Dua, ibadetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir. Dua… Dergah-ı İlahiyeye açılan kapıdır. Hadsiz olan acizlik, fakirlik, kusur ve ihtiyaçlarımızı Allah’a karşı bilmektir ve Allah'a yalvarmaktır; Allah’tan istemektir; Allah’tan meded beklemektir; Allah’a muhatap olmaktır; Allah’la şereflenmektir.
Dua ile insan, makam-ı İlahide büyük bir kıymet kazanır. Nitekim bir ayet-i kerimede “Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var” diye buyurur Yüce Mevla’mız…
Duanın en güzel manasını
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri,
“Mektubat” adlı eserinde şu şekilde ifade eder:
“Duanın en güzel, en latif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki:
“Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerim Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zatın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp Elhamdü lillahi Rabbi’l-Alemin der”.
Peki duamız kabul edilir mi? Ya da nasıl kabul edilir? Duanın neticesinde ya duamızın aynısı kabul olur veya duamız daha güzel bir şekilde kabul edilir. Veya duadaki isteğimiz hakkımızda hayırlı olmadığı için hiç kabul edilmez. Her üç netice de bizim faydamızadır. Demek her duaya cevap verilir. Ancak duanın kabul edilip edilmemesi Allah’ın hikmetine aittir.
Dua, Allah-u teala'nın sonsuz rahmet, kerem, şefkat ve merhametinden istifade etmektir…
Güç ve kuvveti her şeye yeten bir Kadir-i Mutlak’a dayanmaktır dua. Duanın kendisi de bir ibadettir. Yalnızlıktan kurtulmanın en güzel adresidir dua. Kısacası dua, en güzel çaredir…