Köy Okullarıyla Birlikte Köylerde Hayat da Bitti

Köy Okullarıyla Birlikte Köylerde Hayat da Bitti. Abdullah Uzun yazdı…

YAŞAM 16.11.2025 18:06:00 355 0
Köy Okullarıyla Birlikte Köylerde Hayat da Bitti

Abdullah Uzun yazdı…

1973/74 eğitim-öğretim yılıydı…
Doğup büyüdüğüm Çamlıtepe/Zuğa köyünde vekil öğretmenlik yapıyordum. O yıllar, hem kendi hayatımın hem de köy hayatının en canlı, en bereketli dönemleriydi.

O zaman sadece Zuğa’da değil, çevredeki pek çok köyde okul vardı. Kantarlı Köyünde de öğretmenlik yapan Yozgatlı bir arkadaşım olurdu; akşamları birlikte ev ev dolaşır, köylülerle sohbet ederdik. Her evin kapısı açıktı, her yürek sıcaktı.

“Köyümüzde hayat vardı…”

Zuğa’da o dönem iki kahvehane, bir bakkal bulunurdu. Akşam olunca kahvehaneler tıklım tıklım dolardı. Sohbetin tadına doyum olmazdı.

Öğrenciler, okula gelirken evlerinden odun getirir; sobayı öyle yakardık.
Aileler bize yemek gönderir, hâlimizi-hatırımızı sorar, bir ihtiyacımız var mı diye kapımızı çalarlardı.

O zaman köyün üç direği vardı: Muhtar, öğretmen, imam.
Ve bu üçü köyün nizamını, dayanışmasını ayakta tutardı.

“Köy okulları kapandı, hayat da söndü…”

Yıllar geçti, bir karar alındı ve köy okulları kapatıldı.
Bana göre bu karar, memleketin en yanlış projelerinden biriydi.

Okulla birlikte köylerden göç hızlandı.
Köyler boşaldı, insanlar Büyükşehirlerin cazibesine kapıldı, köylerini unuttular.
Belki haklıydılar… Çünkü köylerde yapacak bir şey kalmamıştı.

Ama bu kararla birlikte tarım bitti, hayvancılık bitti, komşuluk bitti, dayanışma bitti.

Bir okul kapandığında aslında sadece bina kapanmıyor;
bir kültür, bir yaşam biçimi, bir hafıza da kapanıyor.

“1 metre karda okula gelen çocuklar, bugün gitmek istemiyor”

Bizim dönemimizde kar bir metreyi bulurdu, yine de çocuklar okula gelirdi.
Bugün “modern çağ” diyoruz ama çocuklar okula gitmek istemiyor.

Şehirlerde tıklım tıklım sınıflar, sınav maratonuna mahkûm edilmiş öğrenciler, motivasyonunu kaybetmiş bir gençlik…

Nerede hata yaptık?
Bence geri dönüp bir muhasebe yapmazsak bu sorunun cevabını bulmak çok zor.

“Zuğa’ya her gidişimde okulun yeri beni çocukluğuma götürür”

Her yıl Zuğa’ya gittiğimde okulun bulunduğu yeri görünce içim burkulur.
Sanki okul bana bakıyor, “Ben de bir zamanlar çok gülücüklere tanıklık ederdim” der gibi…

O dönemde okuttuğum öğrencilerin çoğu bugün güzel görevlerde.
Bazen görüşür, uzun uzun dertleşiriz.
O günlerin emeğini ve samimiyetini unutmuyorlar.

Ama okullar?
Çoğu harabeye dönmüş, bacaları başka amaçlarla kullanılsa bile sanki her gün ağlıyorlar.

“Geriye dönüş olur mu?”

Benim cevabım net:

Olur.
Hem de çok güzel olur.

Hatadan dönmek fazilettir.

Köy okulları yeniden açılır, köyler yeniden canlanır, dayanışma tekrar güçlenir.
Tarım ve hayvancılık yeniden ayağa kalkar.
Büyükşehirlerin sıkıntısı, karmaşası bile bir nebze azalır.

Yeter ki bu dönüşü isteyelim…
Yeter ki köylerimizi, köklerimizi, geçmişimizi yeniden hatırlayalım.

Köy Okullarıyla Birlikte Köylerde Hayat da Bitti

Rize Hemşin'e Devasa Yatırım

RECEP KÜRKÇÜ’NÜN ANISINA KÜRKÇÜ TİCARET VE HATIRALAR

Pazarlıların Bakan Osman Aşkın Bak’a Çağrısı

DOĞALGAZ İÇİN KAZI ÇALIŞAMLARI BAŞLADI