Artvin TMMOB İl Temsilcisi Yavuz; “Yeni “Deprem Tehlikesi Haritası” Yerel Zemin Koşullarını Çok Daha Önemli Hale Getirmiştir” dedi.
Hayati Akbaş
Harita Doğu Karadeniz Ne Söylüyor?
Genel olarak fay hattıyla beraber zemin koşulları da dikkate alındığı zaman, Şekil 2’deki yeni harita üzerindeki renklerde bazı değişiklikler olmuştur. Haritadaki önemli bir değişiklik de İç Anadolu Bölgesi’nde. 22 yıl önceki haritada (Şekil 1) koyu kırmızı ile gösterilen Kırşehir, Kırıkkale çevresi yeni haritada (Şekil 2) daha düşük deprem riskine işaret eden turuncuya çalan sarı renk ile işaretlenmesidir. Karadeniz bölgesinde ise, Bartın eski haritada (Şekil 1) koyu kırmızı renkte yer alırken, yeni haritada turuncu renkte gösterilmektedir. Ankara’da da yeni haritada tehlikenin azaldığı görülmektedir. Trabzon ve Rize illeri daha önceki haritada (Şekil 1) 4.derece deprem bölgesinde (sarı renkte) yer almakta ve kabul edilen yer ivmesi 0.1g (100cm/s2) değerlerinde iken, yeni haritada bu iller daha yüksek deprem tehlikesine işaret eden turuncu renge dönüşmüş ve en büyük yer ivmesi değeri (Vs30=760 m/s alınması durumunda) 0.2g değerinden başladığı görülmektedir (Şekil 2).
Karadeniz sahili boyunca uzanan ters fay özelliğindeki Karadeniz fayının ve özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde deniz alanında yapılan Deniz sismiği çalışmaları ile belirlenmiş kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı Rize, Trabzon ve Ordu faylarının varlığı bölgemiz için çok açık olarak DEPREM TEHLİKE’ sidirler. Bu tehlikelerin RİSKLERE dönüşüp dönüşmemesi tamamen kent planlamalarını yapan ilgililerin, yöneticilerin, karar vericilerin ve biz insanların sorumluluğundadır.
Tüm Doğu Karadeniz deniz kıyısı alanlarda deniz dolgu alanlarının artması, kıyı şeridinde ve dere yataklarındaki çok kalın alüvyonal araziler üzerinde yüksek katlı yapılaşmalara izin verilmesi riskleri daha da büyütmüştür. Bununla birlikte, Karadeniz bölgesinin ve özelde ilimizin jeomoforlojisi göz önüne alındığında, olası bir deprem etkisiyle tetiklenebilecek potansiyel heyelanların olduğu unutulmamalıdır. Depremde, bu tür alanlardaki yapılar çok fazla zarar görmekte, deprem sonrası heyelan, sel ve çığ tehlikesi altında kalarak ikinci bir felakete yol açılmaktadır. Deniz
kenarlarındaki yerleşimlerde deprem sonrası büyük dalgaların oluşarak Tsunami etkisi yaparak zarar verebileceği gözden kaçırılmamalıdır.
1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni yönetmelikle AFAD, gerekli gördüğü durumlarda, kuvvetli deprem hareketlerinin ölçülmesi amacıyla binalara (yüksekliği 105 metre ve daha fazla olan) veya açık alanlara “ivme kayıtçıları” yerleştirebilecek ve bu binalara, “Yapı Sağlığı İzleme Sistemi” kurulmasını zorunlu hale getirecektir. Bu karar doğru görünse de özellikle büyük deprem üreten faylara yakın bölgelerde yumuşak zemin özelliğindeki sahil kesimine yüksek katlı bina yapılmasının gerekliliği tartışılmalıdır. Doğu Karadeniz bölgesi, hem Kuzey Anadolu Fay Zonu’na yakınlığı, hem de kıyıya yakın deniz içi faylara yakın olması nedeniyle tehlikeli bir bölge içinde yer almaktadır ve dolayısıyla her türlü yapılaşmada bu tehlikeler göz önüne almalıdır. Özellikle, Rize İli’nin doğu kısmında ivme değeri 0.3 olarak belirlenmiş olması, tehlike seviyesinin arttığını göstermektedir. Bu nedenle, bu alanda yapılmakta olan yeni havaalanı için, yeni deprem ve imar yönetmeliğinin yürürlüğe 1 Ocak 2019’da girecek olmasına bakılmaksızın, tüm inşaat proje hesaplamalarının (statik, deprem etkisi, yerel zemin koşulları, vd.) yeniden güncellenmesi zorunludur.
Sonuç olarak, Yeni Deprem Tehlikesi Haritası sağlıklı ve güvenli yaşanabilir kentler için; zeminin özelliklerinin ve yer altı yapısının iyi bilinmesi gerektiğini söylemektedir. Bu nedenle zemin etüt raporlarının yönetmeliklerle belirlenen standartlara uygun yapılmadır. Yerleşime uygunluk için yer seçimleri bilimsel normlara dayalı olarak yapılmalıdır. Belirlenen tehlikeli alanlar imara açılmamalıdır. İmar planına altlık teşkil edecek jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan ve yerleşime uygunluk durumları belirlenmeden yeni yerleşim yerleri oluşturulmamalıdır. Ada ve parsel bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Tüm yetkililerin dikkatine ve kamuoyunun bilgilerine arz ederiz” ifadelerini kullandı.