MURAT ÜMİT HİÇYILMAZ
Tarihi kalelerin en eski isimleri genel olarak bilinmemektedir. Söz konusu kale belli bir şehirde konumlanmış ve o şehirle özdeşleşmiş ise Giresun Kalesi, Trabzon Kalesi, Rize Kalesi örneklerinde olduğu gibi o şehrin ismiyle anılmıştır. Kale eğer iç kesimlerde konumlandırılmış ise ekseriyetle Osmanlılar döneminde Türkler tarafından sonradan verilmiş Kale-i Zir, Kale-i Bala veya Kız Kalesi gibi isimlerle anılmıştır.
Ciha Kalesi olarak literatüre girmiş olan bu kalenin de gerçekte ismi bilinmemektedir. Zira burada kaleye atfedilen “Ciha” ismi, Lazca’da zaten “kale” demektir. Laz kültürünün hakim olduğu bir coğrafyada yöre insanı tarafından en kısa betimleme ile “Ciha” yani “Kale” şeklinde adlandırılmış, sonradan Türkler ve yöre insanı tarafından bu ismin kalenin orijinal adı olduğu sanılarak kaleye “Ciha Kalesi” denilmiş ve bu durum günümüze kadar bu şekilde gelmiştir.
Kalenin kökende “arazi, oturulan yer” anlamlarına gelen “diğa” ismi ile anıldığı, bu ismin sonradan “ciha” ismine dönüştüğü şeklinde rivayetler varsa da, bu görüşün kesinliği söz konusu değildir. Bazı kimselerce etraf köylerin adları; Lamgo Kalesi, Ğulivat Kalesi şeklinde kaleye yaftalansa da bu adlandırmalar kalenin en eski ismi hakkında bize ipucu vermekten yoksundurlar.
Ciha Kalesi’nin Coğrafi Konumu
Ciha Kalesi, Pazar ilçesinden Hemşin’e doğru çıkılırken 7. km’deki Yücehisar (Lamgo) köyü dahilindedir. Kale; Hemşin Deresi kenarında bulunan 352 m. yüksekliğindeki eski bir volkanik tepenin tam doruk noktasına konumlandırılmıştır. Bugün itibariyle de konumu; Suçatı (Apso), Şentepe (Ğulivat), Yücehisar (Lamgo) ve Elmalık (Kuzika) köylerinin neredeyse kesişme noktasına tekabül etmektedir. Kalenin kurulu olduğu tepe, bütün vadinin her yönden izlenebilmesine imkân veren olağanüstü bir coğrafi konuma sahiptir. Kuzey yönünde Hemşin Deresi’nin denize ulaşıncaya kadar olan kısmı ve etraftaki köyler yeterli seviyede görülebilmektedir. Doğu ve batı yönlerinde yine etraf köyler ve dağlar seyredilebilmekte, güney yönünde ise Şentepe ve Başköy (Petre) köyleri ile akabinde Hemşin vadisi kısıtlı olarak izlenebilmektedir. Ayrıca kale, güneydoğu yamacında bulunan ve Hemşinli köylerden müteşekkil Meleskur Deresi vadisine de hakim bir noktadadır.
Bilindiği üzere yörede irili ufaklı ticaret yolları geçmektedir. Ciha Kalesi bu tip ticari yollardan özellikle ikisine hakim bir konumdadır. Bunlardan biri Çamlıhemşin vadisini en kısa şekilde Atina’ya bağlayan Kanlıboğaz yoludur. Kanlıboğaz geçidi aşıldıktan sonra sırasıyla Uğrak, Ortayol ve Yücehisar köyleri geçilip Hemşin Deresi vadisine ulaşılmakta ve en kısa şekilde Atina’ya varılan bu tarihi güzergah elbette Ciha Kalesi sayesinde kontrol altına tutulabilmektedir. İkinci tarihi ticari yol ise Atina’dan dere boyunca direk Hemşin’e çıkılan klasik yoldur. Bu yol da Ciha Kalesi tarafından boylu boyunca izlenebilmekte ve böylece denetimi yapılabilmektedir.
Ciha Kalesi’nin Yapılış Dönemi
Ciha Kalesi’nin bölgemizdeki diğer bütün kaleler gibi tam olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Gerçekte hangi devlet tarafından yapıldığı doğru olarak bilinebilse, tarih olarak da belli bir aralığa indirgenebilir ancak bu husus bile tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Genel olarak yöremizdeki kalelerin Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde yapılmış oldukları sanılmaktadır. Ancak bu dönemden önce Bizans İmparatorluğu zamanında yapılmış olmaları, hatta bu yıllarda yöre ticaretinde söz sahibi olan Cenevizlilerin elinden çıkmış olmaları bile ihtimal dahilindedir.
Yöremizdeki kalelerden Zilkale, Kale-i Bala ve Kız Kalesi muntazam taş işçiliği ve taşların diziliş stilleri bakımından aynı dönemin eserleri gibi gözükmektedirler. Bu üç yapının Bizans İmparatorluğu döneminde mi yoksa Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde mi yapıldığına dair çeşitli kaynaklarda sunulan bilgiler çoğu kez birbiri ile çelişmektedir. Aslında bu çelişkinin sebebi her dönemde bu kalelere belli bir fiziki müdahalenin yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin Trabzon Kalesi’nin temelinin M.Ö. 2000’lerde atıldığı, sonradan Bizans İmparatorları Justinyanus (M.S.527-565) ve II.Aleksios (M.S.1180-1183) dönemlerinde ilaveler yapılarak genişletildiği bilinmektedir.
Ciha kalesinin malzeme yapısı, Zilkale, Kale-i Bala ve Kız Kalesi’nde kullanılan malzeme yapısına göre büyük farklılıklar göstermektedir. Bu durum taş işçiliğini de muntazam yapmaktan alıkoymuştur. Ciha Kalesi’nin duvarlarında kullanılan şekilsiz taşlar, kesme ya da yontma taşlar olmayıp, küçük parçacıklar halinde gelişigüzel işlenmiş kaya parçalarından ibarettir. Bu küçük kaya parçalarının yapısı incelendiğinde sanılanın aksine derelerden taşınmamış olduğu, aksine kalenin bulunduğu tepenin zemin yapısının bu kaya türünün esas kaynağı olduğu anlaşılmaktadır. Bugün dahi tepenin batı yamacı yıllarca taş ocağı olarak kullanılmıştır. Dolayısı ile kalenin mevcut yerindeki kayanın parçalanarak duvar malzemesinin temin edildiği tahmin edilmektedir.
Ciha Kalesi’nin muntazam olmayan taş işçiliği stil olarak yöredeki Zelek ve Ğere Kaleleri ile benzerlik göstermektedir ve muhtemelen bu kaleler birbirinin çağdaşıdır. Bu kalelerin muntazam olmayan yapısı daha eski tarihli olmalarından kaynaklanabileceği gibi, daha basit bir amaç doğrultusunda yapılmış olmalarından da kaynaklanabilir. Bu durumun aydınlığa kavuşturulabilmesi için uzman arkeolog, sanat tarihçisi ve mimarların teknik testlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Sonuç olarak Ciha Kalesi’nin Bizans ya da Trabzon Rum İmparatorluğu döneminde yapılmış olduğu kuvvetle ihtimaldir.