Tarih: 10.12.2014 20:43
Osmanlıca Tartışmaları ve Milli Arşiv Kanunu
Meseleyi bir de Osmanlı Arşivleri zaviyesinden değerlendirmek gerekir. Osmanlıcanın ana gövdesi bugün yaklaşık 165 milyon belge ve defterin muhafaza edildiği Osmanlı Arşividir. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki Başbakanlık Osmanlı Arşivi, başta Türkiye olmak üzere müstakil devlet kurmuş olan Ortadoğu, Balkan, Afrika ve Asya ülkelerinin tarihine de kaynaklık etmekte, bu ülkelerin arasındaki anlaşmazlıkların çözümüne ışık tutmaktadır. Hâsılı Osmanlı Arşivi hariçte tutularak dünya tarihi yazılamaz kıymettedir.
Osmanlıcanın öğrenilmesindeki asıl gaye bu yazı ile yazıp çizmekten ziyade yazılmış çizilmiş belge ve eserlerden en iyi şekilde istifade etmektir. O halde bu hizmeti en çok sunmaya muktedir kuruluş da hiç kuşku yok ki Osmanlı Arşividir.
Peki Osmanlı Arşivi ve dolayısıyla Devlet Arşivlerinin bugünkü durumu nedir, ne değildir. Bu resmi aydınlatalım öncelikle.
1984'e kadar Türkiye'de arşivcilik atıl bir vaziyetteydi. 1984'te Başbakanlığa bağlı Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü kurulmuş, Devlet Arşivleri 3056 Başbakanlık Teşkilat Kanunda tanımlanmıştır. 1987'de hızlandırılan çalışmalar merhum Turgut Özal ve dönemin Başbakanlık Müsteşarı Hasan Celal Güzel'in de ciddi katkı ve ilgisiyle ivme kazanmıştır. Sultanahmet'teki Özel İdare'ye ait kiralık binalarda istihdam edilen genç arşivciler yıllarca toz yutarak, haşerelere karşı ilaçlanan Osmanlı evrakını köhne depolardan çıkararak temizlemiş, istiflemiş, dosyalamış ve günümüz Türkçesi'ne çevirmeye başlamışlardır.
Ülkemizde arşiv hizmet ve faaliyetlerinin düzenlenmesine yönelik olarak bugüne kadar çeşitli mevzuat çalışmaları yapılmakla birlikte bu düzenlemeler, arşivlerle ilgili meselelerimizin çözümüne kalıcı katkı sağlayacak yeterlilikte olmamıştır.
Halen yürürlükte bulunan 3056 sayılı 'Başbakanlık Teşkilat Kanunu' ve 3473 sayılı 'Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilmesi Hakkında Kanun' arşivciliğimizin yasal zeminini oluşturmaktadır. Ki bu zemin 3056'da 2 madde ve 3477'de ise 3'ü kaldırılan hükümler, yürürlük ve yürütme maddeler olmak üzere toplam 9 maddeden müteşekkildir. Diğer taraftan; 3477 sayılı Kanun
'Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi' şeklinde adlandırılmış olup, bu düzenlemede
'arşiv' ve
'belge' ibareleri hiç kullanılmamıştır. Bu durum, kanuna muhatap olanlarda yalnızca
'evrakların ne şekilde imha edileceği...' yönünde bir izlenim bırakmıştır. Düzenleyici, caydırıcı ve cezaî hükümlerden yoksun böylesi kısıtlı mevzuat, arşiv faaliyetlerini istenilen amaçlara uygun olarak tanzim etme yeterliliğine sahip değildir. Bugüne kadar ortaya çıkan sorunlar ve elde edilen tecrübeler ışığında başta AB ülkeleri olmak üzere gelişmiş ülkelerin arşivleri de dikkate alındığında, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün mutlaka müstakil bir
'Teşkilat Kanununa' ihtiyacı olduğu anlaşılmaktadır.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesinde üniversitelerin Belge ve Bilgi Yönetimi, Tarih, Edebiyat, Arap Dili ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı, İlahiyat, Sanat Tarihi, Kütüphanecilik, Kamu Yönetimi, İşletme, vb. farklı bölümlerinden mezun 400 civarında çalışan bulunmaktadır. Kurum personeli, 1987 yılından beri 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilat Kanunu'nun 35. maddesine göre 'Sözleşmeli Personel' olarak istihdam edilmiştir. Arşiv personeli gazete ilanında 'Arşiv Uzmanı' olarak tanımlandığı ve 'Arşiv Uzmanı' olarak işe alındığı halde 2013'e kadar başında bone, elinde eldiven, yüzünde maske ile tozlu ve ilaçlı ortamlarda sağlıkları pahasına milli hazinemizi kurtarmaya çalışıp araştırmaya açılmasını sağlayan arşiv personeline mevsimlik işçi muamelesi ile sözleşmeli personel olarak çalıştırılmıştır. 2013'te 6495 sayılı KHK çıkıncaya kadar kurumda sözleşmeli olarak çalışan personelin bir kısmı araştırmacı kadrosuna geçti. Ancak kadroya geçen personelin büyük oranda bir gelir kaybı oldu. Bununla birlikte kurumda çalışanlar aynı işi yapmalarına rağmen farklı kadrolarda çalışmaya başladı. Bu da iş barışının bozulmasına adına önemli bir sorun. Hem bunun önüne geçmek hem de arşivlerimize gereken önemi verebilmek için bir an önce müstakil bir teşkilat kanunu olarak Milli Arşiv Kanunu'nun çıkması gerekmektedir.
Öte yandan kamu kurumları arasında müstesna bir yeri olan Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, 2004 yılında TS EN ISO 9001:2008 belgesini almaya hak kazanarak Toplam Kalite Yönetimini uygulamaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan'ın büyük himmet ve gayretleriyle Kâğıthane'de yaptırılan Milli Arşiv Sitesi çok güzel ve takdire şayan bir arşiv sarayıdır.
Son 12 yıldır görev başında bulunan AK Parti hükümetleri ve yetkilileri, tabii olarak Osmanlı Arşivinin zenginliğinden, Osmanlı bakiyesi bugün 38 devletin evraklarına ev sahipliği yapıldığından, Suriye, Libya, Kerkük, Musul, Filistin başta olmak üzere Türkiye açısından önemli birçok bölgenin tapusunun bizde olduğundan gururla bahsetmektedirler. Arşiv belgelerinden güç alarak tüm dünyaya Ermeni meselesi hususunda haklı olduğumuzu haykırmaktadırlar.
Ezcümle dünden bugüne gelinen nokta gurur vericidir. Fakat hem Türk arşivciliğinin uluslararası arenada itibar kazanabilmesi hem de Osmanlıcanın ve Osmanlı Evrakının kıymeti harbisinin hayata dokunabilmesi için yasal zeminin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Milli Arşiv Kanunu ile ilgili taslak çalışması tamamlanmıştır. Yasalaşması için yasama ve yürütmenin inisiyatifi bekleniyor.
Milli Arşiv Kanunu ile nelerin değişmesi öngörülüyor?
1- Kanun ile 'Arşiv Hizmet ve Faaliyetlerinin' düzenlenmesi ve denetlenmesi faaliyetlerini yürütmek üzere Başbakanlığa bağlı müstakil bir 'Milli Arşiv Kurumu'nun kurulması amaçlanmıştır.
2- Arşive evrak devredecek kurum ve kuruluşlarının kapsamının genişletilmesi ve arşivlerini devretmeyen diğer kuruluşların da Milli Arşiv Kurumu denetimine tabi tutulması, kurumu daha etkin ve belirleyici bir hale getirmiş olacaktır.
3- Kamu ve özel kurumlar tarafından uygulanacak standart dosyalama ve arşivleme tanımları yapılacaktır. Ülke genelinde standart bir arşivcilik sistemi kurulması ve daha düzenli kurum arşivlerinin oluşturulması sağlanacaktır. (Arşiv malzemesi, arşiv belgesi, arşivlik belge v.s.)
4- 160 yıllık geçmişe sahip olan Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, bu kanun ile kurumsal bir kimliğe kavuşmuş olacaktır.
5- Mükellefler dışında gerçek ve tüzel kişilere çeşitli yollarla geçmiş olan, devlete ait arşiv belgelerini bulunduramayacakları, bu tür belgeleri satın alamayacakları, satamayacakları, ticarî amaçla kopyalarını araştırmacılara açamayacakları açıkça hükme bağlanacaktır.
6- Arşivlerle ilgili görevlerini yerine getirmeyerek, belgelerin yok olmasına sebep olanlar, arşiv belgelerini çalanlar, satanlar, bilerek satın alanlar, kasıtlı olarak tahrip edenler ve arşiv belgelerini izinsiz olarak bulundukları yerlerin dışına veya yurtdışına çıkaranlar hakkında cezaî müeyyideler getirilmektedir. Ayrıca elinde devlete ait arşiv belgesi bulunduranlara, belgelerini iki yıl içerisinde Mili Arşiv Kurumu'na devretme mecburiyeti getirilecektir.
7- Kurum ve kuruluşların mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusunda Milli Arşiv Kurumu'na tam bir denetleme yetkisi verilmektedir.
8- 'Arşiv Uzmanı' ve 'Arşiv Uzman Yardımcısı' kadroları ihdas edilmek suretiyle personele kariyer uzmanlığı statüsü verilecektir. Yıllardır süren mağduriyetler çözülmüş olacaktır.
9- Teknolojik gelişmeler paralelinde elektronik ortamlarda oluşturulan e-belgelerin belirli standartlarda oluşması ve arşivleme prensiplerinin uygulanmasıyla ilgili Elektronik Belge Yönetim Sistemleri (EBYS) konusunda da Milli Arşiv Kurumu'na yetki verilecektir.
10- Kurumun vizyonu, misyonu ve politikalarını belirleme ve yönetme amaçlı Başbakan başkanlığında her yıl toplanan Milli Arşiv Kurulu oluşturulacaktır.
Hasan ÇAĞLAR
Büro Memur-Sen 8 Nolu Şube Başkanı
hasancaglar37@hotmail.com
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —