Bugün dokadak ile POKUT VE SAL Yaylalarına geziye katıldık.
Pokut Yaylası
Başlık her ne kadar Pokut Yaylası olsa da birbirlerine çok yakın oldukları için Sal Yaylası ve Pokut Yaylası birlikte anılır. Her iki yaylada birbirine karşıdan bakar.
Rize – Çamlıhemşinde’ki bu dünya harikası yaylalara eski adı ile Çinçiva yeni adı ile Şenyuva Köyünden çıkabilirsiniz. Yolun başlangıcında Pokut diye bir tabela yok ancak Pokut Dağ Evi yazan bir pansiyonun tabelası sizi Pokut’a yönlendirecek.
Yaklaşık 15 km lik sadece tek aracın geçebileceği dik virajlı, bazen beton, bazen taş ve bazende çamur olan yolu 1 saat gibi bir sürede tırmanarak bitiriyorsunuz. Buraya altı yüksek olan bir arazi aracıyla çıkmakta fayda var. Yağmur yağmamışsa normal binek araçlarda çıkabiliyor.
Pokut ve Sal Yaylaları başlangıçta mera olarak kullanılıyormuş. Bir süre havyanlar burada otlatılıp daha sonra biraz daha yukarıdaki Samistal Yaylasına çıkılırmış.
Pokut’a geldiğinizde şansınız varsa yani hava açıksa karşınızda Sal Yaylasını ve uzaklardaki diğer yayları, dağların tepelerini göreceksiniz.
Daha öncede yazdığım gibi bu yaylalar başlangıçta mera olarak kullanılıyormuş, fakat bugün büyük çoğunluk şehirlere göç etmiş olduğu için havyancılık pek yapılmıyor.
Şehirde yaşayan insanlar ancak tatil için yayladaki evlerine geliyorlar.
Pokut Yaylasının yerleşim olarak tarihi pek bilinmiyor, bilinen ilk yerleşim 200 yıl öncesine gidiyor. Yaylacılar Haziran başında gelip Eylül sonu gibi yayladan ayrılıyorlar.
Bugün Pokut’da 75 kadar ev var ancak tüm evler kullanılmıyor. Sal Yaylasında ise 30-40 adet ev mevcut Pokut’da ki gibi bu evlerinde bir kaçı kullanılıyor. Karadeniz’de her yaylada geçerli olan bir kural var.
Yaylalarda ancak o yörenin insanları toprak alıp ev yapabiliyor. Yayla halkı ve muhtar dışarıdan kimsenin girmesine izin vermiyor. Hal böyle oluncada yaylaların doğal yapısı korunmuş oluyor.
Ancak son dönemde Pokut’a yol yapılınca, yol dediğimde ağaçların arasından çıkan patikanın biraz genişi, devlet Pokut ve Sal Yaylalarından haberdar olmuş şu anda yaylalar sit alanı ilan edilmiş.
Devlet herkesin elindeki zilliyet tapularına el koymuş, yeniden tapu almaları gerekiyormuş, tüm yayla halkı devlet ile bu yüzden mahkemelik, ayrıca evlerinde hiçbir tadilat yapamadıklarından yakınıyorlar. Kısacası yaylacılar yolun açılmış olmasından çok memnun değiller.
Ağustosun 20’si ile 30’u arasında yayla şenliği yapılırmış. Eskiden belli bir tarihde yapılan bu şenlikler şimdi yaylanın en kalabalık olduğu dönemde yapılıyormuş. Yaylanın düzünde horonlar oynanıp tulum müziğinin tınısına doyum olmayan müzik ziyafetleri veriliyormuş.
Şenliklerde bir araya gelen Sal ve Pokut Yaylalarının arasını ormanın içinde keyifli bir patikadan yürüyerek aşabilirsiniz. Bu yol kuş cıvıltıları ile şenlenen, üzerini ağaçların örttüğü, mis gibi çiçek kokularının etrafı sardığı ve ağaçların arasından süzülen ışıklarla masalsı bir görüntü oluşturan çok güzel bir patika. Sal Yaylası sırtına geldiğinizde hava açıksa buradaki bankta oturup mutlaka gün batımını ve oluşan bulut denizi seyredin. İnanın kısa bir süreliğinide olsa aklınızdaki herşey uçup gidiyor. Orada büyülenmiş gibi bu güzel doğa olayını keyifle seyretmekten başka hiçbir şey yapamıyorsunuz.
Herhalde insan ömründe bulutlara yukarıdan bakmak çok nadir yaşanacak bir durumdur. Havanın çok iyi olduğu günlerde, bu dağların tepesinden Karadeniz’i bile görmek mümkün. Pokut – Sal arasındaki patika dışında ormanın içinde çok keyifli yürüyüşler yapacağınız başka patikalarda mevcut. Bir tanesi tam Plato’da Mola Pansiyonun yanı başından aşağıya iniyor ve ormanda bir süre yürüdükten sonra yemyeşil bir düzlüğe açılıyor. Bu düzlükden hem Pokut’u hemde Sal’ı görüyorsunuz.
Pokut’da oturup manzaranın tadını iyice sindirmeniz için yapılmış ahşap oturma grupları var. Bir çok kişi bu yaylara günü birlik gelip geri dönüyor. Bana sorarsanız yaylanın hem sabahı hemde akşamını yaşamak için burada kalmalısınız.