Namazda erimeyi ve namaz olmayı ruhunda yaşamış bir şahsiyettir.
İsmail BERK
Yüzünde Karadeniz’in metanet ve netlik ifade eden duruşu ve hassasiyeti; duruşunda ise tevekkülle teslim olmuş bir kulun saadet iklimi var.
Konuşurken diyalog anındaki tevazu ve münasebet kalitesi, derdi ıstırabına ortak olmuş, Üstad tarafından talebeliğe kabul edilişinin getirdiği ağır yükün sorumluluğunu hatırlatır.
Kaderin talebeliğe “intihap ettiği ağabeyler”, dava denen bir derdi, hizmet denen bir çilesi ve istikamet denen bir sorumluluğu ve istiğna denen bir mahviyeti varsa, ihlas yüklü bulutların altında yürüdüklerini düşünürler ki, her halde o yüzden kalbin çoşkusunu disiplinli bir amele dönüştürürler. Diğer yandan izzetli duruşlarından asla vaz geçmezler. Birinci Ağabey’de bunları düşünürüm ve hatırlarım.
Evlenmeyen bir “evli”dir Birinci Ağabey.
Nur talebelerinin ev halini en iyi müşahede eden bir baba ve dede müşfikliği ile birebir hane halkıyla hem hal olabilen bir şahsiyettir.
Bizler gibi evladı olsun derdine, tasasına düşmemiş, bütün evlatlara evladı gibi bakmıştır. Birebir rehberlik eden bir öğretmen, okutman ve geliştirme modelleri ile kendine has bir ağabeydir.
Has ve hususi halleri onunla diyaloğu zorlaştırmaz. Aksine hayatı öğreten ve kolaylaştıran pratiklerle ve davranışları adetten ibadete dönüştürecek kılavuz hallerle doludur. Bunu modelleyen, örnek davranışlarıyla gösteren ve arkadaşlık yapmanıza fırsat veren bir ev okulu hocasıdır.
Evleri dershane yapma konusunda en çok pratik yapan, nur aileleri ile hem hal olan, babacan ve müstağni bir insanın asaleti var omuzlarında ve şefkatinde.
Birinci Ağabey, hakikaten ihlasta “birinci”dir.
Kendi fıtratının tercihini fıtri bir şekilde hayata yansıtmış, bunun tezahürlerini etrafına yaymış bir ihlas abidesi olarak sebat etmiş ve nefesinin son demine kadar bir ağabey olarak yaşamış bir beyefendidir.
Birinci Ağabey, saff-ı evvelin terbiyesiyle insibağ bulmuş, Üstad’la hem hal olmuş ve çağrıldığı vazifeye koşup dâhil olmuştur. Bir daha da sağına soluna ve fırsatlara bakmayıp boynu bükük bir kul ciddiyetinde namazla namazlandığı ve zamanla namazlandığı hallerin ruhaniyeti içinde istikametle yürümüş bir ağabeydir.
Birinci Ağabey, Rize’nin yeşilliğini ve denizini bırakıp, sonrası İstanbul ile devam eden hizmet yolculuğunu yurtdışına taşımıştır. Yeryüzü sahifesinde vukûfiyet alanını, gönül sofrasını yaymış modern bir derviştir.
Düzgün giyimi ve konuşma anındaki kendine has üslubu ve vasıflı hareketleri ile rehber ve faaliyetin dinamosu olmaya muvaffak olmuş bir ağabeydir.
Birinci Ağabey, namaz ekolünü temsil eder. Kurulacak bir namaz okulu BİRİNCİ NAMAZ OKULU olarak ifade edilmelidir.
Risale Akademi’nin Anadolu Ağabeyleri kapsamında andığı, akademik zeminde hafızaları tazelediği ve yakın tarihin bu müstesna iman fedailerini yeni kuşağa takdim ettiği bir süreçte, Birinci Ağabey’in hatırasına bir namaz okulu açma niyetini öğrendiğimde, doğrusu heyecanlandım.
Birinci Ağabey, hayatın içinde, meşgale telaşında olan ev halini, ev ortamının hanım ve beylerini, gurbetteki ailelerin, bilhassa çocukların demirlendiği, onunla hem hal olduğu, onunla bir sofrayı, bir gönül mirasını, usul ve kural öğrenme bahtiyarlığını yaşadıkları bir ekol ve kendi kategorisinde bir nur incisidir.
Fedakarlıkta “birinci”dir. Birdir. Ve her daim niyet, fikir ve amel olarak tevhid-i kıble etmiş, her zaman kıbleye dönüktür. Kâbe’yle yüz yüze, kâinatın direği ve “dinin direği” olarak vasfedilen namazıyla bilinen ve hüsn-ü hatimesine de onu gören her faninin şahit olduğu bir delildir.
Birinci ağabey, evi olmayan ve bütün evlerin birer dershane gibi uygulamalarından ve tutumlarından istifade ettiği bir müstesna çizgidir. Dünya çocuklarına yetecek duyarlılıkta, nesebi çocuğu olmadığı halde, çocuklara iyi bir eğitici olan risale öğretmenidir, öğrencisidir.
Birinci Ağabey, nefsinde ve çevresinde model olmayı ve şahsında icra ettiğini istemeyi ve hatırlatmayı bu itiyatla yaşamayı ve fanileşmeyi, namazda erimeyi ve namaz olmayı ruhunda yaşamış bir şahsiyettir.
Birinci Ağabey, sadece birincidir. Bir olanın tezahürüdür. Tevhidin manay-ı harfi içinde tahkiki imanla Risale’den aldığı feyizle sadakati Üstada sunmuş ve “beli, sadakte” dediği noktada sebat etmiş bir gönül ve iç âlem sultanıdır.