O'nun huzurunda toplanacaksınız.
İLAHİ ÇAĞRIYA KULAK VERİN!
“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman Allah’a ve Rasulü’ne icabet edin! Ve bilin ki Allah kişi ile kalbinin arasına girer. Akıbet hepiniz O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal:8/24)
“Ey iman edenler!”
Bu hitap kimden geliyor? Allah’tan. Kime yapılmakta? İman eden tüm mü’minlere. Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunan tüm mü’minlere, erginlik çağına girip ölüm anı gelinceye kadar günün 24 saati devam eden ilahi bir sesleniş. İman edenler için Allah (cc) denilince ne anlam ifade eder?
“Mü’minler o kimselerdir ki yanlarında Allah ismi anılınca (Allah hatırlatıldığında) kalpleri ürperir, (kalplerinde bir titreme meydana gelir, kalben esas duruşa geçerler)…” (Enfal:8/2)
“Allah” dendiği zaman mü’minde derhal bir saygı, toparlanma, halden hale geçme, derin bir huşu hali meydana gelmeli. Oturuşunu düzeltmeli, konuşmasını kesmeli ve yönünü derin bir saygıyla seslenişin geldiği yöne çevirmeli. Allah ona seslendiğine göre demek ki hala kendisini muhatap kabul ediyor, demek ki hala kulluktan çıkarmamış. Cevabı gayet basittir: “Buyur Rabbim bir emrin mi var?”
“Sizi, size hayat verecek şeylere çağırmaktayım” Onlar hayatınızda yoksa ölü gibi olursunuz, binlerce şeye köle gibi davranırsınız. Şeytan ve nefsin oyuncağı olursunuz. Her iki dünyanız da hüsrana, pişmanlığa döner. Çağrılarıma kulak verin!
Mü’mine can verecek şeyler nelerdir?
Surenin muhtevasına baktığımızda Allah yolunda mücadele konusunda bazı mü’minlerin işi ağırdan aldıklarını, cihad konusunda isteksiz olduklarını ve bundan dolayı bu çağrının yapıldığını görmekteyiz.
İman, ibadet ve cihad konularında “Ve Rabitu” Nöbeti terk etmek, nefis, şeytan ve şeytanlaşmış insanlara karşı nöbeti terk etmek, alınacak tedbirlerde gevşeklik göstermek ilahi çağrıya kulak tıkamak anlamına gelir ki, bu mü’minlerin imanına can katan şah damarlarının kesilmesi anlamına gelir.
Ezan, ilahi bir çağrı şeklidir. Allah Teâlâ ezanla tüm mü’minleri huzurunda kıyama çağırmaktadır. Bu kıyamın yeri Allah’ın mescitleridir. Mü’minler 5 vakit namazlarda ve Cuma namazında Allah’ın mescitlerinde toplanmazlarsa, Allah’ın çağrısına cevap vermemişler demektir.
Eğer bu çağrıya kulak verip Allah’ın mescitlerinde toplansalardı, Allah (cc) onlara “CAN” verecek mesajlarını bildirecekti. Ama onlar bırakın bu mesajları dinlemeyi, toplanma yerine bile gelmemekte ısrar ediyorlar.
“Fefirru ilellah!” Allah’a koşun! Çağrısına karşılık mü’minler Allah’tan kaçmakta ve O’ndan uzaklaşmaktadırlar. Bu, Müslüman toplumun ÖLDÜĞÜNE işarettir. Eğer sağ olsaydı ne yapar yapar ayağa kalkıp Allah’ın huzuruna gelirdi.
Hz. Ömer (ra) bir ikindi namazı sonrası arkasında namaz kılan cemaati iyice süzdü. Cemaatten birinin ikindi namazında yer almadığını müşahede etti.
“Falan kişi nerede? Neden bizimle ikindi namazını kılmadı? Hz. Peygamber (sav)’in “Kim ikindi namazını kılmaz ise, ameli heder olur” buyurduğunu duymadı mı?” diye arkadaşlarına sordu.
Komşusu adı geçen kişinin hasta olduğunu söylediğinde Hz. Ömer: “ Öyleyse ziyaret etmek gerekir” diyerek evin yolunu tuttu. Evin kapısını çaldı.
-Kim O!
-Ben Ömer!
Ev sahibi süratle aşağıya inerek korku ve telaşla kapıyı açtı. Hz. Ömer (ra) adamın halinden aslında önemli bir hastalığının olmadığını anladı.
“Ben Allah (cc)’ın kullarından bir kulum. Çağırdığım zaman hemen süratle aşağıya inebiliyorsun da, Allah (cc) seni yedi kat göğün üstünden (“Haydin namaza! Haydin namaza!, Haydin kurtuluşa! Haydin kurtuluşa!”) diye çağırdığı halde neden O’na icabet etmiyorsun?” diyerek sert ifadelerle cemaatle namaza gelmemesini eleştirdi. (A.Hamid KİŞK, Peygamber meclisinden sohbetler, 260)
Hz. Ömer bu gün sağ olsa ve hele bu Ramazan ayında camilerin böylesine ıssız, cemaatsiz, suskun oluşunu görseydi acaba ne yapardı?