MURAT ÜMİT HİÇYILMAZ
14 Nisan Pazar günü Melyat köyünde tertip edilen enteresan bir etkinliğe katıldım. Melyat Deresi Derneği tarafından düzenlenen etkinliğin amacı; yöre halkına meyve yetiştiriciliği üzerine iki etaplı bir eğitim ve eğitim sonucunda da katılımcılara sertifika ve çeşitli meyve fidanlarının ücretsiz olarak verilmesiydi. Etkinliğin ilanını sosyal medyada görmemle birlikte derhal kayıt oluşturdum çünkü beni yakından tanıyanlar meyve-sebze yetiştiriciliğine ne derece ilgi duyduğumu bilirler. Üstelik eğitimleri verecek kişiler Pazar’ın yetiştirmiş olduğu iki değerli büyüğümüzdü; Prof. Dr. Turan Yüksek ve Bahattin Bozkurt.
Pazar günü etkinliğe katılmak için Melyat’ta bulunan Fuat Ergenç İlkokulu’na giderken içimde karamsar bir duygu hâkimdi. Bu tür eğitimlere halk genelde ilgi göstermezdi ve bu etkinliğe de katılım ziyadesiyle az olacak diye düşünüyordum. Ancak olay yerine vardığımda okulun çevresinde aracımı park edecek yer bulamadım. İnanılmaz bir kalabalık, sanki okulda üniversite sınavı var, dışarıda aileler öğrencilerini bekliyor gibi… Birkaç tanıdık görünce kalabalığın sadece Melyat Vadisi sakinlerinden ibaret olmadığını anladım, Ardeşen’den bile gelenler vardı.
Eğitimin yapılacağı salona geçince daha da şaşırdım çünkü salon hıncahınç doluydu. Daha o dakika bu organizasyonu yapanların, meyve yetiştiriciliği eğitiminden ziyade subliminal olarak “dernekçilik eğitimi” de verdiklerini anladım. Kalabalığı oraya çeken cazibe elbette eğitimden ziyade ücretsiz fidan dağıtılacak olmasıydı ama bunu hesaplayan irade, hesabını önceden iyi yaparak bu kalabalığı eğitime tabi tutma şansını yakalamıştı. Aksi halde derneğin tek amacı ismini duyurmak olsaydı, müsait bir yol kenarında fidanları halka dağıtır, tanıtımını da gerçekleştirirdi. Ama Melyat Deresi Derneği halkına bazı hassas hususlarda eğitim vermeyi ve insanların bilinçaltına dokunmayı hedeflemişti. Zaten bu derneğin daha önce de vadinin geleceğe özgün haliyle miras kalması adına ne çetin mücadeleler verdiğini biliyordum. Vadinin yükseklerinde taş ocağı açılmaması için verdikleri hukuki mücadeleyi her halde duymayan kalmamıştır.
“Meyve Yetiştiriciliği” başlığıyla Prof. Dr. Turan Yüksek hocanın verdiği eğitim ise meyve yetiştiriciliği eğitiminden çok öte, Karadeniz coğrafyasının karşı karşıya kaldığı/kalacağı ekolojik tehlikelerin halka arzıydı. İyi ve verimli meyve yetiştirmek için işin temeline inen, yani evvela toprağı tanımamız gerektiğini belirten Turan Hoca, yanlış ve bilinçsiz tarım uygulamaları sebebiyle tahrip ettiğimiz ve kimyasını bozduğumuz toprağımız hakkında çok önemli mesajlar verdi. Çoğu kendi bilimsel tahlillerine dayanan verileri paylaşan ve Doğu Karadeniz’i bekleyen tehlikelere dikkat çeken Hoca, birinci ağızdan köylüleri uyardı, farkındalık oluşturdu. Bu derece teknik bilgileri köylülere ulaştırmak zordur. Bilim adamıyla köylüleri bir araya getirmek güçtür. Eğer etkinliğin ismi “Doğu Karadeniz Bölgesinin Toprak Yapısı ve Ekolojik Sorunlar” gibi bilimsel bir başlık olsaydı, katılım belirli bir çevre ile sınırlı kalacaktı. Ama dernek yöneticileri halka hitap edecek bir konu ve ödül sistemi tercih ederek isabetli bir yol izlemiştir. İşin uzmanlarına meyve yetiştiriciliği eğitimi verdirirken, köylülerin bilinç altlarına da yanlış uygulamalarımızın yarattığı/yaratacağı ekolojik tahribata dikkat çekilmiştir. Bu açıdan dernek yönetimini bir kez daha tebrik ediyorum. Bu etkinlik; eğlence tertip etmekten öte faaliyet yapamayan diğer enva-i çeşit yöresel derneklere de ibret ve örnek olsun.
Bu arada programın sunuculuğunu da üstlenen dernek başkanı Yakup Asmalı beyefendiyi de, yaptığı başarılı sunum ve konuşmalar için de kutluyorum. Ayrıca 1500 fidanın katılımcılara sorunsuz bir şekilde dağıtılması, bu fidanların önceden katılımcılara göre kategorize edilmesi, davetlilerin tek tek aranması, herkes için sertifika düzenlenmesi… Bunlar gerçekten fiziksel olarak ciddi bir emek isteyen işler. Etkinliğin perde arkasında hummalı bir çalışmanın olduğunu görüyoruz. Bu açıdan da dernek başkanı Yakup Beyi, yardımcısı Gülay Aksu Hanımefendiyi ve diğer dernek gönüllülerini kutluyorum. Ayrıca organizasyonun gizli kahramanı olan yörenin sevilen hayırsever iş adamı Cihan Ergenç’e de ne kadar teşekkür etsek azdır.
Etkinlikte katılımcılara ceviz, misket elma, Hatay mandalinası, mavi yemiş, hurma ve hünnap fidanları dağıtıldı. Bir sonraki etkinlik için halktan haçaçur armudu, demir elması ve kiraz için talep geldi. Ben de fidanlardan hakkıma düşeni aldım ama yaşadığım coğrafyanın toprağını ve onu bekleyen tehlikeleri öğrenmem günün asıl ödülüydü.