ABD başkanı Trump ve İsrail başbakanı Netanyahu’nun “Yüzyılın planı” olarak açıkladığı Filistin’i işgal planına bir tepkide Rize’den geldi.
Anadolu Gençlik Derneği Rize Şubesi Tarafından,ikindi namazı çıkışı Şeyh Camii önünde tepki gösterdi.Anadolu Gençlik Derneginin Organizasyon ettigi basın açıklamasına bir çok STK Temsilcileri ve vatandaşlar katılım gösterdi.
Anadolu Gençlik Derneği Rize Şube Başkanı Gökhan Pehlivan basın açıklamamızı gerçekleştirmeden önce, geçtiğimiz hafta Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremde yaşamını yitiren tüm kardeşlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyoruz.dedi.
Açıklamalarına devam eden Pehlivan; 'Biz, bugün burada Filistin Halkını yalnız bırakamamak için, Kudüs’e sahip çıkmak için, Türkiye’nin ve tüm dünyanın olup biten bu haksızlığa dikkatlerini çekmek için toplandık.
Müslümanlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Filistin meselesinde, Kudüs meselesinde ve Mescidi Aksa hakkında asla duyarsız kalamazlar.
Müslümanlara rağmen, Filistin’le, Kudüs’le ve Mescidi Aksa’yla ilgili alınan tek taraflı kararlar hiçbir zaman çözüme yönelik olmayacaktır.
Biz Müslümanların, Filistin topraklarındaki işgali, Kudüs ve Mescidi Aksa’da ki işgali kabul etmemiz mümkün değildir.
ABD’nin elindeki kitle imha silahlarının gücüne güvenerek, ekonomik gücüne güvenerek, kendisiyle işbirliği yapan hükümetlerin boyun eğişine güvenerek Filistin halkının, Müslümanların ve vicdan sahibi insanların asla kabul etmeyeceği önerileri çözüm diye dayatması var olan problemleri daha da artıracaktır.
ABD’nin belki de gelmiş geçmiş en dengesiz başkanı olan Trump, Filistin meselesine dair, küstah açıklamalarda bulundu.
Trump’ın'Yüzyılın Anlaşması' diye nitelendirdiği sözde barış planı, tamamen işgalci İsrail’den yanadır ve Filistin halkının aleyhinedir.
Burada bizim yaptığımız gibi dünyanın her yerinde Müslümanlar ve duyarlı insanlar bu açıklamalara tepkilerini göstermektedir.
İşgal ebediyen süremez.
Zulüm ebediyen süremez.
İsrail, işgal ettiği topraklardan çekilmeden barış olamaz, olmayacaktır.
Topraklarından sürülmüş 6 milyonu aşkın Filistinli evlerine dönmeden barış olamaz, olmayacaktır.
Kudüs’ü İsrail’in bölünmemiş tek ve ebedi başkenti olarak ilan etmek, barış değil savaş sebebidir.
Trump’ın önerdiği, ordusu olmayacak, hava sahası ve sınır kontrolü İsrail’de olacak, diğer ülkelerle ikili anlaşma yapamayacak ve aldığı yardımlar İsrail tarafından denetlenecek bir Filistin devletidir.
Bu Filistinlilere bir devlet vaadi değil, teslim olun önerisidir.
Filistinlilere, İsrail işgali altındaki, egemen olamadıkları topraklarda, hiçbir yaptırım gücü olmayan, sembolik bir takım haklar vermek barış çabası değil, işgali meşrulaştırma gayretidir.
Trump, yaptığı dengesizliklerin yanına kalacağını sanıyor.
İsrail, ABD’nin desteğiyle Filistin topraklarındaki işgali ilelebet sürdüreceğini sanıyor.
Kudüs’le ilgili böyle hadsiz ve hukuksuz bir tasarruf ABD’yi de İsrail’i de hiç ummadıkları bir neticeyle karşı karşıya bırakacaktır.
Biz her zaman söyledik ve söylemeye devam edeceğiz:
ABD’nin ipi ile kuyuya inilmez ve Siyonist İsrail ancak güçten anlar.
İslam coğrafyasında kim kendi halkına rağmen ABD ve İsrail ile iş tutmuşsa sonu hüsran olmuştur.
ABD ve İsrail, İslam Ülkelerinin yöneticilerinden kendilerine dost edinmezler, sadece kullanırlar ve vakti gelince de çöpe atarlar.
Kadim bir İslam şehri olan Kudüs’ü, ilk kıblemiz olan Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak nitelendirmek ABD’nin bu coğrafyadaki tüm varlığının ve ilişkilerinin ciddi bir biçimde sorgulanacağı yeni bir süreci başlatacaktır.
Biz bu coğrafyada Amerikan üssü görmek istemiyoruz.
Biz bu coğrafyada Amerikan askeri görmek istemiyoruz.
Biz bu coğrafyada Amerikan bayrağı görmek istemiyoruz.
Kudüs bizim onurumuzdur, iffetimizdir.
Böyle hadsiz ve hukuksuz bir sürece kimse reel politik söylemiyle izahat getiremeyecektir.
Şimdi biz İslam Ülkelerinden, İslam ülkelerinin hükümetlerinden, içi boş kınamalar ya da lanet okumalar değil, sahici yaptırımlar bekliyoruz.
Biz Amerika’ya mecbur ya da mahkûm değiliz.
Yapmamız gereken tüm İslam ülkeleri ve tüm mazlum halklar olarak birlikte hareket etmektir.
Yapmamız gereken İslam Birliğini bir an evvel kurmaktır.
Yapmamız gereken D-8’i aslına ve amacına uygun olarak canlandırmaktır.
Yapmamız gereken bölge başkentleriyle ve bölgenin Müslüman halklarıyla kucaklaşmaktır.
Kudüs’e sahip çıkmayana sahip çıkılmayacaktır.
Kudüs’ü Siyonist İsrail’e terk eden kendisini de terk edilmiş bulacaktır.
Kudüs için adım atan kendi onurunu, iffetini, izzetini koruyacaktır.
Kudüs, İslam’ındır ve ebediyen Müslümanların kalacaktır.
Kudüs, Müslümanlarındır ve ebediyen Müslümanların kalacaktır.
Siyonist İsrail, Tel Aviv’de dâhil işgal ettiği her karış topraktan sökülüp atılacaktır.
Bu coğrafyada barışın iki şartı vardır:
Bir. Amerika mutlaka evine geri dönecektir.
İki. İsrail mutlaka işgal ettiği topraklardan sökülüp atılacaktır.
Bunlar hamaset değildir.
Biz Allah’a ve ahiret gününe inanıyoruz.
Roma ve Bizans’ın akıbeti ne olduysa Amerika ve İsrail’in akıbeti de o olacaktır.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.
Bugün burada bizi yalnız bırakmayan kalbi Kudüs için atan, ruhunda Mescid-i Aksa’nın hüznünü yaşayan, dualarıyla zulüm gören kardeşlerimizin yanında olan sizler,gerek Emniyet güçlerimiz ve basın mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ederiz.” diyerek sözlerini noktaladı.