Değerli kardeşimiz,
Kin tutmak manevi hastalıklardan biridir ve en başta kin taşıyana ardından da dar daireden başlayarak topluma zarar verir.
Bu sebeple Peygamber efendimiz bir Müslümanın diğerine üç günden fazla küs kalmasını haram saymıştır. (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23)
Küslüğün en fazla üç günle sınırlandırılmasının sebebi, tarafların kin tutmasını engellemek, barışmanın ve affetmenin zorlaşmasına mani olmaktır.
Nitekim bize her konuda örnek olsun diye gönderilmiş olan Peygamber (asm) Efendimizin hayatına baktığımızda, onun kine yer vermediğini açık bir şekilde görüyoruz.
Örneğin, kendisine etmedik zulmü bırakmayan Mekke halkına ceza vermeye muktedir olduğu halde affetme yoluna gitmesi, kendilerini cennete çağırdığı halde ayaklarını kana bulayan Taiflilere beddua dahi etmemesi onun kin denilen hastalığa karşı nasıl davrandığını ifade ettiği gibi, bize de bu konuda nasıl davranmamız gerektiğini göstermektedir.
İnanan bir insan kalbinde kin tohumlarının yeşermesine izin vermemeli, affetme yoluna gitmelidir.
Allah’ın bir ismi, bir özelliği de O’nun “afüv” olması yani, affediciliğidir. Ayrıca Allah affedenleri sevdiğini belirtmiş, insanları affedici olmaya teşvik etmiştir. Mesela bir ayette “Kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükafatı Allah’a aittir.” (Şûra, 42/40) buyrulurken, başka bir ayette, “Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz?” (Nur, 24/22) buyrulmuş, affetmenin büyük bir mükâfat ile karşılık göreceği, ayrıca affetmenin ilahi affa mazhariyete vesile olacağı beyan edilmiştir.
Müslümanlar arasında sevgi, kardeşlik ve dayanışmanın önemine dikkat çeken hadislerde onların birbirine karşı kin, haset, buğz gibi duygular beslememeleri istenmiştir. (bk. Müsned, 2/494; Buhârî, Edeb, 57, 58; Müslim, Birr, 23, 24, 28, 30-32)
Affetmenin nefse zor gelen tarafı olabilir. Çünkü nefis ve şeytan insan affetmekten alıkoymaya çalışır. Onları yenmek ve affedici olmak için şu hususları dikkate almak gerekir:
a) Affetmenin büyük bir erdem olduğunu düşünmek.
b) Affetmenin bizi ilahi affa götüreceğini bilmek.
c) Affedememekten Allah’a sığınmak, affedici olmak için dua etmek.
d) Kusur işlemenin beşeri bir özellik olup insanların Yüce Yaratıcıya karşı bile suç işlediklerini, dolayısıyla bize karşı yapılan hataları büyütmemek gerektiğini değerlendirmek.
e) Affetmenin insanı yücelttiğini hesaba katmak.
f) Affetmenin başlangıçta nefsimize ağır bile gelse sonunda çok “tatlı” olduğunu görmek.
Şu hadisteki müjdenin, sorudaki konuya cevap olarak yeterli olacağını düşünüyoruz:
Bir gün Hz. Peygamber üç defa, “Şimdi cennetlik biri yanınıza çıkıp gelecek” demiş ve her seferinde aynı kişi (Sa‘d b. Ebi Vakkas (r.a.)) gelmiştir. Bunun üzerine Abdullah b. Amr b. As (r.a.) bu kişiyi cennetlik kılan amellerini merak etmiş ve konuyu araştırıp öğrenmek için bu kişinin evine misafir olmuştur. Neticede bunun nedenini öğrenmiştir. Sa’d b. Ebî Vakkâs ona şöyle demiştir:
“Gördüklerin dışında bir şey yapmıyorum, fakat içimde hiçbir Müslümana kin beslemiyorum ve Allah’ın verdiği bir hayırdan dolayı kimseyi kıskanmıyorum.” (Müsned, 3/166; Abdürrezzâk, Musannef, 11/287)
Müsned’in muhakkiki Şuayb el-Arnaût rivayetin sahih olduğunu belirtmiştir. (bk. Müsned, 20/124-125)
İlave bilgi için tıklayınız:
Müslüman'ın Müslüman'a kin duyması caiz midir?
Müslüman'ın Müslüman'a kin duyması, küsmesi hakkında bilgi verir ...
Kin tutmak ile sevmemek aynı şey midir?
Düşmanlık yasak ise, neden şeytana düşmanlık ediyoruz ...
Kin ve nefret duygularından nasıl kurtulabiliriz?
Kıskançlık / Haset Duygusundan Nasıl Kurtulurum?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet