ŞEYTAN’IN OYUNCAĞI İNTİHAR
Şeytanın işi kandırmak, 'gel seni Cehenneme götüreyim' dese, kimse arkasından gitmez, değil mi? Böyle dediğinizi duyar gibiyim. Şeytanın bir çok oyuncağı var nice yuvaları yıkan, nice bebeleri anasız, babasız, nice kara sevdalıları yarsız yaransız bırakan, Nice ana babayı evlatsız bırakan. İşte bu ciğerleri param parça eden iblisin oyuncaklarından birisi de intihar eylemi. Çağımızın demografik sorunlarından birisi olan bu soruna bir pencerede acizane biz açmak istiyoruz. İdrakimizin, kalemimizin el verdiğince. “Şu zamanda bir adamın bir günahı bir kalmıyor, bazen büyür, sirayet eder (yayılır), yüz olur. (...) Bu zamanda, hususan kırk-elli sene sonra, seyyie, fenalık, işleyenin üstünde kalmaz; belki milyonlar nüfus-u İslâmiyenin (Müslüman nüfusun) hukuklarına tecavüz olur. Kırk-elli sene sonra çok misalleri görülecek.” ihtarınca bu büyük seyyienin önünün alınmasında bir adım, damla da biz atabilirsek ne mutlu bize.
Gün be gün medyada ferdi ve toplu intihar eylemlerine dair haberleri okuyor ve sarsılıyoruz toplum olarak. Gün geçmiyor ki bir dostumuzun, komşumuzun, akrabamızın bir yakını kendi elleriyle kendi canına kıymasın. Keşke, analar ağlamasalar artık bu şeytanın dessas oyuncağıyla meydana gelen ölümler nedeniyle.
Hayatımda birkaç kez karşılaştım intihar eylemleriyle çevremde. Kimisi kendini astı kimisi ilaç içerek intihara teşebbüs etti. Bir adım ilerisi kendi tarihçe-i hayatımda yaşadım. Henüz sözlülük aşamasındayken sözümüz atılmıştı ve bir gece vakti ev telefonumuz çaldı. Arayan eski sözlümdü. İlaç içtiğini iyi olmadığını söylüyordu. ‘Sen akılsızmışsın ne diyeyim. Senin uğurunda ölmeye kalktığın kişi bakalım buna değecek miydi. Neden buna teşebbüs ettin? Sen Allah'a ve kadere inanmıyor musun? Allah'a inancın varsa böyle şeylere tevessül etmezsin. Aklını başına devşir. Belki daha iyilerine layıksın ki bizim evliliğimiz gerçekleşmedi” demiştim. Ha sonuçta çok şükür hayatını kaybetmemişti ve kalbine muntazır bir kalple karşılaşarak yuva kurduklarını öğrenmiştim yakın çevresinden. Peki değmiş miydi ilaçla kendisini öldürme girişimine bence değmemiştir. Herkes kendi yoluna gitti ve yuvasını bir başkasıyla kurdu.
Durkheim’a göre; “intihar, bir insanın, doğuracağı sonucu bilerek olumlu veya olumsuz bir eylemle doğrudan veya dolaylı olarak kendini ölüme sürüklemesidir.”
İntihar eylemlerine niyet eden, kalkışan kişilerin kendilerine göre gerekçeleri var. Kimisinin ruhi bunalım, kimisinin dini terimlerden cihadı algılama şekli. “O ki, hayatı da, ölümü de yarattı...” “Sana ne iyilik gelirse Allah’tandır. Sana ne kötülük dokunursa nefsindendir.”
TUİK 2012 yılı verilerine göre; hastalık nedeniyle intihar sayısı 558, aile geçimsizliği 252, geçim zorluğu246, hissi ilişki ve istediği ile evlenememe sonucu 129 kişi intihar etmiş. Toplamda ise 3225 kişi intihar vakası sonucu hayatını kaybetmiş bulunmaktadır. Eğitimli kişilerden intihar edenlerin oranı ise erkekler kadınlardan daha yüksek orana sahiptir. İntihar edenlerin %72’sini erkekler, %28’ini kadınlar oluşturmaktadır. 2012 yılında intihar eden kişilerin %53,1’inin intihar nedeni bilinmemektedir. 2012 yılında intihar edenlerin %50,7’si kendini asarak intihar etmiştir. İntihar şekilleri arasında %24,9 ile “ateşli silah kullanmak” ikinci sırada, %10,3 ile “yüksekten atlamak” üçüncü sırada, %5,1 ile “kimyevi madde kullanmak” dördüncü sırada gelmekteymiş.
