RİZESPOR’UN YAŞAYAN TEK KURUCUSU İSMET BİLSEL İLE
TARİHE YOLCULUK
Rize’de, Rize Atatürk Caddesi’nde Rize gençlerinin kültür ve spor alanında yetişmelerini sağlamak ve Rize münevverleri ile bütün Rizelileri ve Rize’yi sevenleri bir araya toplamak ve onların her türlü sosyal ihtiyaçlarını karşılamak üzere 19 Mayıs 1953 tarihinde Rize Spor ve Gençlik Kulübü adı ile bir cemiyet kurulmuştur. 19 Mayıs 1953 tarihi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a ayak bastığı anlamlı günün 34. Yıldönümüdür.
EMEKLİLİĞİ DÜŞÜNMÜYORUM
Rizespor’un kurucuları Yakup Temizel, Atıf Taviloğlu, İsmet Bilsel, Muharrem Kürkçü ve Yaşar Dömlekçioğlu’dur. Kurucular arasında hayatta olan tek insan İsmet Bilsel’dir. Çocukken başladığı ticaret hayatını İsmet Bilsel Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adı altında İstanbul Sultanhamam’da sürdürmekte olan saygı değer büyüğümüzü iş yerinde ziyaret edip Rizespor’un kuruluş yıllarına doğru bir yolculuğa çıktık. İsmet Bilsel 1933 yılında Rize’de doğdu. Muharrem Bilsel’in oğludur. Ailenin en büyük çocuğudur. Kardeşleri Muharrem Bilsel, Hayri Bilsel, İbrahim Bilsel’dir. İsmet Amcamız, yaradan sağlık verdiği sürece işinin başında olacağını emekliliği düşünmediğini söylüyor. Çocukluğu ve gençliğinin büyük bir kısmı Rize’de geçti. Esnaf olan babasının yanında ticarete başladı. Askerlik sonrası ticaret hayatına İstanbul’da devam etti.
SİZ Mİ? ARKADAŞIMIZI KOVARSINIZ
BİZDE EN GÜZEL EN GÜZİDE KULÜBÜ KURARIZ
*Eski defterleri karıştırmaya başlıyoruz. Ben soruyorum, İsmet Bilsel büyüğümüz cevaplıyor.
-Rizespor’u kurma fikri nasıl oluştu?
Rize sporuna büyük katkısı olan Şemsettin Çepni’nin kurduğu Güneşspor’un lokalinde Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü ve Yılmaz Arayıcı ile oturuyorduk. Yılmaz Arayıcı Fener Gençlik Kulübü’nde yer alıyordu. Bizim yanımızda lokalin görevlisi gelip Arayıcı’ya “Siz üye değilsiniz. Burada oturamazsınız” dedi. “Kendisi bizim arkadaşımız misafirimiz” dedik. “Hayır, oturamaz” dedi. Bizde “hep beraber gidiyoruz” deyip kalktık. İşte o kalkış Rizespor’un kuruluş düşüncesinin ilk basamağı oldu. Rize ilinin tamamını kapsayacak bir kulübünün kuruluşunun ilk fitili ateşlenmişti. İmkânlar kısıtlı. Yokluk var. Kurucu olarak aramıza dâhil ettiğimiz Yakup Temizel çok değerli bir büyüğümüzdü. Ondan ve bazı insanlardan destek talebinde bulunduk. O zaman Rize’de çok sevilen genç Avukat Enis Naci Kepenek’ten destek aldık. Onun da tavsiyesi ile Rize Defterdarı Yaşar Dömlekçioğlu’nu kurucular arasına dâhil ettik. Kuruluşta yer alan insanları gören esnafta bize destek oldu. Yakın zamanda aramızdan ayrılan değerli arkadaşım Muharrem Kürkçü’nün kuruluşta emeği büyüktü. Amacımız Rize’de gençliğin beden ve kültürel yeteneklerini artırmak ve bu sahada sunulacak öğretilerle gelişimlerine katkıda bulunmak şeklinde belirleniyordu.
RİZESPOR’UN ARMASINI O HAZIRLADI
-Rizespor arması ve renkleri nasıl belirlendi?
Rizespor’un armasını ben hazırladım. O zaman çay tarımı gelişmemiş, portakal mandalına yanı narenciye üretimi yaygındı. Çayın yeşili, mandalının sarısından yola çıkarak kulübün renklerini yeşil sarı olarak belirledik. Sarı, portakal ve limon narenciyesini, yeşil de çayı simgeliyordu. Bu ürünler doğanın zümrüt Rize’ye bahşettiği en kıymetli mahsullerdi. 1968 yılında Rizespor kurulmadı. Zaten var olan Rizespor profesyonelliğe geçti. Güneşspor ve Fener Gençlik kulüpleri kapatılarak varlıklarını Rizespor’a bağışladılar. Renkler doğanın yeşili, denizin mavisi baz alınarak yeşil mavi olarak değiştirildi.
RİZESPOR’UN İLK FUTBOLCULARI VE YÖNETİCİLERİ
-Futbolcu olarak takımda kimler vardı?
1953’den 1968’e Profesyonel Milli Lig sahnesine sıçrayıncaya kadarki dönemde, çay bahçeleri arasında topu zıplatarak rüştünü ispat eden pek çok gencin rüyasını işte bu yeşil-sarılı kulüpte top koşturmak süsledi. Rizespor tarihinin 15 yıllık profesyonellik öncesi demlenme kesitinde, Ahmet Durmuş, Ali Durmuş (Milli Ali), Abdullah Fındık
(Kamyon), Fuat Kondakçı, Recep Tecimer, Kenan Tiryaki, Mustafa Erol, İrfan Akaslan, Mahmut Salim Yavuz, Sadık Kazancı, Ahmet Kemal Yavuz, Hamit Kazancı, Mustafa Veziroğlu, Yaşar Kaptan, Yılmaz Özkan, Mümtaz Balta, Ahmet Fenci, Akif Fenci, Oktay Arayıcı (Edebiyatçı), Çetin, Abdullah Kıtır, Abdullah Şeker, Muzaffer Kazdal, Sedat Bakırcı ve Ömer Çakır gibi isimler Rizespor’da forma giyme onurunu yaşadılar. Kuruluşta ve Kulübün yönetiminde yer almış, başta Atıf Taviloğlu, Muharrem Kürkçü, Yaşar Dömlekçioğlu, Yakup Temizel, Av. Enes Naci Kepenek, Yılmaz Arayıcı güzel insanları rahmetle anıyorum.
ETNOĞRAFYA MÜZESİ’NDEN ANITKABİRE NAKLEDİLEN
ATANIN NAAŞINA RİZE TOPRAĞINI GÖTÜRDÜM
-O günlerden bir anınızı bizimle paylaşırmısınız?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün naaşı, 21 Kasım1938 tarihinde Ankara'daki Etnografya Müzesi'ne götürülüp buradaki geçici kabrine yerleştirilmiş ve 15 yıl boyunca orada kalmıştı. Cenaze, 10 Kasım1953 sabahı, çok büyük bir devlet töreniyle inşaatı henüz tam olarak bitmemiş olan Anıtkabir'e nakledildi. Nakil sırasında ülkemizin her ilinden bir spor kulübünün temsilcisi kendi memleketinin toprağını Anıtkabir’e getirdi. Bu yıllarda Şemsettin Çepni Rize’de Beden Terbiyesi İl Müdürü olarak görev yapıyordu. Çepni, Rize adına Rizespor adına bu ulvi görevi bana verdi. Özel olsun bütün Rize ilini kapsasın diye Rize Merkez Belediye parkından aldığım toprağı mağazamızdan aldığım beyaz seten kumaşın içine koydum ağzını kırmızı kurdele ile kapadım. Üzerine Rize diye yazdım. Her şehirden özel kutularda toprak getirilmişti. Topraklar cenazeye dökülüyor, kutular geri veriliyordu. Sıra bana gelince yetkililer “işte bu, Atamız sadeliği severdi” diyerek Rize toprağını aldılar ve direk atanın naşının üstüne koydular.
Bizi mekânında ağırlayan yaşayan tek kurucumuz İsmet Bilsel Bey’e kendisiyle tanışmamı sağlayan Muhsin Aşaroğlu’na teşekkür ediyorum.
Fatih Sultan KAR / İST.