Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü kazandıran gece

Berat Gecesi’nin diğer gecelerden biraz daha farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi. Hz. Peygamberin (asm): “Allah Teâlâ (rahmetiyle) Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb Kabiles

TEFEKKÜR 21.05.2016 08:56:56 186 0
Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü kazandıran gece
Seksen küsur sene bir ömr-ü maneviyi bizlere kazandıracak olan şuhur-u selâse-i mübarekeyi”nin1 ikinci ayı olan Şaban-ı Şerif ayının onbeşinci gecesi olan Berat Kandili, 21 Mayıs 2016 Cumartesiyi Pazara bağlayan gece idrak edilecektir. Berat Gecesi; aynı zamanda mağfiret gecesidir. Bu geceyi Bediüzzaman Şuâlar adlı eserinde şöyle ifade etmektedir: “Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imana kazandırabilen Leyle-i Berat”dır.2 Bu gecenin kudsiyetini izah etmeden önce berat kelimesinin anlamını vermek daha doğru olur.

Berat; Borçtan, isnat olunan bir suçtan ve bir hastalıktan kurtulmak demektir. Aynı zamanda devlet büyükleri tarafından verilen fermanlara da berat ismi verilir. Verilen vergiler karşılığında alınan makbuzlara da berat denir. Şaban’ın yarısı gecesine “Mübârek, Berâet, Sâk (berâet, ferman), Rahmet” isimleri verilmiştir.

Müslümanlar da, Allah’a gönül verenlerde bu gece birçok günahlardan arınmış ve yüzleri ak olarak Allah’ın kurtuluş beratını almış olurlar.

Berat Gecesi’nin asıl kudsiyeti bizleri nefis muhasebesine dâvet etmektir. Müslümanlar bu gecelerde iç âlemine dönerek işlediği hayır ve şerrin muhasebesini yaparak ebedî yolculuğa hazırlanmalıdırlar. Nasıl ki; günlük hayatımızda bir tüccar geçen yılın sonunda, yeni yılın başında ticarî hayatının bir muhasebesini yapar elde edilen sonuçlara göre kârda veya zararda olduğu anlaşılırsa eğer kârda ise, aynı usûllerle ticaretini devam ettirir. Eğer zararda ise, zarar ettiği yanlışları belirler ve onların telâfisi için çalışırsa o insan ticaretinde başarılı olur. Aynen bunun gibi Berat Gecesi’nde de bir Mü’min bir yıllık hayatının muhasebesini yapmalıdır. Elde edilen sonuçlara göre hareket ederse o zaman kârlı bir hayatı elde etmiş olur.

Bu geceye kudsiyet veren olay, Duhân Sûresinde (44/3) Kur’ân’ın “mübarek bir gecede” indirildiği ifade edilmiş olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in iki türlü indirilişi söz konusudur.

Birisi; Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği bu gecedir. Buna “inzal” denir. İkincisi, oradan da Kadir Gecesi’nde Peygamberimize (asm) peyderpey indirilmesidir. Buna da “tenzil” denir. Berat Gecesi’nde Kur’ân-ı Kerîm Levh-i Mahfuz’dan toptan dünya semasına indirilmesinin cereyan etmesidir.3

Berat Gecesi’nin diğer gecelerden biraz daha farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi. Hz. Peygamberin (asm): “Allah Teâlâ (rahmetiyle) Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb Kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.”4 buyurmuştur. Bir başka hadiste de Peygamberimiz (asm): “Şaban’ın ortasında gece ibadet ediniz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder. Ve fecir doğana kadar, “Yok mu Benden af isteyen onu af edeyim, yok mu Benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musîbete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! der”5 buyurmuştur.

Bu gecenin kutsiyeti noktasında Hz. Peygamberimizin (asm) bir durumunu Hz. Aişe (ra) şöyle naklediyor: Hz. Peygamber (asm), Berat Gecesi’nde yatağına giriyor, sonra tekrar giyiniyor ve Medine Kabristanlığı’na gidiyor. Orada Mü’minler için duâ ettikten sonra tekrar Hz. Aişe’nin yanına döndüğünde; “Ya Aişe! Bana Cibril geldi ve bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir. Cenâb-ı Hak bu gecede kendisinden başkasının bilmeyeceği kadar kullarını cehennemden uzak eder, fakat bu gece; Allah’a eş koşanların, Kin ve düşmanlık besleyenlerin, Sıla-ı rahmi terk edenlerin, Ebeveyne isyan edenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların ve içki düşkünlerinin yüzüne bakmayacaktır”6 buyuruyor. Bundan sonra Hz. Peygamberimiz (asm), Hz. Aişe’den ibadet etmek için izin istiyor ve namaz kılıyor. Namaz kılarken uzun müddet secdede kalıyor o kadar ki, Hz. Aişe Peygamberimizin ruhunu teslim etti zannediyor.

