Çoğunluğu lise birinci sınıfta okuyan her 100 öğrenciden 45’i sigara, 32’si alkol, 9’u uyuşturucu kullanıyormuş.
Çalışmayı yapan profesör uyarıyor: “Önleminizi bir an önce alın, yoksa durumunuz Batı ülkelerinden farklı olmaz!”
Bu rapor Antalya’daki 5.Uluslararası Risk Altında ve Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumu’nda değerlendirilmiş.
Prof. Dr. Andreas Pumariega diyor ki: “Türkiye’de kullanım oranları ABD ve Avrupa’ya göre geride ama madde bağımlılığı konusunda artış ciddi.”
Profesör Pumariega iki yol gösteriyor:
-Aile içi iletişimin güçlendirilmesi ve Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının proje üretmesi…
***
Projenin hemen akabinde bütün dünya ile birlikte yeni yıla girdik.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Taksim, Nişantaşı ve bazı yerlerde rezalet paçadan döküldü. Alkol tüketimi sebebiyle yine acı tablolar yaşanmış.
Özellikle İstanbul’un eğlence mekanlarının yoğun olduğu bölgelerde 18 yaş sınırı olmasına rağmen, 15-17 yaşındaki gençler alkol komasına girmiş.
Saat 22.00’de başlayan alkol satış yasağına rağmen bu gençler nasıl olur da, alkol komasına girmiş anlamak mümkün değil.
Dahası, içkili mekana alınması yasak olan 18 yaşından küçük gençlerin bu gibi yerlere nasıl girdiği ve su gibi içki tüketmeleri de cabası… Hal böyle olunca her yılbaşında olduğu gibi Taksim, Nişantaşı, Ortaköy, Bakırköy, Kadıköy gibi hastanelerin acil servislerine gece boyu, çoğu genç, 1500’e yakın kişi aşırı içki tüketiminden kaza, kavga ve yaralanma yüzünden başvurmuş.
Ya taciz meselesi? Her yılbaşı rezaletinde olduğu gibi, bu yıl başında da benzer sahneler yaşanmış. Zaten ne bekleniyordu ki?
Kaldı ki, “Hıristiyan” bir inanışa göre kutlanan “Noel”ler kilisede veya evde sessiz, sakin kutlanır. Bazı münferit olaylar dışında, çok büyük olaylar yaşanmaz bildiğim kadarıyla.
Ancak bir Müslüman zincirinden çıksa, başka bir dine giremeyeceği gibi anarşist olup çıkar. Ruhunda üstünük, kemal namına hiçbir şey kalmaz. Vicdanı tefessüh olur gider. Sosyal hayat için bir zehir olur.
Bediüzzaman Hazretleri’nin sözleriyle yazımıza nokta koyalım: