Ama apartmanların camları kapkaranlık. Gözleri oyulmuş kuru kafalara benziyor! Gece ikide üçte yatıp, sabahları zar zor kalkıp uykulu gözlerle kendini sokağa atan öğrenciler, işçiler, memurlar...
Bizim atalarımız böyle değildi. Ben Almanya’da bulundum kışın, genç yaşlı Almanlar köpeklerini gezdirirken biz de sabah namazına gidiyorduk. Anne babalar Türkiye’de oğlunu kızını sabah namazına kaldırmıyor. Zorla, ite kaka okula veya işe gönderiyor. Sanki cennet çok ucuz...
Peygamber Efendimiz (asm) ümmetine ebedî hayatlarını kazanmaları için birçok kolaylıklar göstermiştir. Çeşitli zamanlarda ve yerlerde yapılacak ibadetlerle çok büyük sevaplar kazanacaklarını müjdelemiştir.
Kâbe’de yapılan umreden başka şu fiillerinde umre ve hac sevabı kazandırdığını Allah Resulünün (asm) şu hadislerinden öğreniyoruz: Dünyanın neresinde olursak olalım umre sevabı kazanabiliriz. Şöyle ki; “Enes bin Malik’den (ra) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur: “Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturarak Allah’ı zikreder, sonra iki rekât namaz (işrak namazı) kılarsa, ona makbul tam bir hac ve bir umre sevabı verilir.” Enes (ra) der ki: “Tam bir hac ve umre sevabı” buyurdu. Bu sözü üç defa tekrar etti. (Tîrmizi)
Hz. Peygamber (asm) daha sonra uzaktan yakından kendisini görmeye gelenleri kabul etmeye başlardı. Gelenler halka şeklinde etrafında toplanırlardı. O, çevresindekilere vaaz eder, öğütler verir, sorularını cevaplandırır, hattâ gördükleri rüyaları tabir ederdi. Bazen sahabelere kendi rüyalarını anlatırdı.
Büyük insanlar seher ve sabah vakti uyumayı terk etmişlerdir. Ya namaz kılmışlardır ya da iman hakikatlerini okuyorlardır veya tefekkür ve Allah’ı zikretmekle meşguldürler. Ehl-i dünyadan da bu vaktin kıymetini bilenler, uykularını terk edip çalışmaktadırlar.
Divan şiirlerinde de seher vaktinin önemi mükemmel bir şekilde anlatılır. Dinimiz hem teheccüd namazını, hem sabah namazını, hem de duha (kuşluk) namazını bize ısrarla emir ve tavsiye eder. “Sana vahyedilen kitabı güzel oku ve namazı kıl! Muhakkak sahih namaz edepsizlikten uygunsuzluktan alıkoyar. Muhakkak Allah’ı anmak en büyük iştir ve Allah her ne işlerseniz bilir.” (Ankebut, 45.)
“Kim ki sabah camiye gidip gelirse, Allah her gidip geldikçe ona cennette bir sofra hazırlar.” (Cami’üs-Sagir, c. 3, 3707) İbn-i Abbas’tan (ra) rivayetle: “Âdemoğlunun her mafsalı (eklem) için vermesi gereken bir sadâka vardır. Kuşluk vaktinde kılınan iki rekât namaz, bunların hepsinin yerine geçer.” (a.g.e. s.1182) Ebû Hureyre’den (ra) rivayetle: “Cennette ‘Duha’ denilen bir kapı vardır. Kıyâmet günü olduğunda bir nidâ edici şöyle seslenir: “Kuşluk namazına devam edenler nerede? İşte kapınız budur. Allah’ın rahmetiyle buradan girin.” (age. c. 2. s. 609)
Ömer bin Hattap (ra) şöyle anlatır: “Resulullah (asm) Efendimiz bir ordu çıkardı. Bu ordu büyük bir muvaffakiyet kazandı. Büyük bir ganimetle döndü. Dediler ki: ‘Ya Resulullah (asm) bu kadar çabuk hamle yapan bir ordu ve bu ordunun aldığı ganimetten fazlasını hiç görmemiştik.” Bunun üzerine Resulullah (asm) şöyle buyurdu: “Benim ordudan daha seri hamle yapan ve daha fazla ganimet ele geçireni haber vereyim mi?’ ‘ ‘Haber ver’ dediler. ‘Bir cemaat ki, sabah namazını kılarlar, sonra oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikrederler. Bundan sonra 2 (iki) rekât namaz kılarlar, evlerine dönerler. İşte en büyük hamleyi yapanlar, en fazla ganimeti alanlar onlardır’ ”
Biliyorsunuz, sabah namazının sadece iki rekât sünneti bile dünyada üstüne güneş doğan her şeyden daha hayırlıdır. Cüneyd-i Bağdadî vefâtından sonra ona bir dostu rüyasında, “Orada sana nasıl davranıldı?” şeklinde bir soru sorar. Cevaben: “Bütün işler uçtu, ibareler kayboldu, ilimler tükendi, her şey bitti. Bize sadece seher vakti kıldığımız iki rekât namazın faydası dokundu!” der.
Dostlar, buyurun her sabah güzel ülkemizin güzel camilerinde bir sabaha namazı kılmaya...
Erdoğan Akdemir ( Yeni Asya Gazetesi)