Karadeniz’in nadide güzelliği Anzer Yaylası, Rize’nin İkizdere ilçesine bağlı, 2.300–3.000 m rakımlı bir vadidir. Flora zenginliğiyle öne çıkan bu yaylada, yaklaşık 450–500 bitki türünden 85–90’ı yalnızca burada yetişir. Balı öylesine özel ki coğrafi işaretle tescillenmiş ve kilosu ortalama çiçek ballarının 10–30 katına kadar çıkabiliyor.
Yaylanın yazları yağmurlu ve serin, kışları uzun ve soğuk geçer. Bu iklimin ve endemik çiçeklerin bir araya gelmesiyle meydana gelen Anzer balı, güçlü aroması, değişken sarıdan koyu kahverengiye yatan rengi ve müthiş besin değeriyle “altın değerinde” olarak betimleniyor .
Son dönemde Arıcılar Kooperatifi ile Hacettepe Üniversitesi iş birliğinde 10 kovan “referans kovan” seçildi ve mühürlendi. Bu sistem sayesinde kalite ve özgünlük bilimsel olarak garanti altına alınıyor Anadolu Ajansı. Ayrıca, bal üretiminin sezonu Hacettepe’nin kontrolünde yapılıyor ve şeffaf bir ekoturizm süreci başlatılıyor.
66 yaşındaki Hüseyin Saat, neredeyse ömrünü Anzer’de geçirmiş. “Rabbim Anzer’i dünyada cennet misal yaratmış” diyen Saat, her yaz peteklerini, ineklerini ve doğayı yaylaya taşıyor. Sadece bal değil, süt, yağ ve peynir de üretiyor. Onun sözleriyle:
“Tembel tembel oturanlar bile inek, birkaç petek alıp yaylaya çıksa günlük masrafını çıkarır.”
Ancak işin zorluğunu da vurgulayıp, “işini seversen her iş kolaydır” diyerek devam ediyor. Gerçekten de onlar için yağmur, çamur, kar fark etmez—mevsim neye ne kadar izin verirse, oradalar ve emekle çalışıyorlar.
Ayrıca, “Bedava kimse kimseye yemek vermez. Gelin bizi bir görün ne emeklerle bu işi yapıp gelir elde etmeye çalışıyoruz” diyerek davetkar tavrını ortaya koyuyor.
Anzer Yaylası’nda küçükbaş hayvancılık kontrolsüzce yapıldığında flora zarar görüyor, arıların nektar kaynakları azalıyor. Anzer Ballıköy Muhtarı Remzi Güzel'in de belirttiği gibi, kontrollü bir “arı merası” planlaması yapılmazsa bu endemik bitki örtüsü geri dönülmez şekilde bozulabilir .Anzer balının sürdürülebilirliği için hayvan otlatma ve arıcılık arasındaki sınırlar netleştirilmeli.
Doğanın kalbini dinleyin: Rengârenk çiçekler, çağlayan dereler, saf havasıyla her köşesi huzurla dolu bir vaha.
Emek ve gelenek: Sadece bir üretim süreci değil, nesiller boyu aktarılan bir yaşam biçimi.
Lezzetin kaynağı: Sadece bal değil; süt, peynir ve doğal yayla ürünlerini yerinde tatma imkânı.
Sürdürülebilir tarım: Bilimsel yöntemlerle üretimin korunması, Anzer balının geleceğini güvence altına alıyor.