Hayati Akbaş
ARTVİN-CHP Artvin İl Başkanı Biber katıldığı bir canlı yayında “Siyasilerimizin veya iktidardaki siyasi partinin genel başkanı ya da şimdiki sistemde Cumhurbaşkanı aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanının topluma vereceği mesajlar veya siyasi partiler arasındaki ağır dil her ili etkiliyor. Tabi ki Artvin’imiz de bundan etkileniyor. Bu doğru bir şey değildir. Toplumun barışık olması gerekiyor. Bu tabi bizi de etkiliyor. Son dönemlerdeki ayrışma dili sataşma dili hiç olumlu bir netice vermiyor. Ancak biz Artvin’de Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu dili asla kullanmıyoruz. Ne olursa olsun millet ittifakı olarak cumhur ittifakının tabanı ile de hiçbir şekilde bu sataşma dilini kullanmıyoruz. Daha dostça bir dil kullanıyoruz. Bu memleketimiz için önemlidir. Memleketimize bir kazancı olacağını düşünmüyoruz” diye konuştu.
Tüm siyasi süreci yakından takip etme sürecine tanık olan İl Başkanı Biber, dönemin liderleri ve günümüz liderlerini değerlendirerek, “Daha önceki devlet adamları bunlara devlet adamı diyorum. Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber demokrasinin geliştirilmesi için müthiş bir çaba gösterilmişti. Demokrasi nedir? Demokrasi uzlaşma rejimiydi. Bu anlayış ile kuralları ve kurumları ile uzlaşma rejimidir. Bu anlayışla oluşmuş olan bir devletin ve içerisinde yetişen devlet adamları Demokrat Dönemini Cumhuriyetin devamı olarak görüyorum. Bundan sonra Sayın Demirel gelmiştir. Aynı devlet adamlığını göstermiştir. Evet siyasi sataşmalar oluyordu ama bu siyasetin ötesine geçmiyordu. Bir devlet adamlığı görüyorduk” ifadelerini kullandı.
Bu isimler siyaseti çatışma alanına dönüştürmezdiler diyen İl Başkanı Biber; “İsmet Paşa dönemi 61-65 dönemlerinde başbakanlık yapmıştır. Ve İsmet Paşa Atatürk geleneğinden geliyor ve devlet adamlığı var. Daha sonra 80’den sonra bir değişim başladı. Ama bu değişim bir anda toplumu ve liderleri değiştirmedi. Özal’da da bir kısmı bazı gelenekleri yıkma anlayışı vardı ama Özal’da da devlet adamlığı vardı. Bu durum git gide bozuldu. Hatırlarsınız şunu kısmı diyorum neden diyorum özellikle Sayın Özal’ın denetimde asker denetiminde spor kıyafetleri ile çıktığını yadırganmıştı. Devlet adamları bu tür yerlerde daha kravatlı takım elbiseli şekilde olurdu. Ecevitler Demirel’ler Erbakan’lar bu isimleri konuşmak zorundayız. Bu isimler siyaseti çatışma alanına dönüştürmezdiler. Meydanlarda her şeyi söylerdiler ancak toplumun genel menfaatleri geldiği zaman bu liderler bir araya gelerek sorunları masaya yatırıyordular. Çözebiliyorlardı.
Özellikle 2011’den sonra iş biraz daha değişti. 2014’ten sora biraz daha değişerek ve 2017’den sonra ise bu başkanlık yarı başkanlık mı dersiniz başkanlıkta olmuyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi deniyor ama böyle bir sistem dünya da yok. Bu dönemden sonra Türkiye’nin çok önemli meseleleri olduğu zaman ki bunun bir istisnası diyeceğim 15 Temmuz’da kısa süreliğine bir araya gelindi ancak devamı gelmedi çünkü samimiyet yoktu. Bu durum devam etmedi. Bakın bu kopukluktan bu çatışma dilinden Sayın Erdoğan’ın çatışma dilinin ülkeye faydası yok.
Ülke menfaatleri söz konusu olduğu zaman esas mesele nedir Cumhurbaşkanı siyasi partileri bir araya toplar ve ülkenin koşullarına göre bu durumdan nasıl çıkılır düşünmesi lazım. Bu liderlerin bir çözüm üretmesi gerekiyor. Sen iki tane keçiyi güdemezsin gibi laflar hiç doğru değil! Yani kabul edilebilecek şeyler değil.
Parti liderleri eğer de seçilmişse bu insanları halk seçmiştir, bir irade seçmiştir. Birini 12,5 milyon seçmen seçmişse o zaman o topluma saygısızlık oluyor. Hakaret etmek ülkemize hiçbir fayda getirmiyor” şeklinde konuştu.
18 YILDA TOPLUMUN KULLANDIĞI KREDİ 6 MİLYAR TL’DEN 800 MİLYAR TL’YE ÇIKTI
Ekonomi ile alakalı sıkıntılar hakkında da açıklama yapan Biber konuşmasının devamında; “Toplum şuan büyük bir sıkıntı çekiyor. Pandemi ile beraber sıkıntılarımız katmerleşti. Zaten bir ekonomik bir sıkıntı vardı. Üstüne pandemi de eklendi. Ve sürekli borçlanma ile hükümet borç alıyor ülke içerisinde de esnaf borç alıyor.
Halkın kullandığı bireysel kredileri 2002’de 6 Milyar TL civarında. Bugün 800 Milyar TL’nin üzerine çıkmış. Ki esnafın büyük bir kısmı sürekli kredi alarak ayakta durmaya çalışıyor. Pandemi nedeniyle bir kısmının dükkânı kapalı. Esas mesela toplumun para akışını sağlayan işçisi, dulu, emeklisi, köylüsü, yetimi yani bu kesimler orta kesim ve alt kesimde gelirler sürekli kaybedildiği zaman gelirleri düşerse bu toplumda zengin daha zengin fakir daha fakir olursa ve bu denge sağlanamazsa esnaf kesimi sürekli borçla ayakta durmaya çalışır ise ve nedeni de şu diğer kısmını da yerli yerine koymak lazım” dedi.
EKONOMİ İSTENİLEN SEVİYE DE DEĞİL
Üretiyoruz ama 80 Milyon nüfusa göre üretmiyoruz un altını çizen İl Başkanı Biber; “Yeterince üretim yok. Üretim yapılırken hükümetin bir politikası olarak bazı ürünler de sanki fiyatları dengelemek amacı ile ithalat yapılıyor. Sanki Türkiye’deki fiyatları dengelemeye çalıştırıyorlar ucuz ürün sunmaya çalışıyorlar. Bu ürün beraberinde şunu da getiriyoruz. Birçok şeyde gümrük vergileri düşürüldü. Bu şunu gösteriyor. Biz dışarıdaki ülkelerin üreticileri desteklemiş oluyoruz. Bizim çiftçimizi desteklemiş olmamız gerekiyoruz. Esnafa hayvancılık yapanlara destek olmamız gerekiyor. Bu ithalat anlayışı üreticilerimizi caydırıyor ve bu durumda bizlere işsizlik olarak dönüyor.
Türkiye’nin kendi kaynaklarına dönmesi lazım bununla beraber ticaretiydi, turizmi idi hepsi birbirine bağlı yani bunlar geri doğru giderse bizim iş adamlarımız da sıkıntılıdır. Onlarda ürettiklerini vatandaşa satması lazım. E bu kesim de sıkıntılı ise gelirleri düşüyorsa bu dengenin nasıl olması gerekiyor! Ne yazık ki sosyal devlet ortadan kaldırıldı. Sürekli zengin kesim artıyor. Alt kesim sürekli batıyor. Çöplerden ekmek toplayanlar çoğalıyor. Aç toplum çoğalıyor yani. Bu millet aç aç diyen milletvekilleri de var” dedi.
TÜRKİYE KENDİ YAPISINA KENDİ KAYNAKLARINA DÖNMESİ LAZIM
Hazıra alışmış toplum köle olmaya tabidir diyen Biber; “Dışarıdan alan ülke aynı zamanda topraklarını satmaya başlar ki bakıyoruz Kanal İstanbul nedeni ile o tepeleri oradaki arazileri daha başka araziler de satılıyor. Ve hatta üzülerek söylüyorum. Dışarıdaki vatandaşlara Türk vatandaşlığı veriliyor. Belli mülkler satılması koşulu ile vatandaşlık veriliyor. Bu durumda ulus devlet anlayışına terstir. Misakı Milli sınırları içerisinde toprak satışlarının olmaması gerekiyor. Umuyorum ki bu gidişe dur denilecek. Bu toplum da bu iradeye ve anlayışa da sahiptir” açıklamasını yaptı.
Artvin’de toprak pek fazla satılmıyor diyen Biber Trabzon’da toprak satılmasının sebebini de havaalanına bağladı. Biber; “Bu belki bizim için bir avantaj olarak görebiliriz. Sınır kapımız açıklamadı ancak ticari anlamda tır geçişleri yapılıyor. Ancak tır yığılması oldu bu da bu bizim sahil yolumuzda tehlike oluşturuyor. Artvin büyük işsizlik yaşıyor. Bu yapı da bizim göç vermemize neden oluyor. Yani geçmişte 30 sene önce genel nüfus 240 binlerden bugün 165 bandına indi. Yani Türkiye’nin nüfusu yukarıya doğru büyürken bizim nüfusumuz 70 bin civarında azalmış. Son dönemde Çoruh Nehri üzerinde barajlar nedeniyle toprakları istimlak olan kesim dışarıya gitti ve biz büyük göç yaşıyoruz” diye anlattı.
HEM MADENCİLİK HEM HES’LER ARTVİN’E SIKINTI VERİYOR
Çoruh Vadisi’nde çok fazla barajlar yapıldı ve yapılmaya da devam ettiğini ifade eden Biber; “HES projeleri de var. 129 HES projeleri var. Tamamen Türkiye de enerji sağlayacağı anlayışı var ama köylerimiz deki suların kaybedilmesi yaban hayvanlarımızın baraj gölüne iniyor ve bizim Artvin, Ardahan, Hopa yol üzerinde eziliyorlar. Su için göle iniyor hayvanlar. Bunlardan dolayı çok rahatsızız. Bu durumlar köylülerimizi rahatsız ediyor. Her ne kadar hukuku arkadan dolansalar da biz bu mücadeleyi bırakmıyoruz. İnşallah önümüzdeki seçimler de bu gidişe dur dersek Artvin’i tekrar eski hale getireceğiz. İnsanlarımız yaylalarında o soğuk sularını içecek ve otantik yerlerde kalacak diye düşünüyoruz” dedi.
İktidar olmak için pandemi sürecini atlatırsak köy köy gezeceğiz açıklamasında bulunan Biber; “İlk fırsatta bir iyileşme olursa iktidara yürümek için mutlaka çalışacağız. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Hiçbir ayrım gözetmeden insanlarımızı seviyoruz. Bu insanlar iyi şeylere laiktir diye düşünüyoruz. Çalışacağız çalışacağız ve iktidara mutlaka geleceğiz. Bu toplum hem adaleti görecek adaletli yaşayacak. Daha iyi şartlarda yaşamalarını istiyoruz. Torunlarımız bizlere nasıl bir ülke bıraktınız demesinler diye çalışacağız başaracağız” ifadelerini kullandı.
Biber, Artvin’in değeri Metin Lokumcu’yu da anarak programı sonlandırdı.