Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, 2012 yılında organik tarıma geçen Senoz Vadisinde yapılan gübre uygulamaları hakkında bölge muhtarları, kooperatif yetkilileri, bahçesine uygulama yapılan üreticiler ve araştırmaları yürüten Yeditepe Üniversitesi Genetik ve Biyo Mühendislik Bölümü öğretim görevlisi Prof.Dr.Metin Turan ve ekibiyle bir istişare toplantısı yaparak, yapılan çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulundu
.
Çaykur’un Senoz vadisinde bulunan Sabuncular Çay Fabrikasında gerçekleştirilen toplantı öncesi Genel Müdür İmdat Sütlüoğlu, Genel Müdür Yardımcısı Dr.Turgay Turna ve bölge muhtarları Sabuncular fabrikasını gezip üretimi inceledi. Ardından fabrika personeli ile birlikte iftar açan heyet iftarın ardından bölge için hayati önem taşıyan organik tarımda vadinin ve bölgenin geldiği nokta konuşuldu.
Organik tarıma geçmenin çok zor olduğunu, organik tarıma geçmenin bir ekip işi olduğunu belirten Prof.Dr.Metin Turan; “Ülkemizin çok önemli stratejik bir bitkisi olan çayın öneminin yanında sizin bu hamleyi önceden keşfetmeniz ve bu işe gönül vermeniz gerçekten taktire şayan. Burada sayın Genel Müdürümüzü saygıyla anıyorum. Çünkü bu önderliği yapabilmek bir vizyon bir gereklilik bir öncülük ister. Gerçekten de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de böyle zor işleri başarabilmek ekip ister. Ekipte gerçekten inanmış ve katkı koyabilen refleksi yüksek potansiyele sahip.” Dedi.
Organik tarıma geçmek kadar üretilen ürünün alım garantisinin olması gerektiğini vurgulayan Prof.Dr.Metin Turan, Çaykur’un bu konuda üreticiler için büyük bir şans olduğunu söyledi. Prof.Dr Turan; “Organik tarımda asıl önemli olan şey bitki besleme, koruma ve mücadeledir. Şimdi bölgenin en önemli avantajlarından birisi sizin hastalık etmenleri ile fazla mücadele ihtiyacınızın bulunmaması bu dünyadaki çaylık alanlarından bizim bölgemizdeki çaylık alanlarını en önemli ayırt edici noktalardan birisidir. Ancak organik tarımda bizim ülkemizde özellikle bu bölgede algı dahi yanlışlık şu organik tarım yapan bütün üreticilerin kimyasal konvansiyonel tarıma oranla ürününün çok düşük olması. Bu kabul edilebilir değil. Yenidünya literatürüne bile ters. Neden çünkü organik tarımdan anladığımız şey sizin hiçbir girdi uygulamadan doğrudan, kendi haline bırakmanız gübre ilavesi yapmadan hiçbir mücadele veya ıslah işlemi uygulamadan ürün almanın ürünün organik olduğu anlamına gelmez. Organik gerçekten önemli strateji ister. Seçeceğiniz bitki stratejik olmalı, seçtiğiniz ürün önemli olmalı ve ürünün alım garantisinin olması çok önemli. Bu yönüyle baktığınızda bütün avantajlar sizin lehinize en önemlisi de Çaykur gibi bu işi benimseyen bu işin önderliğini yapan bir kurumun sizi himaye eden hamisi olan bir kurumun olması.” Dedi.
Bölgede yapılan organik gübre uygulamaları ile ilgili bahçelerinde uygulama yapılan üreticilerden Şaban Akın uygulamanın bir yıl sonra etkisini gösterdiğini belirterek; “Geçen yıl bir değişiklik görmedim. Fakat bu sene Mayıs ayında fevkalade bir değişiklik gördük. Çok güzel oldu. Bu uygulamasının Güzin yapılması gibi bir düşünce var bende çünkü bir yıl sonra etkisini gösteriyor.” Dedi.
Bahçesinde gübre uygulaması yapılan diğer bir üretici Cabir Balıkçı çayına bakan çay alır bakmayan bir şey alamaz dedi. Balıkçı çay bahçesine kazarak gübre uygulaması yaptığını ifade ederek; “Çayı kazarsan çayın içindeki o otları temizlersen çayın altına kazılmadığı için su dahi işlememiş benim kazdığım yerle kazmadığım yer arasında dağlar kadar fark var. Kazıp gübre verdiğim yerde benim diğer kazmadığım yere göre çok farklı. Çayı yapabilen kazanacak bakarsan çay alırsın bakmasan hiçbir şey alamazsın” dedi.
Toplantıda bir konuşma yapan Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu organik tarıma geçerek hayırlı bir iş yaptıklarını belirtti. Gelecek nesillerin hayırla bahsedeceklerini belirten Genel Müdür Sütlüoğlu; “Organik tarıma geçerek hayırlı bir iş yaptık. İnşallah gelecek nesillerde bizden hayırla bahsedecekler. Tarihi bir süreç yaşıyoruz hep birlikte. Organik çayla beraber diğer ürünlerde organik hale geliyor. Bölgede ne üretiliyorsa hepsi organik oluyor. Balımız, yağımız, peynirimiz, sebzemiz, meyvemiz her ne yetiştirirsek organik oluyor. Organik ürünler Dünya’ da tercih edilen ürünlerdir. Bundan daha önemlisi yaşadığımız bu bölgede çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacağı bu bölgede kimyasal gübrelerin yer altı sularını kirlettiğini, toprağı öldürdüğünü, bitki, meyve, balık çeşitlerini ve miktarlarını azalttığını hepimiz biliyoruz. Meyve ve sebzelerimizin tatlarının eskisi gibi olmadığını hepimiz biliyoruz. İnşallah bu olumsuzlukların hepsi Allah’ın bir lütfudur organik tarıma geçildiği zaman hızlı bir şekilde tabiat kendisini yeniliyor ve eski doğal haline kavuşuyor. “
Bölgede, organik uygulamada rekoltenin düştüğü gibi yanlış bir algılamanın olduğunu belirten Genel Müdür Sütlüoğlu, rekoltenin düşmesinin sebebinin organiğe geçmenin aksine ürünün beslenmemesi olduğunu söyledi. Genel Müdür Sütlüoğlu; “Organik uygulamaya geçerken yapmamız gereken görevler var bunları hep beraber yapmamız gerekiyor. Ürün kaybının organiğe geçince sanki uygulamadan kaynaklandığı şeklinde yanlış bir kanı var. Aslında rekoltenin düşmesi toprağa gübre verilmemesinden kaynaklanıyor. Organiğe geçişle ilgisi yok. Mutlaka gübre ile toprağı ve bitkiyi beslememiz gerekiyor. Tabi ki bu gübre organik gübre olacak. Tek fark kimyasal gübre yerine organik gübre kullanacağız.
Siz muhtarlarıma teşekkür ediyorum. Senoz Vadisine ben müteşekkirim. Bu konuda bizi de yüreklendiriyorsunuz. Bizler de sizlere destek olmaya ve mağdur etmemeye çalışıyoruz. İstiyoruz ki hep beraber organik uygulamaya geçildiği zaman rekoltede ciddi bir düşüş olmasın. Ne zaman olmaz? Toprak gübre ile beslendiği zaman olmaz. Yapacağımız uygulamalarla beraber bu sen hep beraber bunu görelim. Ve Senoz vadimizde diğer bölgelere örnek olsun.
Toprağı kazmadan yapılan bir ziraat yok, onu biz icat ettik çayda. Çay hakikaten çok cömert bir bitki. Toprağı kazmak önemli toprağı kazmadan toprakla organik gübreyi buluşturmadan çayın doğru ve sağlıklı beslenmesi mümkün değil. Bunu yapmaya çalışıyoruz ama bir taraftan da üreticimizin de tutması lazım. Yani hep Devlet yapsın hep Çaykur yapsın yapamayız bizimde gücümüz yetmez. Bu işi hep birlikte yapmalıyız ki sağlıklı bir şekilde çay üretimine devam edelim.” Dedi