DUMANSIZ YANGINA KARŞI BİYOLOJİK MÜCADELE
Hayati Akbaş
ARTVİN-Artvin’i de kapsayan Kaçkar Dağları Milli Parkında ‘Dumansız Yangın’a karşı Biyolojik mücadele yapılıyor.
Rize’nin endemik türlerini bünyesinde barındıran Kaçkar Dağları Milli Parkı`nda, ladin çam ormanlarının kurumasına neden olan Sekiz Dişli Ladin Kabuk Böceği (Ips typographus) dev kabuk böcek türü için biyolojik mücadele başlatıldı. Sekiz dişli dev kabuk böceği ile ilgili mücadele kapsamında Kaçkar Dağları Milli Park sahasına 50 adet ‘Feromon’ adı verilen tuzak yerleştirildi. Tuzaklar ormanlardaki ağaçlara 10-15 metre mesafe aralıklar ile yerleştirildi. Feromon emdirilmiş kapsüller, karşı cinsin salgıladığı kokuyu yayarak böcekleri tuzaklara çekiyor. Tuzaklar, kapsüle gelen böceklerin yakalanmasını sağlıyor. 7-10 gün arası kontrol edilen tuzaklardaki zararlı böcekler imha ediliyor. Faydalı böcekler ise tekrar tabiata bırakılıyor.
Türkiye’de Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun’ da tespit edilen Sekiz Dişli Ladin Kabuk Böceği (Ips typographus) İklim koşullarına göre 1-3 generasyonu vardır. Uçma zamanı, iklim koşullarına bağlı olarak Mart sonu ile Eylül ayı arasında oluyor. Bir dişi 20- 100 adet yumurta koyabilmekte. 1996 yılından bu yana Milli Park sahasında görülmeye başlayan Ips typographus, biyoteknik yöntemle feromon tuzakları kullanılarak aktif olarak mücadele yapılıyor.
Kaçkar Dağları Milli Park sahası içerisinde Ayder Bölgesi, Elevit köyü, Kale Köyü, Meydan köyü, Kavron ve Amlakit yayla eteklerinde bulunan ladinlerde yer yer böcek kurumaları görülüyor. Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü ile Doğa Koruma ve Milli Parklar 12. Bölge Müdürlüğü arasında yapılan protokol ile her yıl ladinlere zarar veren böcekle, Biyoteknik yöntemle mücadele çalışmaları yapılıyor.
Biyolojik Mücadele
“Zararlılarla savaşta insanoğlu tarafından uygulanan ilk usuller zararlıları en kısa yoldan direkt olarak öldürme amacını taşıyordu. Daha sonraları pratik koruyucu usuller uygulanmış ve bunları kimyasal savaş yöntemleri izlemiştir. Ormandaki herhangi bir epidemi ile mücadelede esas, sadece zararlıyı ortadan kaldırmak olmamalıdır. Bizim isteğimiz zararlıyı ekonomik zarar eşiğinin altında bulundurmaktır. Bu meyanda uygulanacak yöntemlerle çevreye en az zarar vermek veya hiç vermemek de başlıca amacımız olmalıdır.
Kimyasal savaşın olumsuz etkilerini gören insanoğlu çözümü bu defa başka yollarda aramaya başlamıştır. Doğanın kurulmuş olan düzenini yine doğanın kendi imkânlarıyla onarma yoluna gitmiştir. Biz bu silaha biyolojik savaş demekteyiz. Biyolojik savaş canlıya karşı canlıyla mücadele etmek demektir. Biyolojik savaş arzu edilmeyen böceklerin, hayvanların yahut bitkilerin tabii düşmanlarının yerleştirilmesi, himayesi ve suni olarak çoğaltılması ile yapılır. Diğer bir deyişle, parazit, yırtıcı ve patojenlerin devreye sokulması ile zararlının populasyon düzeyinin düşürülmesidir. Bu savaşta kullanılacak canlılar, yetiştirme laboratuvarlarnda çoğaltılarak gerekli zamanlarda zararlıların bulundukları yerlere bırakılırlar. “