Ensar Vakfı Ankara Şubesi` nin dün akşam düzenlediği Ensar Buluşmaları’nın konuğu TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi ve Rize Millet vekili Hasan KARAL’dı.
HASAN KARAL` IN KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI
‘Ensar Vakfı kendi evimiz, baba ocağımız gibidir. Ensar vakfı evrensel düşünce ve zihniyetin rahatça konuşulduğu yerlerdir. Rize Ensar vakfının duvarında mekanımız yöresel; düşüncemiz evrensel yazıyor diyen KARAL sözlerine şöyle devam etti:
``Ben 28 Şubat’ta Rize şubesi başkanıydım. Aramızda beni yakından tanıyan Rizeli arkadaşlarda var. Bu süreçte beni arayıp Hasancığım beni vakıftan sil, ben dışarıdan daha iyi hizmet ederim diyenler oldu. Ben Ensar’a üye olmasam dışarıdan daha iyi hizmet ederim diyenler oldu. Bu hadiseler beni çok yaralamıştı. Hala unutamadığım hadiseler bunlar.
Size bir anımı anlatayım; 28 şubatta polisler bir gün aniden Rize Ensar vakfına geldi. İlk dedikleri söz sizi emniyete götüreceğiz oldu. Vakıf evraklarınında tamamını alıp Maliye Bakanlığına göndereceklerdi. Biz burada yasadışı bir şey yok dedikçe Polis arkadaşlar Ankara`dan talimat var sizi götürmemiz lazım dediler. Nihayet evrak dolu çuvallar Ankara’ya biz emniyete gittik. Beni şube müdürü bir odaya çekti. Bana, sen daha 23-24 yaşındasın daha hayatın yeni başlıyor siz burada kanunsuz işler yapıyorsunuz gel sen bu işlerden, bu sevdadan vazgeç dedi. Beni açık açık tehdit ediyordu. Bu olaylar insana çok zarar verir dedi. Ben dedimki söylediğiniz şekilde suçlama olmaz beni götürsenizde ben sevdam için götürdüğünüz yerden yine kaçıp aynı şekilde mücadeleme devam ederim.
Bu olaylar ardından bana dava açtılar ve Hayrettin Karaman hocanın bir makalesini okuduğum için 5 yıl boyunca DGM’de yargılandım. Görevime bir süre ara vermek zorunda kaldım.Vakıf defterlerini iki yıl boyunca bize geri vermediler.
KARAL’ın Unutamadığı Anısı
Yıllar sonra bir gün bir ilimize ziyarete gittim. Sohbet ortamında oturuken karşımda önceden görmüş olduğum bir adam oturuyordu; kim olduğunu hatırlamaya çalışırken o adamda bana dikkatlice bakıyordu. En son bana beni tanıdınız mı efendim? diye sordu. Tam olarak çıkaramadım hatırlamaya çalışıyorum, dedim.
Meğer bu kişi yıllar önce beni vakıfta tehdit eden o şube müdürüymüş. Şimdi ise ziyaret ettiğim o vilayette il emniyet müdürü olmuş.
Bunu duyunca Allah’a hamdolsun ne kadar özgürlükçü bir ülkeyiz ki bu kişi bu ülkede emniyet müdürü olmuş dedim.
Türkiyede dış politikada en çok sorulan soru: Türkiye neden Arap ve Afrika ülkelerinde var?
Bir gün resmi ziyaretler çerçevesinde arkadaşlarla ziyaret için Yemen` e gittik. Köyleri geziyorduk, köylerde bizi davul ve zurna ile karşıladılar, meğer Yemen’de oldukça fazla Türk köyleri varmış. Düşünebiliyor musunuz orada oldukça fazla Karadenizli Türkler vardı.
Yemen Cumhurbaşkanı El Hadi bize ‘Yemen’de çok farklı gruplar var ve savaş halindeler, biz burada birlik ve beraberliği sağlayamıyoruz. Siz bize bu konuda yardımcı olun. Siz Osmanlı torunlarısınız, buranın halkı sizi sever ve sayar, biz eskiden sizin vilayetinizken bize hiç zulüm etmediniz, bize yardımcı olun’ dedi.
Bizde Sayın Cumhurbaşkanının talebi üzerine farklı grupları davet ettik, istisnasız hepsi geldi.
Dediler ki; inanın bizi sizden başkası buraya getiremezdi, biz sizi çok seviyoruz. Orada daha önce bir bir elini tutmayan farklı gruplar bir araya gelip çay içtiler. Bizim Yemen’e sık sık gitmemizi istediler ve dediler ki bizi burada bir araya sadece siz getirirsiniz.
Yemen Başbakanı da birgün; ‘sizin Başbakanınız varya dedi Recep Tayyip ERDOĞAN o bizimde başbakanımızdır. Biz dünya da Araplar olarak dışlanmıştık. Biz Erdoğan sayesinde gururlandık başımızı kaldırdık.Allah ondan razı olsun’ dedi. Düşünebiliyormusunuz tüm basının önünde bu açıklamaları yaptı.
Dostlarım; Kahire şuanda Osmanlı ve Türklerin yaptığı su kemerleri ile sulanıyor. Türk düşmanı H. Mübarek Türkiye demezdi ama daima ‘Mısır, Osmanlının yaptığı su kemerleri ile sulanıyor’ derdi.
Güney Afrikanın bir çok ülkesinde Türk şehitliği var. Bunlar 1300-1400 yıllarından kalma yapmalanmış vaziyetteydiler. Hükümetimiz geldi TİKA buraları onarıp, yeniledi.
Mozambik’e gittik. Orada 500 kişilik Türk mezarlığı vardı. Öğrendim ki Mozambik ismini Musa BİMBİK’ten alıyormuş. O ülkeyi Musa BİMBİK kurmuş ve orası 1500’lı yıllara kadar İslam ülkesi olarak kalmış. Ülkenin şuan yüzde 40’ı müslüman. Orada şuan 500 türk şehitliği var. Sordum anlattılar; Bu ülkede İspanyanın zulmü varken talep üzerine Osmanlı bu ülkeye 500 kişilik donanma yollamış. Bu donanma orayı refaha kavuşturmuş ancak askerlerimizi bu ülkeden geri göndermek istememişler. Askerlerimizde bir gece yatalım yarın sabah namazından sonra geri döneriz diye düşünürken düşman askerleri gece uykuda bizim donanmamıza pusu kurup hepsini şehit etmişler.
Bizim her yerde şehitlerimiz var. Allah’a hamdolsun bugün TİKA sayesinde her ülkeye rahatça ulaşabiliyoruz.
Mısır olayında en başından beri üzerimize çok geliniyor. Siz Mursi`ye sahip çıktınız bu bizi çok üzüyor diyorlar. Arkadaşlar devrimden sonra Tantani`yi ilk ziyaret eden Başbakanımız’dır. Askerler o zaman biz devrim yaptık buraya demokrasiyi getireceğiz diye söz verdiler. Seçimle Mursi iktidara geldi. Bu dönemde Mursi’ye ve Mısır’a ziyaretlerimiz elbette arttı.
Mısırdan sonra diğer İslam ülkeleride güçlenip, ayaklanmaya başlayınca; Mısır’da maalesef İsrail’in güvenliği için darbe yaptılar. Evet biz şuanda bu yapılana darbe diyebilen tek Ülkeyiz hamdolsun.
Biz eğer Osmanlı Cihan Devleti durumundaysak; bizi Mısır’da, Lübnan’da, Somali’de, Mozambik’te ilgilendirir. Eğer biz bu çalışmaları yapmazsak devletimiz Ak Parti öncesi Türkiye’ye döner. Dış politikada kim ne derse desin başarılara imza atmaya devam edeceğiz.
Biz Suriye için Esed’le katliamlara başlamadan önce ikna amacıyla çok görüştük. Orada da Suriye halkı bize siz diktatör Esed’le birlikte hareket ediyorsunuz dediler. En sonunda seçim yapmak zorunda kaldık. Tabiki Suriye halkını seçtik.
İran’ı; Türkiye’nin bu coğrafyada tek güç olması çok rahatsız etti. İran`ın en büyük amacı; Arap ülkelerini Türkiye ile pay etmek. İran’ın bu coğrafyada en büyük hedefi ise Arap ülkelerindeki ŞİA Mezhebini kullanıp Akdeniz’e inmektir.
Bugün çok şükür Sayın Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN sayesinde Arap ve Afrika coğrafyasında İslam kardeşliği yaşanıyor.
Siz değerli kardeşlerime beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum’’ diyerek söz lerine son verdi.
Konuşmasının ardından gelen soruları yanıtlayan Sn. KARAL, başta Ensar Vakfı Ankara Şube Başkanı Av. Ercan POYRAZ olmak üzere tüm Ensar gönüldaşlarına teşekkür etti.
Konferansın ardından Sn. Hasan KARAL`a vakfın kurucularından İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık tarafından plaket takdim edildi