Lefter’in Türk futboluna damgasını vurmuş, futbolumuzun unutulmazları arasında yerini almıştır. Onunla ömrünün son yıllarını geçirdiği Büyükada’da buluşmuş, Rize hatıraları üzerine konuşmuştuk. Lefter, bir Rize Kulübü olan Fener Gençlik formasını giymişti.
Her şey elime geçen eski bir fotoğrafın izini sürmekle başlamıştı. Rizespor tarihi ile ilgili araştırmalarım sırasında elime geçen bir fotoğrafta efsane futbolcu Lefter vardı. Hamit Kazancı’nın bana verdiği fotoğraf Rize’de çekilmişti ve Türk futbolunun efsane ismi Lefte Fener Gençlik formasıyla gözüküyordu.
BİR FOTOĞRAFIN İZİNİ SÜRMEK
Lefter niçin Rize’ye gelmiş, ne amaçla Rize Fener Gençlik formasını giymişti. Yıllardır cevaplarını aradığım bu ve benzeri birçok sorunu cevabını Büyükada’da bulabileceğimi anladım, çünkü cevapların sahibi Lefter, adada yaşıyordu.
DEV LEFTER KARŞIMDAYDI
Büyükada’ya vardığımda bir kahvehanenin bahçesinde oturan yaşlı bir amcaya Lefter’i nasıl bulabileceğimi sordum. Yaşlı amca, cevap vermeden önce onu ne amaçla aradığımı sordu ve ekledi: “Torun boşuna uğraşma, o asla gazetecilerle konuşmaz ama şansını denemek istersen birazdan bu kahvede olur” dedi. Biraz adayı dolaştıktan sonra kahveye yöneldim. Beklemeye başladım. Çok geçmedi Türk futbolunun unutulmaz ismini karşımda buldum. Yanına yaklaştım, halini hatırını sorduktan sonra amacımı anlattım. Elimde bulunan kendisinin de içinde yer aldığı 30 Haziran 1959 tarihli iki fotoğraf onu çok etkiledi. Söz Rize’den açılır açılmaz “Şenol Birol ne yapıyor? dedi. Bu kısa tanışmadan sonra başladık söyleşiye...
LEFTER TARAFTARIN AYAĞINA GİTTİ
*Elimdeki fotoğraflarda Rize’yi ziyaret ettiğiniz görünüyor. Ne amaçla Rize’de bulundunuz?
Yıl 1959. Fenerbahçe şampiyon olmuş, ben de en verimli sezonumu yaşamıştım. Tercüman Gazetesi tarafından “Yılın Futbolcusu” seçildim. Anadolu’nun birçok ilinden insanlar beni izlemek için İstanbul’a geliyordu. Yazar Necati Karakaya bir program hazırlayıp “Biz insanlara gidelim” dedi. Fikir hoşuma gitti. Zonguldak, Samsun derken Trabzon’a vardık. Programda Rize yok. Trabzon’dan Erzurum’a geçeceğiz. Rizeliler karşımıza çıktı. Hem de ne çıkış, ne sevgi seli. Anlatılamaz. “Rize’ye gelip kalmadan, bir maç yapmadan hiçbir yere gidemezsin” dediler. “Erzurum’da program var. Yetişeceğiz” desek de fayda etmedi. “İsterseniz gitmeye kalkın, peşinizden gelir, zorla getirtiriz. Gitmeye falan kalkışmayın, arabanın lâstiklerini keseriz, ha”. Sonradan öğrendim ki, Rizeliler, beni muhakkak seyretmeyi akıllarına koymuşlar bir kere. Fenerbahçe Reisi ve Rize Mebusu Osman Kavrakoğlu’na varıncaya kadar telgraf çekmişler, Valiye müracaat etmişler. Beni Rize’ye gitmemi, bir maç yapmamı üzere temine çalışmışlar. Binlerce hayranı arasında mahpus kalmıştım. Hayatımın en zevkli anlarını yaşıyordum. Bana karsı gösterilen bu sevgiyi hiç unutmadım. Daha Rize şehir merkezine 20 km varken baktık Rize’den gelen onlarca taksi, motosikletle yüzlerce Rizeli bize eşlik ediyor.
RİZE’DE BİR MAHKÛMUN HAYATINI KURTARDI
*Rize’de nasıl bir ilgi ile karşılandınız?
Anlatılmaz bir sevgi seli... İnsanlar işini gücünü bırakmış bizi şehrin girişinde karşılamaya gelmiş. Hatta bir anım var, anlatmadan geçemeyeceğim. Çok büyük bir sevgi seli ile şehri turluyoruz. Deniz kenarında hapishane vardı. Oradan geçerken durduk. İçeridekiler selamladık. Görevliler bize odaklandı. Bunu fırsat bilen bir mahkûm kaçmaya başladı. Yakalayın, vurun sesleri... Ben “Yok yok o beni seviyor, beni görmek için öyle yaptı” dedim. Olay yatıştı. Park Otel’e yerleştik. Otel, Belediye Parkı’nın karşısında yer alıyordu. Şehre otelin balkonundan baktım. Neşeli insanlar. Her adımda ilgilendiler, sevgi gösterdiler bana..
SİZ BİZİ OYUNA GETİRDİNİZ
*Gelelim fotoğrafların hikayesine...
Ben Rize’de bulunduğum sırada İran Üniversiteliler Karması Rize’ye gelmiş, Rize Karması ile maç yapacak. Beni de takıma dâhil ettiler. Böylece Rizeli sporcularla iç içe olacaktım. Rize Karması sahaya Rize Fener Gençlik takımının forması ile çıktı. Maçı 2-0 biz kazandık. İranlılar “Biz Türkiye’de önce Atatürk’ü, sonra Lefter’i biliriz, siz bizi oyuna getirdiniz” dediler. Tabii bu bir özel maçtı.
-O maçtan hatırınızda kalan isimler...
Rizeli bir beden eğitimi hocası vardı. Türk sporuna büyük katkıları olmuş Recep Kulak, o maçta vardı. Hatırladığım Vural Kazmaz, Hamit Kazancı, İrfan Akaslan ve maçın hakemi İrfan Bilgin.
ŞENOL BİROL ŞİMDİ RİZE’DE NE YAPAR?
*Rizeli futbolcularla birlikte oynadınız...
Bak yine hüzünlendirdin beni. Aklıma Şenol Birol geldi. O bir futbol yıldızıydı. Birlikte futbol oyanadık. Çok hatıralarımız var. Ne yapar, nasıldır? (Gözleri nemlendi)
*Sağlığı çok iyi efendim. Rize’de çok mütevazı bir yaşam sürdürüyor. (Şimdilerde hasta olan Şenol Ağabeyimize sağlık diliyoruz).
Öyle futbolcular zor yetişir. Onun bir vuruş stili vardı, hala aklımda. Güzel günlerimiz oldu. Rizeliler elini attığı her işte mutlaka başarılı olur.
RİZELİLERİ RİZE’Yİ HİÇ UNUTMADIM
*Rize’ye Rizeli’ye bir mesajınız var mı?
29 Haziran 1959 tarihinde Rize’ye gittiğimizde orada Rizeliler’le bir araya gelip programa devam edecektik. Kalmak aklımızın ucundan geçmezken öyle bir sevgi seli oluştu ki iki gün kaldık. Bu iki gün içinde Rizeliler, “Senin paran burada geçmez” diyerek elimizi cebimize attırmadılar. Çok sıcak insanlar. Onları hiç unutmadım. Rizeli olmasaydın bu röportajı zor yapardın.
Lefter, bütün heybetiyle aklımda ve düşüncelerimde büyüyordu. Ben bir Rizeli olarak; bir zamanların efsane ismi Lefter’le Büyükada’da, bir bahar günü, denize bakan bir kahvede yaptığım bu söyleşiden büyük mutluluk ve gurur duydum. Vapur iskeleden ayrılırken ada gözümde ufalmaya başladı. Oysa Lefter, bütün heybetiyle aklımda ve düşüncelerimde büyüyordu...
Fatih Sultan KAR / İST.