Medyaya geçtiğimiz 2013 Mayıs ayı itibariyle yansıyan TSK resmi verilerine göre; 2002 yılında 157, 2003'te 95, 2004'te 87, 2005'te 99, 2006'da 85, 2007'de 88, 2008'de 83, 2009'da 75, 2010'da 80, 2011'de 65 ve 2012'de 69 asker intihar etmiş. 2002-2013 yılları arasında intihar eden toplam asker sayısı 983 olmuş.
Dünyada ortalama olarak her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde bulunmakta; her 40 saniyede 1 kişi intihar sonucu yaşamını yitirmektedir.
'Ey iman edenler, mallarınızı aranızda karşılıklı rıza ile gerçekleştirdiğiniz ticaret yolu hariç, batıl yollarla yemeyin. VE KENDİNİZİ ÖLDÜRMEYİN. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.''Yedi helak edici günahtan uzak durunuz Denildi ki, ya Resulullah, onlar nelerdir?; şöyle buyurdu: Allah'a ortak koşmak, BİR CANA KIYMAK, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, iffetli, hiçbir şeyden habersiz mümin kadına zina iftirası yapmak.' Buraya aldığımız ayet ve hadislerden çıkardığımız sonuç din-i mübinin bir kulun kendisini öldürmesinin ya da bir cana kıymasının helak edici sonucunun telafisi imkansız sonuçlar doğuracağı aşikârdır. Ayrıca şu hadiste ise intihara teşebbüs edenin cehennemlik olacağı bildirilmektedir hususan ne şekilde intihar etmişse cehennemde ebedi olarak o şekilde kalacağı beyan edilmiştir. “ Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedi olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedi olarak ondan içer. Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedi olarak o demiri karnına saplar.” yine aynı şekilde 'Kendini boğarak öldüren kimse, cehennem için boğmuş olur. Kendini vuran kimse, cehennem için vurmuş olur.' “Sizden önceki ümmetlerden yaralı bir adam vardı. Yarasının acısına dayanamayarak, bir bıçak aldı ve elini kesti. Ancak kan bir türlü kesilmediği için adam öldü. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak; kulum can hakkında benim önüme geçti, ben de ona cenneti haram kıldım, buyurdu”. Hayber Gazvesi sırasında büyük fedakârlıklar gösteren Kuzman adındaki birisinin, sonunda cehenneme gideceği Hz. Peygamber tarafından haber verilmişti.Bunun üzerine Ashab-ı kiramdan Huzâî Eksüm, Kuzman'ı izlemiş ve O'nun, aldığı yaralara sabredemeyip, kılıcı üzerine yaslanarak intihar ettiğini görmüştür. “Kim, bile bile, yalan yere İslam'dan başka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediği gibidir. Kim kendisini bir şeyle öldürüp intihar ederse, kıyamet günü kendisine o şeyle azab verilir. Kişinin gücü dışında olan bir şey üzerine yaptığı nezir muteber değildir. Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Bir Mümine Küfür Nispet Etmek Onu Öldürmek Gibidir. Kim Kendisini Bir Şeyle Keserse Kıyamet Günü Onunla kesilir. Kim malını çok göstermek için yalan bir iddiada bulunursa, Allah onu daha da azaltır.”
Herşey iyi hoşta (!) peki daralan, sevdiğine kavuşamayan, dersinde başarısız olan, sılaya düşen, darda kalan, eşi ile geçinemeyen, ayrılan, geçim derdine düşen ne yapsın diyenler olacağı muhakkaktır. İntihar etmekle darlığın kabirde toprağın vücudunu sıkmasıyla giderilmiş mi olacak? İntihar ettiğinde sevdiğine kavuşacak mısın yoksa ondan ebediyen ayrılacak mısınız? İntiharın düşük notlarına, başarısız olduğun derslerine çözüm mü olacak? Aldığın notlar yada başarısız olduğun sınavlar hayatının sonu mu olacak? İntihar ettiğinde hem dünyanı ve hem de ahret yurdundaki evliliğini kurtarmış mı olacaksın? İntihar ettiğinde boğuşmakta olduğun, içine düştüğün kredi borçların kapanmış mı olacak?. “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?”Bir başka ayette ise şöyle ifadesini bulur imtihan dünyası“O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” Yazık etme kendine ve sevdiklerine. Gel bir çare var yarınlara dair. Umudunu yitirme. İşte size yegane çare çaresizlerin çaresinden geliyor “Ey iman edenler! SABIR VE NAMAZLA YARDIM İSTEYİN. Şüphe yok ki Allah,sabredenlerle beraberdir.” “Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir”. “Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır”.Ebu Hureyre ve Ebu Said radıyallahu anhüma'nın anlattıklarına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur:“Mü'min kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa, Allah onun sebebiyle mü'minin günahından bir kısmını mağfiret buyurur.”Hz. Peygamber (s.a.s); “Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk andagösterilen tahammüldür”.
Huzuru makamdan tard edilen şeytan “Beni azdırdığın için, and olsun ki Senin doğru yolun üzerine duracağım. Sonra önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım. Çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın. “Rabbim! Beni sapıttığın için, yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim! Halis kıldığın kulların müstesna; onların hepsini saptıracağım!” dedi.
Nitekim insanlardan da şeytan vazifesini gören habis ruhlular vardır.
Bu dünya, herkes için imtihan dünyasıdır. Hem unutulmamalıdır ki kalbinde zerre kadar iman kırıntısı bulunan bir kişinin bir sığınağı tahassüngâhı, kalesi vardır. Dua zırhı ve namaz ile Rabbisine el açar yalvarır da yalvarır ve dileğini, dilekçesini, arzuhalini Rabbine bildirir.
Hem sonra şeytanın vesvesesine kanmamanın yollarından birisi de arkadaş, dost, yarenlerin birbirisine yardımcı olmalarıdır. En büyük yardımda çevremizdeki insanlara din-i islâmın sıkıntılar karşısındaki nasihatlerini, emirlerini anlatmak, yaşayarak örnek emsal oluşturmaktan geçiyor. Nereden bileceksiniz yanı başınızdaki dostunuzun, arkadaşınızın nice derdi vardır kendince de paylaşabileceği bir kal’esi, paydaşı yoktur. Kendince nice aramalardadır da yanı başındaki dostunu göremez. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: 'Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
'Kıyamet gunu aziz ve celil olan Allah soyle buyuracak:
'Ey ademoglu! Ben hasta oldum beni ziyaret etmedin!' Kul diyecek:
'Ey Rabbim, Sen Rabbulalemin iken ben seni nasıl ziyaret ederim?' Rab Teala diyecek:
'Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyaret etmedin, bilmiyor musun? Eğer onu ziyaret etseydin, yaninda beni bulacaktin!'
Rab Teala diyecek: 'Ey ademoglu ben senden yiyecek istedim ama sen beni doyurmadın?' Kul diyecek:
'Ey Rabbim, ben seni nasil doyururum. Sen ki alemlerin Rabbisin?' Rab Teala diyecek:
'Benim falan kulum senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin ben onu yanımda bulacaktım.' Rab Teala diyecek:
'Ey Ademoglu! Ben senden su istedim bana su vermedin!' Kul diyecek:
'Ey Rabbim, ben sana nasıl su içirebilirim, sen ki Alemlerin Rabbisin!' Rab Teala diyecek:
'Kulum falan senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın, bunu benim yanımda bulacaktın!'
Hem sonra değmiyor alaka-i kalbe ey intihara meyilli kardeşim. Çünkü, senin uğrunda ölmeyi göze aldığın suri sevdalın bakalım senin için ölümü göze alabilecek mi, hem sonra o sevdanı sen faniden bakiye çevirmen ölüm biletini kendi elinle kesmekle olmayacaktır.
Ey kalbi hüşyar kardeşim, şeytan sana cehennemin yollarına ateşin yolluklar sererken gel kanma sen o meluna, Uy kutsal çağrı Kur’an’a. Altından ırmaklar akan cennetler, ve de hem dünyanı hemi de ahretini mamur edecek sevdiceğinle cennet köşklerinde oturmak istemez misiniz. O halde “Ey îmân edenler! Allah’a tevbe-i nasûh ile (tam bir ihlâs ile) tevbe edin. Umulur ki, Rabb’iniz günahlarınızı bağışlar ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün Allah’ın peygamberi ve berâberindeki mü’minleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nûru önlerinden ve sağlarından koşarak Cennete yol gösterirken, onlar da: ‘Ey Rabb’imiz! Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla! Muhakkak Senin her şeye gücün yeter!’ derler” diyerek Rabbinin huzuruna ve makamların en büyüğü rıza makamına namzet olmaya bak. Serseriliği bırakıp imân ile kabre girmeye bakmak gerekir diye düşünüyorum. Rabbim kimsenin akıl sağlığını elinden almasın ve kabre iman nuru ile göndersin bizi ve sizleri. (Amin)
Süleyman BAYŞU