Yaylalar eskisi gibi değil

Bir ağacın altında otururduk. Çok çeşitli ağaçlar ve çiçeklerin bağrında adeta saklı cennetlerin arasında gibiydik.

YAYLALARIMIZ 15.03.2016 12:15:22 637 13
Yaylalar eskisi gibi değil
Ali Akyıldız
Benim çocukluğum genellikle yaylalarda geçerdi. Yaz tatillerinde yaylaya giderdik. Büyüklerimiz bizleri hasta olmayalım diye, yaylaya götürürlerdi. Bizden öncekiler de böyle yaparlarmış.
Annem, babam beni büyük anneme teslim ederdi. Tabii ki o zaman yaylaya araba yolu yoktu yaklaşık iki, üç saat, atın üzerinde ya da yürüyerek eve ulaşırdık.
Yollar çok bozuktu, Bazen yürürdük ayaklarımız ağrır ve terlerdi, üşürdük, soğuktan titrerdik, yağmur yağar, sis göz, gözü görmeyecek kadar sarardı her yeri, ellerimiz, yüzlerimiz soğuktan çatlardı, yaklaşık iki, üç ay kalırdık yaylada.
Bir ağacın altında otururduk. Çok çeşitli ağaçlar ve çiçeklerin bağrında adeta saklı cennetlerin arasında gibiydik.
Bizim eski evin ortasında tandır vardı.
Yani dört tarafı taş ortası toprak içersin de yemek pişer, kenarlarına da ekmek, yani hamur yapıştırırlardı.
O, ekmek olurdu ve babaannem yapardı çok da lezzetli olurdu.
İçerisinde pişirilen yemek, olağanüstü olurdu. Babaannem saç üzerine tereyağı sürer ve üzerinde mısır ekmeği yapardı.
Yani (peleki)ekmeği ne kadar güzel olurdu, çok güzel kokardı, yavan yerdik.
Dedem, yani babamın amcası dağı aşar ardındaki yaylalara gider oradan bir şeyler getirip satardı ve bize renkli şekerlerden getirirdi.
Şimdiki gibi paltolarımız, takım elbiselerimiz, onlarca ayakkabımız, yoktu.
Elbiselerimiz bazen yamalıydı.
Ayaklarımızda bazen kara lastik olurdu.
Sabah kahvaltımız genelde yöresel ürünler süt, yoğurt, kaymak, peynir, mıhlama olurdu, çok faydalı besinlerdi,
Bizleri bu günlere taşıyan, sağlıklı büyümemizi sağlayan hayvansal ürünlerdi.
Ekmeğimizi ateşte ısıtıp üzerine tereyağı sürerdik.
Yağ eriyince ekmeğimiz yumuşacık olurdu.
Yediklerimiz tamamen organikti.
Bu yüzden çok sağlıklı olurduk; yüzlerimiz, gözlerimiz kıpkırmızı olurdu.
Hiç hastalanmazdık.
Yaylarımız da büyük ve küçükbaş hayvan çoktu.
Herkes ot biçer, tırpanla ve orakla kurutur, balya eder ve aşağı sahile getirirdi.
Kışın hayvanlara yedirmek için, O zamanlar doktor, hastane nedir bilmezdik.
Bizim doktorumuz yaylalardı, İlacımız da yaylalardı.
Yaklaşık 18 yaşına kadar her yaz yaylaya giderdik.
Çocukluğumuz böyle geçti, güzel ve şifalı yerlerde kalır, sağlıklı ve mutlu olarak tekrar sahildeki evimize dönerdik.
    

Anahtar Kelimeler:
doğacı
15.03.2016 13:20:13
bu yazı habermi köşe yazısımı yoksa roman mı yazının ne başı belli ne sonu nede konusu daha bilinçli yapılmasını diliyorum

pazarlı
16.03.2016 07:29:54
canımız sıkıldığı anda güzel işe yardı

emel
16.03.2016 07:30:06
tebrikler

...
16.03.2016 07:30:22
yazı ve resimler harika

!!!
16.03.2016 18:48:09
bu nasil bi̇r yazi çözemedi̇m.. yazan arkadaş ne olarak yazmiş acaba ? olmamiş yani̇..

dogaci
17.03.2016 09:51:07
i̇dare eder

fulya
17.03.2016 09:52:00
çok güzel yazmis tebrikler

..
17.03.2016 18:09:06
güzel yazı geçmişe gittik

can
30.03.2016 20:01:58
çok guzel tebrik ederiz.cocukluk günlerimiz döndük

Doğa cı
30.03.2016 20:04:17
her kesin bir hikayesi vardır. ve herkesin yada yasanmisliklari vardır bu yazı geçmişi hatırlamak bakımından çok isabetli olmuş

Aşkın
1.04.2016 10:52:35
çok güzelyazilar yazıyo ali bey tebrikler

..
8.04.2017 11:09:47
ttam analiz

Çoban
20.02.2021 20:24:07
Geri gelmez yıllarım

1

ÇAYMER sezonu açtı, kendi yaş çay fiyatını açıkladı

2

Macaristan’dan getirdiler, Rize’de denenmeye başlandı

3

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

4

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

5

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI