Rize Kültür Turizm İl Müdür Yardımcısı Enver Toprak'ın sorduğu sorulara “Kitap Kurdu” diye tarif ettiğimiz Avukat Müşir Hemşinli gelecek kuşaklara örnek olacak “Kitap okumaya başlama” hikayesini anlattı.
NASIL BAŞLADIM?
Hemşinli,”İlk kitabı ilkokulda idari lambası ışığında okudum.”Âşık Kerem” okudukça şiirleri atlamaya başladım Hikaye kısmı ilgimi çekmeye başladı. İdare lambasının ışığı saçlarımı yakıyordu. O kadar ufaktım. Yazın o kitabı alıp yaylaya gittim. Çamlıhemşin, Başköy Ortaklar köyünde orada okudum okudum, sonra çobanlar geldi yanıma. Sigara içiyorlardı. Kağıt kimde olur ‘talebe Müşir de olar’ düşündüler. O kitabın sahifelerini koparıp sigara sarıp içtiler. Yaprağını benden okuyacağız diye alıp sigara sardılar.
VE TAHSİL HAYATIMIN SERÜVENİ BAŞLADI…
Sonra İlkokuldan, ortaokula geçtim. Ortaokul’da düzgün konuşmasını bilmiyorduk. O dönemde Pazar’da RADAR vardı. Güzel konuşan memur kızları bulunuyordu. Güzel giyinip çok güzel konuşuyorlardı. Mahcup olmamak için tek yol çalışmaktı. Kaldığımız bekar odalarında divan ve perde yok. Perde ne olduğunu annemizde bilmiyordu ki bir perde taksaydı. Ay camlardan profilden içeri doğar bizde masada kitap okurduk. Gaz ocağı üstünde tek demlikte çay demleyip içerdik. Zeytin, Peynir ve Zile Pekmezini yerdik. Bu hayatımız böyle devam ediyordu. Okuldan takdir kağıdını babam alınca bana yeni bir fırsat doğdu. Pazar’da tek kitapçı Topçuoğlu vardı. Babam oradan aldığı kitapları bir hafta günü poşet içinde bana getirdi. Üzülsem mi, sevinsem mi o duyguları hala yaşıyorum. İşte o zamandan sonra kitap okumaya başladım. Lise ikinci sınıftan 3.sınıfa geçtiğimde babam iyi okuyorsun özel üniversiteler çıktı. Seni orada okutamam, git İstanbul’da liseyi bitir dedi.
İSTANBUL MACERAM
Gittim İstanbul'a Kabataş ya da Haydarpaşa Lisesine, ara sınıftan almadıklarından dolay açıkta kaldım. Kalacak olduğum arkadaşlar Üniversite de bekar arkadaşlarımla kalacağım ortaya çıktı. Beni götürdüler Atatürk Lisesine Beyoğlu'ndaki, Orada gördüğüm manzaradan korkarak “ben burada okuyamam” dedim. Disiplin diye bir şey yoktu. Sonra daha çok Anadolu’dan gelen çocukların oturduğu Aksaray Fatih'e yakın Pertevniyal Lisesine girdim. Bitirdim.
ÜNİVERSİTE HAYATIM,
Babamın aldığı kitaplardan etkilendiğimden amacım TIP okumaktı. Çok güzel matematikçiydim. Tıp olmayınca memlekete gittiğimde soracaklar “ne olacaksın” doktor olamayacağım diyemeyecektim.”Hakim” olacağım demek için İstanbul Hukuk Fakültesine yazıldım. Bana basit geldi. Kaymakam’a dilekçe verdim. Kaptan paşa İlkokulunda vekil öğretmenliği, 2.sene Tekel Müdürlüğüne girdim İhale memuru oldum. İmtihana giren herkesi aldılar.1970’de sıkıyönetim, Faik Türün geldi. Her devlet dairesinde bir nöbetçi kalacak talimatı verdi. Bana gün doğdu. Çünkü tek memur bendim. Hem okuyup hem de çalışıyordum. Orada dil öğrenmek için Fransız konsolosluğuna, Şampiyon daktilo kurusuna ileride ihtiyacım olur diye. Judo, Karate kurusuna derken rahat okuduk. Okul bitti. Ecevit kısa dönem askerliği açıkladığı zaman Tekel’den istifa ettim. O kursa giderken aldığım daktilo makinesi ile İstanbul Beyoğlu'nda bir yer kiralayıp Avukatlığa başladım.42 yıl halen İstiklal Caddesi Santa Maria Handayım” dedi.