Tarih boyunca on binlerce insana göç yolu olmuş, özgün mimarisi ve farklı yapım teknikleriyle dikkati çeken Kapalıköprü (Istaponos Köprüsü) taş ocaklarındaki patlatmaların şiddetine yenik düştü. Senoz'a verdiği zararlarla sık sık gündeme gelen taş ocaklarının;
kestane ve şimşir ağaçlarının kurumasına neden olduğu kuşkusundan sonra, vadiden akmakta olan büyük dere üzerinde yüzlerce yıl geçit vermiş tarihi ahşap köprünün de yıkılmasına neden olduğu dile getirildi.
Konu ile ilgili bilgi veren Buzlupınar Köyü halkından Ahmet Ali Kork;
“Köprünün yapım tarihinin bilinmediği ancak var olan köprünün 1906 yılında yandığı ve aynı yıl tüm Senoz köylülerinin ortak çabasıyla yeniden yapıldığı bilinmektedir. Köprü, konumu itibariyle, insanların buraya yerleştiği tarihten itibaren vardır ve kullanılmıştır” dedi.
Tarihi köprünün 1998 yılından bu yana işletilen iki taş ocağının arasında kaldığını ifade eden Kork; “
Taş ocaklarıyla vadinin en dar yeri, en geniş yeri haline gelmiştir. Rüzgarlara engel olan doğal yapı bozulmuş, sarsıntıların da etkisiyle Kapalıköprü tahrip olmuştur” dedi.
2008 yılında tahrip olan köprüyü onarmak üzere harekete geçen Senoz halkına, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu izni olmadan dokunulmaması bildirilmiş. Geçen bu süre içerisinde devletin de dokunmadığı ahşap köprünün ana iskeleti de çürümeye başladı.
Bu duruma tepki gösteren köy halkı “
Dedelerimizin 100 sene öncesi sefalet yıllarında imece usulü ile yeniden yaptığı köprüyü bu halde görmek içimizi acıtıyor, devlet yapmıyorsa biz yapalım. Çocuklarımız Mahallemizin adını aldığı köprüyü arıyor” diyerek tepkilerini dile getirdi.(senoz deresi)