İnsanoğlu dünya dışında hayat olup olmadığını hep merak etmiştir. Bu amaçla uzun zamanlar boyunca uzaydaki uydu ve gezegenler gözlemlenmiş, en nihayet teknolojinin ilerlemesiyle insanoğlu uzaya çıkabilmiş ve Ay'a ayak basmıştır. Ancak uzay çalışmaları bununla kalmamış ve daha sonra Merih'e ve diğer gezegenlere insansız uzay araçları gönderilmiş ve ulaşılamayan gezegen ve yıldızların da teleskopik cihazlarla fotoğrafları çekilerek buralarda hayat olup olmadığı araştırılmıştır.
Bütün bu ilmi araştırmalar sonunda şimdilik ulaşılabilen veya incelenme imkanı bulunan yerlerde hayat bulunduğu tespit edilememiştir. Ancak buna rağmen insanoğlu hemen 'uzayda hayat yoktur' demiyor ve diyemiyor. Çünkü şu dünyamız, bize kainattaki her şeyin, hayata hizmet ettiğini ve mevcudatın hayat için yaratılmış olduğunu gösteriyor. Demek hilkatin en önemli neticesi hayattır. Öyle ise hayatın, kainatın her tarafında görülmesi gerektir.
Gerçekten de, içtiğimiz suda, soluduğumuz havada, bir avuç toprakta, yerin altında ve üstünde her yerde bir tür hayat sahibi mahlukat olan gözle görülmeyecek kadar küçük, ancak mikroskopla görülebilen sayısız bakteriler bulunduğunu bu gün bilim bize söylüyor. Hatta bu küçük bakteriler, kendileri hayat sahibi oldukları gibi, dünyadaki bütün mahlukatın da hayat bulmasına ve hayatlarının devamına hizmet ediyorlar.
Şu muazzam kainatı hikmetle yaratan Allah, üzerinde bulunduğumuz şu yer kürenin her tarafını hayattar varlıklarla doldurup her şeyi hayata hizmetkar yapmakla, hayata ne kadar önem ve değer verdiğini göstermektedir. Hiç bir şeyi abes ve lüzumsuz yaratmayan Allah, sonsuz genişlik ve büyüklükte yarattığı uzaydaki sayısız yıldız ve gezegenleri elbette hayatsız ve başıboş bırakmamıştır.
Madem hakikat budur, o halde bu gün için ulaşılabilen Ay ve Merih'te hayat bulunduğunu niçin tespit edemiyoruz?
Çünkü biz hayat olarak, sadece yerküremizde görebildiğimiz ve tespit edebildiğimiz türde bir hayat emaresi ve delillerini arıyoruz. Başka türlü hayat sahibi mahluk olabileceğini düşünmüyoruz. Gerçektende Yüce Yaratıcının bize hayatımızı devam ettirebilmemiz için bahşettiği duyu organlarımızın kabiliyeti çok sınırlı, halbuki Yüce Yaratıcı'nın yaratması, kudreti ve hikmeti, sınırsız ve sonsuzdur.
Allah'ın yeryüzünde yarattığı mahlukata baktığımızda, ne kadar çok sayıda ve değişik şekilde varlık yaratmış olduğunu, her birini ayrı bir şekil, ölçü ve biçimde yarattığını, her birinin yaratılış tarzı, yaşam şekli ve yerinin ne kadar farklı olduğunu görüyoruz. Suda yaşayan canlılar için, bizim bulunduğumuz ortam öldürücü ve yaşanmaz bir yer, karada yaşayanlar içinse, su öyle. Ya toprağın metrelerce, hatta kilometrelerce altında yaşayanlara ne demeli!
Demek ki Allah, her yaratığına uygun bir yaşam tarzı, mekanı ve ona göre cihazat vermiş. Öyleyse yerküre dışındaki diğer gezegenler, yıldızlar, güneşler ve galaksilerde, hatta uzay boşluğunda bile, oralara uygun bir vücut ve hayata sahip varlıklar olabilir ve olmalıdır. ( sorularla risale)