Hz. Peygamberimiz secdede şöyle duâ ediyordu: “Allahım! Azâbından affına, gazabından rızana sığınıyorum. Sen’den yine Sana iltica ediyorum. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Seni sena ettiğin gibi ulusun.”7 Hz. Aişe, Hz. Peygambere (asm) secdede iken yaptığı duâyı hatırlatınca;

Ya Aişe! Onları öğrendin mi?

Evet Ya Resulallah!

O halde bunları hem öğren hem de başkalarına öğret. Çünkü bana bu duâyı Cebrail (as) öğretti buyurmuştur.

Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat Gecesi’nde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı değer kazandırmaktadır.8

Berat Gecesi, birçok hususiyetleri içerisinde toplayan bir gecedir. Bu gecede memur meleklere insanların bir yıl içerisinde işleyecekleri fiillerle ilgili dosyaların tevdi edileceği “Katımızdan bir emirle her hikmetli işe o gecede hükmedilir.”9 âyeti ile buna işaret edilmektedir. Kulların yaptıkları bütün işlerin tamamına meleklerin nezaret edeceği hususunda Bediüzzaman, Sözler adlı eserinde şöyle ifade eder: “Ruy-i zemin bir tarladır. Umum nebata onun içinde ekilir. Umumuna Cenâb-ı Hakk’ın namiyle, kuvvetiyle nezaret edecek bir melek vardır.”10 Bu gecede; rızıklarla ilgili dosya Mikail’e (as), harplere, depremlere, sâikalara ve çöküntülere ait olaylarla ilgili dosya Cebrail’e (as), vefat edeceklerle ilgili dosya Azrail’e (as), diğer işlerle ilgili dosya İsrafil’e (as) verileceği, hatta rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, doğum ve ölümler hep bu gecede takdir edilir. O yılın hacıları dahi bu gecede kaydedilir. Herkesin ve her şeyin o sene içerisindeki mukadderatı tesbit edilir. Hatta sokakta yürüyen insanın ve doğacak neslin bile.11

Denildi ki; “Berâet” Gecesi’ne has beş haslet vardır:

1) Her mühim iş o gece tefrik edilir.

2) O geceki ibâdetin fazîleti büyüktür.

3) Rahmet-i İlâhiye feyezân eder.

4) Mağfiret gecesidir.

5) O gece Resûlullah’a (asm) şefaat hakkının tamamı verilmiştir. Çünkü Resûl-i Ekrem (asm) Şaban’ın 13. gecesi ümmeti hakkında şefâat istemiş, bu şefâatin üçte biri verilmiş, 14. gecesi yine istemiş, üçte biri daha verilmiş, 15. gecesi talep etmiş, bu gece şefaatin tamamı ihsan buyrulmuştur. Bu şefaatten mahrum olanlar Allah'tan, devenin ürküp kaçtığı gibi kaçanlardır. Âdat-ı İlâhiyedendir ki bu gece “zemzem” kuyusunun suyu artar.

Cenâb-ı Hak bu gecenin feyziyle hepimizi feyizyâb eylesin.
Dipnotlar:

1- Kastamonu Lâhikası. 109.

2- Şuâlar, 14. Şuâ, s. 434.

3- Elmalılı, c. 5, s. 4293-4285.

4- Tirmizi, “savm”, 39.

5- İbn Mace, “İkame”, 191.

6- et-Terğib ve’t- Terhib; c. 2, s. 118. İbn Mâce, c.1, h: 1390.

7- et-Terğib ve’t-Terhib, c. 2, s. 242.

8- İslâm Ansiklopedisi, c. 5, s. 475.

9- Dühân Sûresi, 44/4.

10- Sözler, s. 318.

11- Safvet’ü-Tefâsir, c. 3, s. 171.

Halil Elitok(Yeni Asya Gazetesi) 

Anahtar Kelimeler:

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor