullanıldı. Gerekçede MEB’in en yüksek karar merciinin bakan ve müsteşar olduğu vurgulanarak, “Bir kurulun karar organı olarak öngörülmesi bakanlık organizasyonundan ziyade şirket organizasyonu yapısına uygundur.” denildi. TTK’nın varlığının Bakanlığın hiyerarşisine ters olduğu belirtildi.
TTK, 22 Mart 1926’da ilk Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati döneminde TBMM tarafından çıkarılan 789 sayılı ‘Maarif Teşkilatına Dair Kanun’a dayanılarak Millî Talim ve Terbiye Dairesi adıyla kurulmuştu. Denetleme ve karar alma organı olarak hizmet veren TTK, ders kitabı hazırlamak dahil okul ve okul dışı politikalar konusunda üretim üssü olarak Bakanlığın en hayati organı. Aynı zamanda Milli Eğitim politikalarına yön veren Milli Eğitim şûralarını da TTK düzenliyor. Halen Prof. Dr. Emin Karip’in başkanlığını yürüttüğü kurulun diğer üyeleri de alanında uzman olan şu eğitimcilerden oluşuyor: Prof. Dr. Mehmet Babayiğit, Prof. Dr. Cengiz Alacacı, Doç. Dr. Güray Kırpık, Doç. Dr. Hatice Duran Yıldız, Dr. Hüseyin Şirin, Dr. İbrahim Demirci, Abdulkadir Yılmaz ve İbrahim Bükel.
Taslakta neler var?
Taslakla, kapatılan dershanelerin işsiz kalan öğretmenlerine kadro vaadi veriliyor. Ancak, bu mülakat şartına bağlanıyor. Değişen kanun kapsamında eklenen 48. maddede ise “Aday öğretmenler sınav ve mülakatla alınacak.” hükmü getirilerek bu uygulamaya zemin hazırlanmış oluyor. KPSS sınavını derece ile kazanıp kadro açılmaması sonucu atanamayan binlerce öğretmenin durumu ise muğlak kalıyor. Ayrıca öğretmenlere, girdikleri ders saatine göre verilen ek ödemeler artacak. Yeni düzenlemeyle normal bir öğretmen kadrosunun ek ödeme oranı yüzde 100’e, uzman öğretmenin yüzde 120’ye, başöğretmenin ise yüzde 140’a çıkacak. Böylece daha önce ödeme oranı 65 olan öğretmen 468 TL ek ders ücreti alırken, yeni dönemde 252 TL’lik artışla 721 lira alacak. MEB’in önerisiyle 2009’da çıkan ancak Danıştay tarafından iptal edilen uzman ve başöğretmenlik mekanizmaları da bu kanunla yeniden getiriliyor. Öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç tip öğretmenlik sistemi geliyor.
Mevcut yasaya göre azınlık okullarına sadece kimliklerinde gayrimüslim olduğu yazanlar ile çifte vatandaş statüsündekiler gidebiliyordu. Yeni düzenlemeyle azınlık okullarıyla ilgili kanunda geçen “…Bu okullarda yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir.” hükmü kaldırılıyor. Böylece isteyen vatandaş, çocuğunu eğitim için isterse en yakın azınlık okuluna gönderebilecek. Yasanın gerekçesinde toplumsal bütünleşme adına bu adımın atıldığı vurgulanıyor.
Yeni kanun kapsamında yurtdışına eğitim amacıyla gönderilen memurlar, gönderildikleri kurumların ilgili kadrolarıyla ilişkilendirilip eğitim müddetince kurumlarından ücretsiz izinli sayılacak. Mevut durumda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından lisansüstü eğitim amacıyla yurtdışına burslu gönderilen öğrencilerin halen devlet memuru olmaları halinde memuriyetten istifa etmeleri gerekiyordu.
Demokratikleşme çalışmaları içerisinde anadilde eğitim konusu, yeni hazırlanan ve Başbakan’a sunulan yasa tasarısı içinde yer aldı. Düzenlemede “Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde eğitim ve öğretim yapmak amacıyla ilk ve ortaöğretim kurumları açılabilir.” ibaresi geldi. Bu okullarda eğitimi ve öğretimi yapılacak dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenecek. Hangi derslerin bu dil ve lehçelerde okutulabileceği ile bu kurumların açılmasına ve denetimine ait esaslar yönetmelikle belirlenecek.