Tulumun milli saz olması için büyük uğraşlar verdiğini belirten Rizeli genç müzisyen Mustafa Gökay Ferah, “Yakında inşallah tulumun milli saz kategorisine dahil olduğuna dair güzel haberleri tüm Türkiye’ye ile paylaşacağız.” dedi.
Yasin PAŞALI
Tulumun milli saz olması için büyük uğraşlar verdiğini belirten Rizeli genç müzisyen Mustafa Gökay Ferah, “Yakında inşallah tulumun milli saz kategorisine dahil olduğuna dair güzel haberleri tüm Türkiye’ye ile paylaşacağız.” dedi.
Rizeli sanatçı Mustafa Gökay Ferah, Rize TV, Vitamin FM ve sosyal medya hesaplarında ortak canlı olarak yayınlanan, Yasin Paşalı’nın hazırlayıp sunduğu “Net Konuşalım” programına konuk oldu. Genç sanatçı müzikal çalışmaları ve Karadeniz müziğine dair açıklamalarda bulundu.
PANDEMİ DÖNEMİNDE NELER YAPIYOR?
Aynı zamdan müzik öğretmenliği gibi kutsal bir görevi bulunan genç müzisyen pandemi dolayısıyla hem sanatından hem de öğrencilerinden uzak kaldığını belirterek, “Bu süreç biz müzisyenler için çok stresli ve sıkıntılı geçtiği bir gerçek. Öğretmenlik boyutunda ise öğrencilerimize uzaktan online dersler veriyoruz. Bu sorun sadece bizim ülkenin değil bütün dünyanın bir sorunu. Bir şekilde hepimiz bu salgınla mücadele zorundayız. Evde olduğum için sözler yazıp melodiler yapmaya çalışıyorum. Pandemi sonrası inşalara yeni bir şeyler sunma adına onları heyecanlandıracak neler yapabilir diye üretimler yapıyorum. Bunun yanında eski konserlerimizin kayıtlarını kiliplendirerek müzikseverlerle buluşturmaya başladık. İlk olarak da yeni yılın ilk gününde ‘Hayde Kara Puşilim’ adlı türkümüz sosyal medya platformlarında yayınlandı.” dedi.
HEMŞİN’DEN İSTANBUL’A UZANAN MÜZİK YOLCULUĞU
Müzik hayatına başlama serüveninden bahseden Ferah, “Aslında ilk olarak dedemin Rus kapısının açılması sonrası oradan aldığı piyona ve mandolin ile müzikle tanıştım sonrada 2000’li yılların başlarında Babamın bir akşam eve çibul (sipsi) getirmesiyle birlikte müzikal faaliyetlerim tam olarak başladı. Kendimi her geçen gün geliştirdim. Hemşin Lisesi Halk Oyunları Ekibi’nde çalmaya başladım. Ardında Ardeşen’de Ezmoce Grubu’nda güzel işler yaptık. Gelişim TV gibi birçok yerel kanala çıktık. Daha sonra Rize merkezde Karayel adlı bir grubumuz oldu. Ardından Bayar Şahin, Gökhan Birben gibi birçok sanatçımıza tulumla eşlik etim. Sonra arkadaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz Marsis’te yer aldım. Ardında kendi solo çalışmalarım başladı ve bu süreç aldı başını gitti. Bu arada İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı mezunuyum aynı zamanda da yüksek lisansımı da yine bu üniversite yapıyorum. Bugüne kadar birçok dizinin, filmlerin ve belgesellerin müziklerini yaptım ve yeni projelerle de yapmaya devam ediyorum.” diye konuştu.
“ÇİSE ARŞİVLİK BİR ALBÜM”
İlk albümü olan “Çise” ile ilgi bilgiler veren Ferah, “2015 yılında ‘Çise’ adlı solo albüm ile müzikseverlerle buluştum. İddia ediyorum ki Karadeniz’in en başta gelen arşivlik özel albümlerinden bir tanesidir Çise. Albümün halen daha sevilerek dinlenilmesi, paylaşılması beni ayrıca bir önere ediyor. Çok güzel bir duygu. 2017 yılında akustik projemiz oldu. Bu projede Çise albümünde 4 eser vardı. Bir tanede Samistal eserini yaptık. Geçtiğimiz yılda İzmir Marşı gibi özel bir çalışmamızda oldu. Lisedeki öğrencilerimle birlikte 160 kişilik koro ile yaptım. Ulusal medyada güzel bir heyecan uyandırdı. Tulum ve kemençe ile birlikte İzmir Marşı’nı Karadeniz’le buluşturarak ortaya Türkiye’yi yansıtan güzel bir iş yapmış olduk. Kendi albümümde yapamadığım reklamı ve duyuruyu İzmir Marşı çalışmamızla yaptık.” ifadelerini kullandı.
