CİHA KALESİ’NDEKİ GİZLİ HAZİNE…

Fındıklı ilçesi konak turizminden,Çamlıhemşin ilçesi yayla turizminden, Ardeşen Fırtına Vadisi de adrenalin turizminden nemalanacak gibi görünüyor.Bu noktada Pazar-Hemşin vadisine de ödev olarak kuşkusuz “kültür turizmi” kalıyor.

TURİZM 5.05.2024 10:43:00 1139 0
CİHA KALESİ’NDEKİ GİZLİ HAZİNE…

MURAT ÜMİT HİÇYILMAZ

Başlığa aldanıp bu yazıdan medet uman defineci ve maceraperest arkadaşlar için üzgünüm, kast edeceğim hazine ne yazık ki çok farklı. Bizim hazineden anladığımız yöremizin istikbalini kurtaracak bir dizi çözüm önerisinden ibarettir.

Efendim, malum hava alanı inşaatına da başlandığına göre lamı cimi yok, yöremizin geleceği turizmdedir. Turizmin şimdilik sadece 4-5 ayla sınırlı kaldığına bakmayınız, yakın gelecekte şüphesiz kış turizmi de devreye girecektir, şimdiden hazırlıklara başlanmalı…Genel hatlarıyla bakıldığında Fındıklı ilçesi konak turizminden, Çamlıhemşin ilçesi yayla turizminden, Ardeşen Fırtına Vadisi de adrenalin turizminden nemalanacak gibi görünüyor. Bu noktada Pazar-Hemşin vadisine de ödev olarak kuşkusuz “kültür turizmi” kalıyor. Dikkat ettiyseniz sadece Pazar demeyip, Pazar-Hemşin tabirini kullandım. Sevgili turizmci dostum Özcan BAŞTOPÇU hep söyler, Pazar ve Hemşin turizmdeki kaderlerini ortak yazmalılar diye… Birbirinin tamamlayıcısı olan Pazar-Hemşin hattının ne derece zengin bir kültürel mirasa sahip olduğunu bilenler bilir, biz de bu köşede birkaç defa kaleme aldık. Üstelik; bu ana vadiye bağlı olan Ortayol-Uğrak (Meleskur-Çingit) vadisinde ciddi bir “konak turizmi” alt yapısı, Hemşin’in Hacıbalta mevkiinde “din turizmi” potansiyeli, Hemşin’in Akyamaç (Tezina) köyündeki şelale sayesinde “doğa turizmi” şansı ve vadinin sonundaki Badara Mezrası-Gito Yaylası ikilisiyle “yayla turizmi” imkânı da bölgenin akla gelen ilk avantajlarıdır.  

Asıl konumuz olan Ciha Kalesine geçmeden birkaç kelam daha edelim. Çünkü dikkatlerden hep kaçıyor, Fırtına Vadisinde olmayıp da, Pazar-Hemşin Vadisinde olan önemli bir argümân daha var. Yok yok, dört gözlü kemer köprüyü kast etmiyorum. Derenin doğu tarafındaki asfalt yolun haricinde, derenin batı yamacında Hemşin ilçe sınırına kadar kesintisiz var olan eski şose yoldan bahsediyorum. Bu yol; içeriği zenginleştirilmiş bir mahiyette bisiklet-motorsiklet parkuru veya trekking parkuru şeklinde ayrı bir turizm potansiyeli olarak yedek kulübesinde beklemeye devam ediyor. Mevcut asfalt yolun ise genişletileceğine dair duyumlar alıyoruz. Bu yapılırken elektrik ve telefon tellerinin toprak altına alınması göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Hep söylüyoruz, Fırtına Vadisinde ve Ayder’de yapılan hatalara düşülmemeli diye. Şimdilik Hemşin’e düşen en önemli iki vazife Badara-Kito yolu ile Üsküt Dağı yolunu parke döşeyerek yaylalara ulaşım noktasında alternatif ve belki de öncelik olmasıdır. Vadi için geri kalan potansiyeli tek başına Ciha Kalesi halledecektir. Nasıl mı? İzah edelim.

Hep yazdık, çizdik… Ciha Kalesi etrafını 360o  görme açısına sahip volkanik bir tepenin tam tepe noktasına kuruludur. Bu yüzden kalenin manzara portföyünde deniz de bulunmaktadır. Hani “deniz ayaklarının altında” derler ya, tam da o cinsten… Üstelik kalenin etrafında ziyadesiyle boş alan bulunmaktadır. Şimdi bu kalenin öncelikle restorasyonunun yapılması gerekmektedir. Bu konuda belirli bir yol alındığını biliyoruz. Ancak restorasyon işlemi umarız kara taş duvar inşaatına dönüşmez. Kalenin iç bölümleri de tespit edilir ve kaleye etrafı çevrili ama içi boş bir yapı muamelesi yapılmaz. Kale restorasyonu hallolduktan sonra yapılması gereken dört adım olduğu kanaatindeyim. Bu sayı elbette artırılabilir, yeter ki hayal kurabilelim.

  1.  Kaleye ulaşımın sağlandığı ve aynı zamanda Şentepe (Ğulivat) köyü yolu birçok açıdan uygun değil. Çünkü mahalle içinde evlerin arasında ilerleyen bu yol hem ihtiyaca cevap veremez hem de ziyaretçilerin mahalle sakinlerini rahatsız etmesine kayıtsız kalınamaz. Bu yüzden restorasyonla birlikte ivedilikle kaleye ulaşımı doğrudan sağlayan yeni bir yol yapılmalıdır. Bu yolun da otantik kaidelere uygun şekilde parke veya taş döşenmesi gerektiğini zannediyorum söylemeye gerek yok. Ayrıca bu yoldan hariç olmak üzere yaya ziyaretçiler için patika yol da yapılmalıdır.
  2.  Kalenin etrafında; kaleyi hiçbir şekilde bozmayacak, ön plana çıkmayacak, kaleyle ve doğayla uyumlu kaliteli hizmet verecek olan bir mekân yapılmalıdır. Yöresel kahvaltıdan, nezih bir akşam yemeğine, yemekli düğün merasimlerinden iş toplantılarına kadar her ihtiyaca cevap verebilecek tam teşekküllü bir mekânı kast ediyorum. Kalenin dört bir yanına fotoğraf sanatçıları için seyir terasları ve gözlem dürbünleri kurulmalıdır.
  3.  Bölgede farkındalık yaratmak ve kaleyi ciddi anlamda bir cazibe merkezine dönüştürmek için hem Hemşin Deresi tarafından, hem de tam tersi istikamette Meleskur Deresi tarafından teleferikle kaleye iniş-çıkış tesis edilmelidir. Yörede bu açıdan da tek olma özelliğini taşıyacağı için teleferik sisteminin kaleyi iyiden iyiye ilgi merkezi yapacağı aşikârdır. Bunun artık detayına girmeye de gerek yok, teleferik projesi Ciha için elzemdir.
  4.  Kale için son önerimiz ise oldukça sıra dışı bir projedir ama yapılması durumunda çok ilgi çekeceği muhakkaktır. Ciha Kalesi ile ilgili efsanelerde anlatılan bir husus vardır ki, o da kaleden Hemşin Deresine gizli bir yer altı tüneli ile inilebildiği efsanesidir. Aynı efsane Zilkale için de söylenmektedir ve artık bunun doğruluğunun hiçbir önemi yoktur, mevzumuz o değil. Önemli olan günümüz teknolojisi ile böyle bir yaya tünelinin teknik olarak yapılabileceği ve heyecan arayan adrenalin tutkunlarının güvenli bir şekilde böyle bir yeraltı tüneli ile kaleden aşağıya inebileceği gerçeğidir. Bir an için böyle bir projenin hayata geçirildiğini düşünün, özel korkuları olanlar hariç herkes o tüneli kat etmeyi elbette arzulayacaktır. Ve böyle bir projenin çevrede yaratacağı ilgiyi tasavvur edin… Nasıl ses getireceğini, insanların ne derece ilgi göstereceğini bir düşünün.

Tüm bunları birlikte hayal ettiğimizde sadece Ciha Kalesinin değil, Pazar’ın ve Hemşin’in ne derece cazibe merkezi olacağı ayan beyan ortadadır. Ancak tüm bunlardan önce Ayder’de ve Fırtına Vadisinde düşülen hatalardan dersler çıkarılmalı, turizmde yatırım düşünen hemen herkes bilinçlendirilmelidir. Altı ayda yetiştirilen alabalık, kolot peynirinden yapılan muhlama, Batum’dan ucuza tedarik edilen bal, BİM’deki peynir çeşitleriyle sunulan yöresel kahvaltı, İngilizce mekân isimleri gibi unsurlar bizim kültürümüz değildir. Kültürümüzü ve ürünlerimizi doğru şekilde pazarlamak noktasında bilinçlenmemiz şart… İşin içine ruhumuzu ve samimiyetimizi koymadıktan sonra ne yapılırsa yapılsın kaybetmeye mahkûmuz…

 


 


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor