Türkiye’de yaşlı şimşirlerin orman oluşturduğu hatta ormanın üst tabakasını oluşturabildiği tek yer Fırtına Vadisi. Kaşık, tarak ve mekik gibi gereçlerin yapımında kullanıldığı için şimşirler, tarih boyunca insanlar tarafından kesildi; şimşir ormanları yıkıma uğradı. Karadeniz kıyı bölgesindeki ormanlarda doğal olarak yetişen şimşirlerin ağaç boyutlarına ulaşanları yok edildiğinden, günümüzde ormanlardaki şimşirlerin büyük çoğunluğu çalı boyutlarında görülüyor. Bu toplu yıkımdan en az etkilenmiş olan ve günümüzde büyük boyutlu şimşirlerin orman oluşturabildiği tek yer Çamlıhemşin ormanları. Uzmanlara göre, 20-30 cm çapa, 8-10 mt boya ulaşabilmiş şimşirlerin saf olarak veya kızılağaç, kayın, ladin gibi ağaç türleriyle karışık orman oluşturması bilimsel, genetik ve toplum kültürü yönünden son derece önemli.
Peki, şimşir nasıl bir ağaçtır? Anlatalım:
Üst yüzü koyu yeşil, alt yüzü açık yeşil renkli, yaprakları serttir. Gölgeye dayanıklı olduğundan yüksek ağaçların altında da yaşamını sürdürebilir. Sürgün verme yeteneği nedeniyle park ve bahçelerde makasla istenen biçim verilebilir. Saf orman oluşturabildiği gibi kayın, gürgen, ladin, kızılağaç, göknar, akçaağaç ve mürverle karışık orman kurabilir. Şubat-mart aylarında açan çiçekleri sarı renkli, içinde altı tane tohum taşıyan meyveleri kapsül biçimindedir. Çamlıhemşin çevresindeki şimşirler genellikle ana dere kıyılarında, yan derelerin iç kısımlarında, altlarında su bulunan taşlık yerlerde ve sızıntı suların bulunduğu kaya çatlaklarında yetişir. Yaprakları daha uzun ve sivri olan uzun yapraklı şimşir ise Hatay, Amanos dağlarıyla
Antalya Olimpos Dağı arasındaki bölgede 900 metreye kadar yetişebiliyor.
ANITSAL ŞİMŞİR DE KEŞFEDİLDİ
Fırtına Vadisi’nin oldukça engebeli, dağlık yüzey biçimi olan bir bölge olmasının yanı sıra, yıllık yağış miktarı ve hava neminin yüksek olması, ender rastlanan bir orman yapısı meydana getirmiş. Ilıman yağmur ormanı olarak nitelenebilecek bu yapıyı çok çeşitli ağaç, ağaççık ve otsu bitki türleri oluşturuyor. Bu orman yapısı, yaban hayvanlarının beslenmesi ve barınmasına ortam hazırlaması açısından biyolojik çeşitlilik yönünden de zenginlik barındırıyor.
Bu özelliklerinden dolayı Türkiye’deki üç sıcak alandan biri olan vadide şimşir ormanları tek örnek olarak biliniyor. Şimşir ormanlarının bulunduğu Meydan-Çat vadisi arasında yer alan Gabaz mevkiindeyse anıtsal bir şimşirin varlığı tespit edildi geçen aylarda. Milli Park sınırları içerisinde yer alan anıtsal şimşirin çapı 63 cm (çevresi 198 cm). Tepe çapı ve boyu 8 metre, yaşı da tahminen 300 olarak ölçülmüş uzmanlarca. Tepesi yıllar önce kırılmış ancak ağaç kendini toparlayarak bugünkü formunu oluşturmuş.
Anıt ağacın bulunduğu yere daha evvel çığ düştüğü için çığın düştüğü alanın her iki yanında büyük çaplı başkaca şimşir ağaçları da bulunuyor. Çapları 30 cm dolaylarındaki bu ağaçlar da diğerleriyle karşılaştırıldığında her biri yine bir anıt ağaç boyutunda. Ancak yakınlarındaki 63 cm’lik anıt şimşirin yanında yine de küçük kalıyorlar.
HASTALIK SORUNU VAR
Dünyada korumada öncelikli 100 ormandan biri olan Fırtına Vadisi içinde, orman niteliğine sahip olan tek yer olan şimşir ormanları, son zamanlarda bir tür mantar hastalığına yakalandı. Devlet şimşir ormanındaki hastalıklı ağaçların kesilmesini öngörüyor ancak uzmanlar uyarıyor: “Fırtına Vadisi içinde yer alan ve Türkiye’nin yegâne Şimşir (Buxus sempervirens) Gen Koruma Ormanı olan Meydanaltı mevkiindeki ormanda bile kuruduğu gerekçesiyle şimşirlerin kesilmesi düşüncesi ekonomik gerekçelere dayandırılarak haklı gösterilemez. Fırtına Vadisi, Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın (WWF) 1999 yılında, Avrupa’nın biyolojik çeşitlilik bakımdan en değerli ve acil olarak korunması gereken 100 alandan oluşan ve ‘Avrupa Ormanları’nın Sıcak Noktaları’ olarak tanımlanan alanlardan biridir. Özellikle milli park içerisinde orman, ekosistem bütünlüğü içinde düşünülmeli ve yapılacak girişimin ekosistem bütünlüğüne zarar verebileceği göz ardı edilmemelidir.”
Diliyoruz, anıtsal olsun ya da olmasın bir bütün olarak şimşirler korunsun, bir ağaç gibi tek ve hür, orman gibi kardeşçesine yaşasınlar...