Hayatta kimileri para, makam ya da şöhretle hatırlanır. Ancak zaman geçtikçe hepsi unutulup gider. Bir de ömrünü doğaya, dağlara ve hayvanlara adayan insanlar vardır. Onların adı sanı pek bilinmez ama kalplerde ayrı bir yer edinirler. İşte bu insanlardan biri de Rize’nin Fındıklı ilçesinden Çoban Cengiz Taşçı.
60 yaşındaki Cengiz Taşçı, tam 40 yıldır Kaçkar Dağları’nda çobanlık yapıyor. Çileli, zor ama bir o kadar da huzurlu bir yaşamı seçmiş. Sahile inmeyi hiç düşünmüyor. Çünkü ona göre en yakın dostları hayvanları ve dağlardır.
“Dağlar ve hayvanlar benim arkadaşım” diyen Cengiz, doğayla iç içe geçirdiği hayatında en büyük mutluluğu sadelikte buluyor.
Cengiz’in hikâyesi, yaklaşık 10 yıl önce bir haberle ortaya çıktı. O zamana kadar adı sanı bilinmeyen, yalnız ama sevgi dolu bu çobanı kimse tanımıyordu. Haberin ardından televizyonlar, belgeselciler, sosyal medya platformları Cengiz’in peşine düştü.
Ülkenin dört bir yanından, hatta yurt dışından bile insanlar, onunla tanışmak ve sohbet etmek için yaylalara geldi. Saf kalbi, doğa sevgisi ve hayvan dostluğu kısa sürede gönülleri fethetti.
Cengiz’in hayatında şan, şöhret, servet yok. Bekâr, aile beklentisi yok. Para, mal, mülk umurunda değil. Misafirine keçi kesip ikram edecek kadar gönlü zengin biri. Teknolojiye de uzak: Ne televizyonu, ne telefonu var. Tek dostları çayı, sigarası ve sürüsü…
Bir gün milli maçı izlemek için Verçenik Yaylası’ndan Çat Köyü’ne gece boyunca yürüyüp, 4 saatte köye inmiş. Maçı izledikten sonra 5 saatlik yürüyüşle tekrar yaylaya çıkmış ve işine devam etmiş. Onun için önemli olan hayvanları ve dağlarıydı.
Çoban Cengiz’in dostluğu sadece insanlarla sınırlı değil. Hayvanları bile onsuz yaylalara çıkmıyor. Onlarla kurduğu bağ, bir çoban ile sürüsü arasındaki ilişkinin ötesinde, adeta dostluk seviyesinde.
Cengiz, ülke gündemine oturmasına rağmen kendi belgeselini, çekimlerini hiç izlememiş. Ona “Neden bakmıyorsun?” diye sorulduğunda ise “Bu işi sen başlattın, tadı tuzu kaçtı, artık bitir” diyerek kendi dünyasında kalmayı tercih etmiş.
Bugün herkesin gönlünde taht kuran Çoban Cengiz, aslında çok şey istemedi. O, sadece dağlarda, hayvanlarıyla, doğanın dinginliğinde yaşamak istedi. Saf kalbi, doğaya bağlılığı ve insanlara gösterdiği içtenlikle, adını gönüllere yazdırdı.
Ne makam, ne şöhret, ne de servet… Onun tek derdi, dağların sessizliğinde huzur bulmaktı.