TULUMCULAR DERNEĞİ KONUSU
Tulumcuların bir dernek çatısı altında buluşma konusundaki fikirlerini paylaşan aynı zamanda bir tulum eğitmeni olan Ferah, “Tulumcular Derneği’ni en başta kurabileceklerden biri olduğunu
düşünüyorum. Bunu popüler olduğum için değil 15 yıldır eğitim veriyor olmam ve sayısını bilmediğim kadar tulumcu yetiştirmiş olmam. Bu anlamda tulumcuların dernekleşmesi, belli bir mantalite de oluşuma gitmesi güzel bir şey. Zaten örgütlü olmak güzel bir şeydir. Daha öncede bu konu gündeme gelmişti. İnşallah bir gün hayata geçirmekte nasip olur.” dedi
“TULUM MİLLİ SAZ OLMALI”
Mustafa Gökay Ferah, tulumun milli saz olması için büyük uğraşlar verdiğini söyledi ve sözlerine şu şekilde devam etti:
“Tulumun devlet erkânında sayılması ve saygınlığının net bir şekilde olması için devletin içerisine de girmesini istiyorum. TRT kadrolarında, Kültür Bakanlığı kadrosunda tulumunda olmasını istiyorum. Bununla ilgili önemli mücadelelerimiz var. Bugün TRT müzisyen kadrosu alımına başlayıp sınav açtığı zaman tulum ile ilgili hiçbir açılım duymazsınız. Her zaman misafir sanatçı, renklendirme enstrümanı olarak hep bir kenarda durmuştur. Dolayısıyla ben tulumun daha da itibar kazanması, hakkettiği yere daha düzgün şekilde gelmesi için ben Türkiye’de tulumun devlet erkanında yer almasını, iyi yerlerde olmasını amaçlayan ve bu uğurda Konservatuarı kazandığım günden beri uğraşan ve mücadele eden birisiyim. İnşallah kemençe ile birlikte hak ettiği yeri alacaktır. Öte yandan tulumu ilk önce milli bir saz yapmamız lazım. Ben tulumu milli bir saz yapmayı hedefliyorum. Bu koyla ilgili çalışmalarım var ve bu konuyla ilgili bizlere bir yol açılmasını, fırsat sunulmasını istiyorum. İnşallah bize bu günleri de görmeyi nasip eder. Bu konuyla ilgili Kültür ve Turizm bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile konuştuk sağ olsun bizi dinlediler. Çalışmalarımız devam ediyor. Netice alma aşamasına doğru geldik. Yakında inşallah tulumun milli saz kategorisine dahil olduğuna dair güzel haberleri Karadeniz’e ve tüm Türkiye’ye sunmayı hedefliyoruz.”
“YENİ ESERLERİM VAR”
Pandemi sonrası yeni çalışmalarıyla müzikseverlerle buluşacağının müjdesini veren genç müzisyen, “ Şuanda 3 şarkımız bitti. Halı hazırda bekleyen bestelerim, güftelerim var. Şuan ki pandemi döneminde yeni eserlerimizi halkımızla buluşturmamız çok zor ama bu günleri atlattığımız zaman güneş dağın ardında tekrar doğduğunda ortalık yine aydınlık kapladığı gün inşallah bizimde eserlerimiz insanlarla buluşacak.” diye konuştu.
“HERKES YAPTIĞI MÜZİK KADAR SEVİLİR, SAYILIR”
Mustafa Gökay Ferah, Karadeniz müziğinin geleceğine dair de şunları söyledi:
“Karadeniz müziği ile ilgili yapılan he türlü çeşniyi elbette ki bir noktada ben bir çeşitlilik görüyorum. Herkes başarabildiği kadar bir şeyler yapıyor ancak bugün akla karanın tamamen birbirine karıştığı bir dönemde iyi müzisyenlerin ya da iyi solistlerin, iyi icracıların daha popülerliğe ulaşması benim en önemli isteklerimden bir tanesi. Fakat günümüz koşullarında kimisi bunu maddi gücüyle halledebilirken kimisi de yeteneği ile bunu halletmeye çalışıyor. Dolayısıyla zor bir dönemdeyiz. Karadeniz müziğinin gündemde olmadığı dönemlere göre bugün Karadeniz müziği yapan birinin kendini göstermesi çok daha zor. Çünkü o kadar çok solist o kadar çok grup var ki. Pasta büyüdükçe icracılar da, solistler de, gruplar da, türlerde çeşitlerde büyüyor, çoğalıyor. İnşallah daha güzel, daha doğru müziklerin yapılacağı günlerde gelir. Bu anlamda kimseyi ezmeden, kimseyi de küstürmeden herkesin yaptığı işe saygı ve sevgi duymak lazım. Her iş mutlaka bir gün yerini bulur. Bugün Türkiye’de pop müzik ne ise Karadeniz müziğinin popülerliği de en az onun kadardır. Karadeniz müziğini bugüne taşıyan çok önemli isimler var. Bunların Karadeniz müziğine çok büyük faydaları oldu. Karadeniz müziği taşıdığı dinamik yapılarıyla birlikte çok daha İyi yerlere geleceğinden adım gibi eminim. Ancak birde bu işin başka bir tarafı var. Karadeniz müziği yaparken biraz ciddi yapmak ve bu kültürü
anlatırken daha ciddi, daha güzel, daha donanımlı durmak lazım. Bizler üretmeye, ortaya bir şeyler koymaya ve insanların sevgisine nail olmaya devam etmeliyiz. Kültürümüz inandığımız, bildiğimiz atadan aldığımız en güzle şekliyle dünya normlarıyla, evrensel saundlarıyla bunları insanlarla buluşturmalı ve bu sevgi selini daha da coşturmalıyız. Herkes yaptığı müzik kadar sevilir, sayılır. O yüzden herkes yaptığı müziğin ne kadar bir donanıma sahip olduğunu bilerek ve onu özümseyerek yapsın.”