Tarih: 23.09.2014 20:12
Mü’minler Ölüm Anında Nasıl Can Verir?
Ölüm anında, ruh, beden hapsinden kurtulur; fakat bütün bütün çıplak kalmaz. Çünkü, 'misali bir cesetle' başka bir tabirle 'latif bir gılaf' ile kuşatılmıştır.
Dünyada kaldığı sürece bedene bağlı olan ruh, ölüm sebebiyle bir derece serbest kalır. Bedendeyken görmek için göze, işitmek için kulağa, düşünmek için beyne muhtaçken, artık bu aletlerin varlığına gerek duymadan görür, işitir, düşünür ve bilir. Rüyada olduğu gibi?.
İman eden ve güzel işler yapanlar için, gelecek olan hayatın güzelliği, kendisini daha ölüm anında belli eder. Onun ruhunu teslim almaya gelenler, onun dostlarından başkası değildir. Şu kadar var ki, o dostları kendisi dünya gözüyle görmemiştir. İşte, ölüm anı, o meçhul dostlarla tanışma vaktidir:
Fussilet Suresi 30. Ayette Rabbimiz bu hadiseyi şöyle anlatır ;
“Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlara gelince, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, size va’dedilmekte olan Cennetle sevinin! Biz dünya hayatında da ahirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah’tan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var.”
***
Melekler eceli gelmiş olan mümine güzel surette görünüp rifk ile, yumuşaklıkla muamele ederler. Ve müminin ruhuna: 'Çık, ey güzel cesette bulunan doygun ruh. Hamdedici ve Allah'ın rahmetiyle, güzelliklerle müjdelenmiş olarak çık ve Rabbine kavuş.' diye hitap ederler. (Şa'rani, Tezkiretü’l-imam, s. 17, Kahire, 1310)
Mümine verilen bu müjde ve meleklerin güzel görünüşü, kılıçların vuruşundan daha şiddetli olan ölüm acılarını unutturur ve onu sevince gark eder.
'Kafirlerin ruhlarını şiddetle söküp çıkaranlara , Mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş kolaylıkla çekip alanlara, emrolundukları şeye sür'atle yüzüp gidenlere, sonra yarışıp geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere bütün bu vazifeleri yapan meleklere yemin olsun ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz !' Naziat Suresi 2.Ayet
***
Berzah alemine attığı ilk adımda, kişiyi bir sorgulama bekler. Bu dünyadan iman ile ayrılmış olanlar için, bu sorgulama, daha önce geçen ayetin “dünya ve ahiret dostları” olarak nitelediği meleklerle bir tanışma niteliğindedir. Mü’minin kabre girer girmez karşılaştığı bu manzarayı, Peygamberimiz şu şekilde anlatıyor:
-Onun yanına iki melek gelir ki, birinin adı Münker, diğerininki Nekir’dir. Ona “Şu adam [Muhammed Aleyhisselam] hakkında ne diyorsun?” diye sorarlar. O da daha önce söylediği gibi der ki:
“O Allah’ın kulu ve resulüdür. Tanıklık ederim ki, Allah’tan başka hiçbir tanrı yoktur ve Muhammed de Onun kulu ve resulüdür.”
Bunun üzerine melekler “Senin böyle söylediğini biz zaten biliyorduk” derler.
Sonra kabrinde ona yetmişe yetmiş arşın genişliğinde yer açılır ve aydınlatılır.
Sonra da ona “Uyu” denir.
O “Dönüp de aileme haber verebilir miyim?” diye sorar.
Melekler ona “Sen uyumana bak,” derler. “Damat [veya gelin] uykusuyla uyu ki, onu ancak en sevdiği kişi uyandırır.”
İşte, o mü’min kul, yattığı yerde, Allah’ın onu dirilteceği güne kadar böylece uyur.
Kaynak : Tirmizi, Cenaiz: 70
Münker ile Nekir’in sorularını doğru olarak cevaplandıran mü’min kula, bu arada, Cennet ve Cehennemdeki yerleri gösterilir ve “Ateşteki yerine bak; Allah bunun yerine, sana Cennetten bir yer verdi” denir. Mü’min bakar, ikisini de
görür.
Kaynak : Buhari, Cenaiz: 87
Cehennemden ona gösterilen yer, iman edip güzel işler yapmadığı takdirde girmiş olacağı yerdir. Böylece mü’min hem ateşten kurtulmak, hem de Cennet gibi bir ödüle erişmek şeklindeki iki müjdeyle birden sevinir.
Kaynak : Ümit Şimşek, İslâm İnanç İlmihali
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —