Tarihi konaklar nasıl yapılmış.

Doğa Karadeniz bölgesinde özellikle Rize ve ilçelerinde ki tarihi konakların mazileri ve yapılışlarında ilginç rastlantılar.

KÜLTÜR 20.11.2013 12:42:42 520 0
Tarihi konaklar nasıl yapılmış.





Hemşinliler geçen yüzyılın başında Rusya, Polonya, Almanya’ya gidip pastacılık, fırıncılık öğrenmiş, kazandıkları parayla orada gördükleri konakların benzerlerini doğdukları topraklara yaptırmış.

Avrupai konaklar, Doğu Karadeniz bölgesi kırsal mimarisi içinde bu esinlenmeden dolayı ayrı bir öneme sahip. Çok sayıda aile gurbet dönüşü hep birlikte yaşayacak geniş konaklar yaptırdı. Bazıları tamamen kesme taştan, kimi ahşaptan kimi de ahşap-taş karışımı.  


BENİM KONAĞIM DAHA İYİ DENMİŞ VE YAPILMIŞ

Bugün Çamlıhemşin’in birçok mahallesi ve köyünde bu görkemli yapılara rastlamak mümkün. Makrevis’e yapılan yedi konaktan sonra adı Konaklar Mahallesi olarak değiştirilmiş. Rusya hatta İran’a giden gurbetçilerin yaptırdıkları konaklar hâlâ zamana meydan okuyor. Birçoğu yaz aylarında sahiplerince kullanılıyor, kışın tamamen kapalı. Konakların yapılış öyküleri kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Örneğin Makrevis Tepesi’ndeki ortaçağ şatosu görünümlü Tarakçı Konağı ile hemen üstündeki alanda, ormanların arasında kalmış Dudi Konağı aynı aileden iki kişinin rekabeti sonucu ortaya çıkmış. Tarakçıoğlu Konağı’nı yaptıran Hurşit Ağa, geniş arazilerin sahibiymiş. Rusya’da çalışan çocuklarının gönderdiği parayla 17 odalı, 3 katlı konak inşa ettirmiş. Taş ve ahşap karışımı konağın pencereleri vitraylı (renkli camlı), misafir odaları şömineli, ahşap oyma işçiliğinin geleneksel özelliklerini yansıtan, pencere ve duvar demirlerinin yanı sıra özel koruma boyaları Rusya’dan getirilmiş. Tarakçıoğlu Recep Ağa da bu konağın üstündeki araziye Dudi Konağı’nı yaptırmış. 30 küsur odalı, çatı ve ahırı ile birlikte dört katlı yapının en önemli özelliği odalar arasında antre sisteminin bulunması. Ev ahşap işçiliğinin tüm inceliklerini yansıtmakla birlikte, gösterişiyle görenleri şaşkına çeviriyor. Yapımları yıllar süren konakların her biri için 7 ayrı taş ocağı kurulmuş. Buralarda işlenen taşlar katır sırtında evlerin bulundukları bölgeye çıkarılmış. Bu kadar zahmetle yapılan konaklardan bazıları günümüzde kaderine terk edilmiş.

MİMARİ ÖZELLİKLERİNE BUGÜN DAHİ HAYRAN KALNIYOR.

Bir zamanlar Tahran’da lokanta işleten, İzmir’de pastacılık yapan sahibi olan Hacaloğlu Ailesi de, dış cephesi ateş tuğlasından örülü, içerisi ahşap bir konak inşa ettirmiş. 10 odalı yapının yanına, artan malzemelerle Deliemet Konağı yapılmış. Her ikisi de kaderine terk edilmiş. Koçi ve Melik lakaplı ailelerin Konaklar Mahallesi’ndeki konakları ahşaptan yapılmış, demir aksamları Rusya’dan getirtilmiş. Ortak özellikleri, hemen hemen hepsinin merkezi bir baca ve mutfak sistemine sahip olması, geniş ahırlar, odalarda banyolar bulunması. Bu konaklardan sadece birkaçı üzeri örtülüp, korumaya alınmış durumda. Diğerleri doğanın yıpratıcı etkileriyle karşı karşıya. Yine Meliklere ait taş göze dolgusuyla yapılan büyük bir beyaz konak var. İç döşemeleri ahşap. Üst kattaki odalardan birindeki el işçilikleri göze çarpıyor.


BÖLGEMİZ ADETA  KONAKLAR İLE ÇEVRİLMİŞ

* Yukarı Vice’de, Aliefendi, Halilefendi, Reyhanoğlu, Şeref’in evi ve Ofluoğlu konağı * Mikrun-Kavak’ta Hacıelimler, Sağırlar, Pelitler ve Ertançlar konağı * Habak köyünde Hacıömer Efendi, Hacı İdris Efendi ve Sarıoğlu konağı * Küşüve köyünde Kozizler, Mazikler, Çolakoğulları, Köseoğlu konağı * Ayrıca vadinin üstlerindeki Ortan, Çinçiva, Mollaveyis, Amokta ve Başhemşin’de de konaklar bulunuyor.

SONUÇ

Konaklar, Fırtına Vadisi’nin sahip olduğu kültür varlıkları arasında belki de en önemlileri. 13’üncü yüzyıl Ceneviz yapısı Zilkale bir restorasyon faciasına kurban verildi. 40 kilometre yukarısındaki Kale-i Bala’nın duvarları çökmek üzere. Geriye kemerli taş köprüler ve konaklar kalıyor. Konakların da acilen kurtarılması gerekiyor. Bazı konak sahipleri evlerine gözü gibi bakıp korumuşsa da diğerleri tehlikede. Mülk sahiplerinin ya da Kültür Bakanlığı’nın harekete geçmesi gerekiyor. Konaklarda eski zaman hikayeleri dinleyerek, büyük şöminelerin etrafında oturmak, odalarında Fırtına Deresi’nin sesiyle uyumak eminim ki birçok kişi için bir hayal. O nedenle bu konakların turizm faaliyetiyle, otel, pansiyon gibi birer konaklama merkezine dönüştürülmesi, elbette iyi bir restorasyonla, mümkün. Şimdilik başka türlü bir kurtuluş yolu gözükmüyor.



Anahtar Kelimeler:
1

ÇAYMER sezonu açtı, kendi yaş çay fiyatını açıkladı

2

Macaristan’dan getirdiler, Rize’de denenmeye başlandı

3

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

4

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

5

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI