Her geçen yıl daha da kötüye giden minareyi gören vatandaşlar, göz göre göre minarenin her geçen gün daha kötüye gittiğini, bu gidişle müdahale edilemeyecek duruma gelebileceğine dikkat çekerek Diyaneti, Kültür-Turizm İl Müdürlüğünü ve Anıtlar Kurulunu uyardı.
GEREKİRSE CUMA GÜNLERİ TOPLANAN HAYIR PARALARIYLA DA YAPILABİLİR.
08Haber gazetesi muhabiriyle konuşan vatandaşlar; “Çayağzı Mahallesi’nde bulunan camimiz Artvin Merkez’deki en eski camidir. Bu Cami 221 yıllık bir camidir. Minaresi her geçen yıl kötüye gidiyor. Aslında şimdiden bakıma alırlar, tarihe uygun restore ederlerse çok daha kolay olacak. Her Cuma günü toplanan bunca paralar nereye gidiyor.
BU PARALAR NEREYE KULLANILIYOR?
Biz bu yardımları hayır işleri yapılsın diye veriyoruz. Ama biz bugüne kadar toplanan paraların nerelere harcandığını, ne yapıldığını bilmiyoruz. Mesela bu minare onarıldığında her caminin girişine asılarak bilgi verilebilir. Kızılay kan alıyor, kanınızı eğer bir hastaya verdilerse size mesaj geliyor. Size bilgi veriliyor. Bu güzel bir şey değil mi? Bize de ne yapılıyorsa bilgi verilsin istiyoruz. Yok tarihi yapı olduğu için çok özel bir program gerekiyorsa onun içinde zaman geçirilmeden harekete geçilsin. Bu tarihi minaremizin bir an önce restorasyon programına alınmasını istiyoruz.” ifadelerine yer verdiler.
ÜST GEÇİT ALTINDA SALİH BEY CAMİİ’NİN KAPI ÜZERİNDEKİ TABELADA ÇAYAĞZI YAZILI
Bunun üzerine Çayağzı Mahallesi’nde bulunan Cami’ye giden 08Haber muhabiri burada bir başka haberle karşılaştı. Üst geçidin yanında bulunan tabela da Salih Bey Camii olarak adı yazılan caminin kapı girişi üzerinde ise Diyanet İşleri Başkanlığı İl Müftülüğü’nün astığı Çayağzı Camii tabelası dikkat çekti. Bu tarihi Camii’nin resmiyetteki adının Çayğazı Camii mi yoksa Salih Bey Camii mi olduğunu Artvin İl Müftülüğü açıklama yaparak hangi isim doğruya o tabelanın kalmasının doğru olacağını belirten vatandaşlar, bunun da düzeltilmesini istedi.
Çayağzı Camii yapım tarihi olarak kapı girişi üzerinde bulunan tabelada 1793 olarak yazıyor. Buna göre camii 221 yıllık, Osmanlı mirası olarak göze çarpıyor. Tarihi ve kültürel yapıların insanlığın ortak mirası olarak yaşatılması da insanlık için zorunlu bir görevdir.
