Ömürleri Dağların Zirvesinde geçiyor

Benim diyen dağcıların dahi cesaret edemediği bu gizemli yolculuğu, Zikrullah KESER (Sosyal Bilgiler Öğretmeni Çayeli) kaleme aldı.

YAYLALARIMIZ 5.08.2024 10:18:00 716 0
Ömürleri Dağların Zirvesinde geçiyor

Erzurum İspirli Dağların oğlu lakaplı, onu ülkede herkes tanır. Birde Rize Pazarlı Kastamonu Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Hikmet Haberal, bu iki dağcı biraraya gelip 3 gün, günde 12 kilometre yol kat ederek 3 bin 300 rakımlı Kaçkar göllerine çıktılar.

Mahmut abileriyle tanışıp ekibi tamamlayan dağların fatihleri artık yollara düştüler. Sabah gün doğmadan başlayan serüven, akşam gece yarılarına kadar devam edip, çadırlarda içilen çay ve yemeklerin yanında yapılan sohbetle tamamlanıyor.

Benim diyen dağcıların dahi cesaret edemediği bu gizemli yolculuğu, Zikrullah KESER (Sosyal Bilgiler Öğretmeni Çayeli) kaleme aldı.

Neler dedi? Yolculuk nasıl geçti? Nereleri gezdiler? Neler yaptılar? Nereden başlayıp nerede bitti? Sorularına özetle cevap verdi.

3 GÜNDE 5 ZİRVE

Kaçkarlarda Doğudan batıya, kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye 3 günde 3 bin metre üzeri 5 zirve trans geçiş yapıldı. Uzun ve yorucu bir o kadarda keyifli bir faaliyet.

UZUN SÜREDİR PLANLANAN GEZİ YAPILDI

Uzun süredir planladığımız bu faaliyet için pazar günü değerli hocamız Hikmet HABERAL(Kastamonu üniversitesi Turizm Fakültesi turizm rehberliği öğretim görevlisi ) ile Yukarı Kavron’a çıktık. Planımız ertesi gün faaliyete başlamaktı, fakat Erzurum İspirli Dağların Oğlu lakabı ile tanınan Bülent Erkan’ın bir günlük gecikmesi sebebiyle pazartesi faaliyete başlayamadık.

MAHMUT ABİLERİDE EKİBE KATILDI

Pazartesi sabahı açık bir havada patikanın dışındaki yamaç boyunca yükselerek göller bölgesine doğru yola cıktık.12,00 civarında göller bölgesine ulaştık. Bu sırada lanetleme geçidinden inen insanlar olduğunu fark ettim. Onları beklerken göller bölgesinden biraz zaman geçirdik. Özellikle bir önceki gelişimde fark ettiğim pınardan su içmeyi ihmal etmedim. Sağ olsun biri suyun olduğu yere bir oluk koyarak suyu görünür hale getirmiş. Dağa gidenler temiz diye dere ve göl suyu içene kadar böyle su kaynaklarını bulurlarsa yayla suyunun ne kadar soğuk ve leziz olduğunun farkına varırlar kanaatindeyim. Ekibin gelmesiyle göller bölgesinde kısa bir yemek ve cay molası yaptık. Dağların Oğlunun fahiş fiyatla 25 TL’ye cay sattığına şahit oldum.(tabi espri de yorgunluğa değdi) Sağ olsunlar sofralarını paylaştılar. Böylece. Mahmut abiyle tanışmamızla ekibin ikinci üyesi de tamamlanmış oldu.

KAVRUN’DA SOHBET DOYUMSUZDU

Saat dört gibi Kavron’a indik. Yaylada Gafur amcanın ve eşinin alternatif tıp ve bitkiler üzerine muhabbeti eşliğinde çayımızı içtik. Yukarı Kavrun Dağ Evlerini ve Hüseyin Şahin’in sohbetinin belirtmeden geçmemeliyim.

12 KİLOMETRE YOL YÜRÜDÜK

Salı sabahı dört kişilik ekibe bir kişinin de katılımıyla güneşli bir yayla sabahında (saat 8.20) Kavrun yaylasından kamp yükümüzle (ortalama 25 kg) yola çıktık. 12.00 da Dere başı gölüne ulaştık. (2865 m) Ekibe daha sonra katılan arkadaşta ufak tefek yorgunluk belirtileri ve alerji sorunun ortaya çıkmaya başladı. İnsanı yormayan zikzaklı bir patikayla başladığımız çıkışın ortalarında yorulan arkadaşımız dönme kararı almasıyla yola dört kişiyle devam ederek 13.00da Dere başı aşıdına ulaştık. (3100 m) Havanın sisli olması sebebiyle pek bir manzara görmedik. Su sıkıntısı yasadığımız iki saatin sonunda taş döşeli yollardan geçerek.14.00 ilk su kaynağında Hikmet hocamın çantada iki gün beklemekten birazcık küflenmiş hamsili ekmeğini salata, soğan ve biberle katık ederek yola devam ettik. Davalı geçidine sisli ve rüzgârlı bir havada 14.50 de ulaştık. (3283 m) Amacımız Döner Göle geçmekti fakat daha alt kısımlarda kamp yapmayı uygun bulduk. Yaklaşık 12 km yolculuktan sonra soğuk çiseli bir havada 17:00 gibi çadırlarımız kurduk. Gece karanlığında cay ve yemek faslından sonra istirahate çekildik. (12 km yol yürüdük)

HER SAAT DEĞİŞEN HAVALAR YOLUMUZDAN BİZİ CAYDIRMADI

Soğuk ve yağmurlu bir geceden sonra yedi gibi hava güneyden açmaya başladı. Kahvaltıdan sonra 9.30 gibi yola çıktık. Oyalanarak derenin menderesler çizdiği alanlarda fotoğraf çekerek.12.00 da Döner Göle (3048 m) çıkarak mola verdik.35 dakikalık bir tırmanışla Döner göl ile Plangaz yaylası arasındaki aşıta ulaştık. (3220 m) İlk su kaynağında öğle molası verdik. Yaylaya inmeden çapraz bir şekilde ispiri Rize’ye (Hunut-Kale yaylası) bağlayan yeni açılan yola inmeye başladık. Yol boyunca çok çetin görünen Zorni yaylasın aşıdına bakarak 14.50 gibi 2600 metre seviyesindeki yola indik. Yol sadece yol olsun diye yapılmış arazi araçları dışındaki araçların gidişine uygun bir yol değil. Da sonradan öğrendiğimize göre Kale yaylasından düzeltme çalışmaları yapılıyor. Karşıdan zorlu görünen bir sonraki aşıtı mevsimini şaşırmış çiçekler, dağ horozu sesleri, ayı izleri, hiç olmadık bir yerde karşımıza çıkan heybetli bir o kadar vakur duruşlu öküz, minik şelale ve göllerle zihnimizi doldurarak ummadığımız bir hız ve kolaylıkla 17.30 gibi Zorni yaylasına geçen aşıtı geçtik. (3245m) Arka taraftan kolay bir şekilde inmeye başladık ilk bulduğumuz yerde kampa yapmak niyetindeydik ama Dağların oğlu yola devam etmeye kararı verince bizde kabul ettik. Göl manzaralı Zorni yaylasına inmeden iki vadiyi çapraz bir şekilde kesen eğimli, taşlı, zorlu bir rotayı takip ederek Zorni yaylasının üstündeki suyun menderesler çizdiği göl alanına ulaştık. 19.30 civarında sisli ve çiseli bir havada kampımızı kurduk. Yarım saat dinlenelim diye girdiğimiz çadırda yorgunluktan uyuyakalarak sabahladık. Gezinin en yorucu günüydü ama bir sonraki günün rotasını çok kolaylaştıran bir karardı. (15 km yol yürüdük.)

18 KİLOMETRE YOL YÜRÜDÜK

    Yorgunluktan uyuyakaldığımız o geceden sonra erkenden uyanarak kahvaltımız yaptık. Sisli bir havada 7. 40 gibi yola çıktık. Bir saat sonra yöresel ismi Papazın gölü Olan Anadağ gölüne ulaştık. Bu arada sis dağılmış göl bize kendini göstermişti. Kısa fotoğraf molalarıyla rahat bir tırmanışla üç gölün üst üste olduğu Çinaçor Göllerine saat 10 gibi ulaştık. Burada bizi bekleyen yabanı hayatla ilgili sürprizler vardı. Karşı tepeden bizi selamlayan yaban keçisini göl kenarında dolaşan keçileri dakikalarca seyrettik. Gölde bolca zaman geçirdikten sonra. 11.10 gibi Tatos göllerine inen asıtı geçtik. (3300 m) Sisli bir havada sağ tarafı takip ederek vadi içinden inmeye başladık 13.00 gibi Tatos göllerinin altına inerek yemek molası verdik. Üç gündür yolcuk yaptığımız Dağların Oğlu ve Mahmut abiyle vedalaştıktan sonra pornak deresinden aşağıya inmeye başladık. Keçi sürülerinin olduğu bir bölgede beş köpek tarafından nerdeyse saldırıya uğruyorduk. Gezinin en tehlikeli anı buydu bence. Elimizdeki değnekler bize güç verse de aslan parçası siyah beyaz köpeğin havlayışlar ve solumaları arasına emekçi Afgan çoban yetişerek köpekleri sakinleştirdi. Bu olay bir paket bisküviye mal olsa da büyük bir sıkıntıyı böylece atlatmış olduk. Genelde dağa giderken baton yerine erik ya da fındık değneği kullanıyorum bazı insanlar bizi garipsiyor ama böyle durumlarda dağda iniş ve yan geçişlerde batondan daha kullanışlı olduğunu söyleyebiirim.15.20 de çiçekli yoluna indik. Daha önceden sözleştiğimiz üzere Başyayla’ya Mustafa abinin yanına çıkmak için Başyalaya çıkmaya başladık. İniş çıkışlar bizi baya yormuştu. Hikmet hocanın ayağındaki sıkıntı onu zorlasa da 17.00 gibi Başyayla’ya çıktık. Mustafa Tikbaş abinin gelmediğini görünce biraz moralimiz bozulsa da yaylada ki konuksever Nezih Şentürk abi bize evini ve sofrasının açtı. Hikmet hocam ablamızın yaptığı yala bitkilerinden oluşan sirkeli salatayla kendine geldi. 8 gibi Yaylacı eski Muhtar Eyüp Tikbaş ve Mustafa Tikbaş geldiler. Keyifli sohbet eşliğinde çayımızı Mustafa abide içtik. Bu arada Mustafa abinin yaptığı acı biber turşu suyuyla üç günde kaybettiğimiz tüm mineralleri yerine getirdik…(18 km yol yürüdük)

BİZİM GİBİ YOLA ÇIKACAKLARA ÖNERİ VE TAVSİYELERİMİZ

Gezmeyle ilgili benim anlayışım fotoğraftan dan ziyade zihinde kalanlar.

Okuyanlara önerilerim.

Ekip sağlam olsun.

Lideriniz olsun.

Yükünüz hafif olsun.

Kuzey tarafında aşıt mesafeleri daha uzakken güneyde daha kısa surede daha fazla rakım çıkılıyor.

Yaban hayati gözlemlemek için sessiz olun.

Bataryalar dolu olsun.

En önemlisi enerjiniz bol olsun.

  Daha yazacak çok şey olabilir. Hikâyenin geçen yıl Ovit ’ten – Verçenik dağı ve baş Hemşin’e bu yılda Kavrun’dan kale i bala ya kadar olan kısmını tamamladık. Geriye doğuya Marsis e kadar olan yol kaldı. (Hikmet Haberal hocamız yıllar önce araştırmalarını yaparken Uzungöl’den Marsis’e 1 ay kamplı olarak batıdan doğuya trans Kaçkar zirve geçişlerini tamamlamıştı)

 Peki, biz Marsis’ e kadar olan kısmı ne olacak diye sorabilirsiniz. 

Oda seneye …

Zikrullah KESER (Sosyal Bilgiler Öğretmeni Çayeli) 


1

ÇAYMER sezonu açtı, kendi yaş çay fiyatını açıkladı

2

Macaristan’dan getirdiler, Rize’de denenmeye başlandı

3

Projenin ilk ayağı Rize Pazar’da başladı.

4

İSTANBUL’DA DÜZENLENEN YÖRESEL ÜRÜNLER FUARI SONA ERDİ.

5

BATUM’DA SINIR TEMSİLCİLERİ TOPLANTISI YAPILDI