İnsan olmak ucuz mu? Ne çok külfet, ne çok masraf edilmiş insan için; insanın, insanca yaşaması için.
Ruhlardan hemen sonra, kâinat yaratılmış dünyanın var olabilmesi, varlığını sürdürebilmesi için. Çünkü elma, rengini Aydan alıyor; Ay, içinde bulunduğu Güneş sistemiyle ayakta duruyor. Güneş sistemi ise, kâinattaki birçok galaksiden biri olan Samanyolu ailesinin bir ferdi.
Yerdeki çakıl tanesinden, gökyüzünü süsleyen yıldızlara kadar her varlığın bir görevi var. İnsanın rahatı için, çakıl, hanelerin inşasında yapı taşı olurken; yıldızlar da, semâvâtın parıldayan ziyneti. Karıncalar, Rablerine tesbihfeşan gezerken; zerrelerden ziyade rûhâniyât, Mevlâsına hamd ederek, zikre devam ederler.
Mevcudatta fizikî olarak var olanları, dünya için; dünya memleketinde fiilî olarak var olanları ise, insan için halkeylemiş Yaratan.
Sizi yeryüzüne halifeler kıldık1 ifadesinde görüldüğü gibi; mahlûkatın, yani yaratılmış olan her şeyin en şereflisi olma unvanına sahip insanı ne çok sevmiş Rabbimiz. Hayatının idamesi için ne çok masraf edilmiş. Sadece bir hayat mı? Hayır.
Göz için, güzellikler; burun için, rayihalar; kulak için, musika-i İlâhî; mide için, çeşit çeşit taamlar; dil için, tatlar, lezzetler; istirahat için, gece ve uyku; say için gündüz; kalbe mukabil bir kalp için, refika-i hayat; bütün bunları idrak etmek, fehmetmek için, akıl nimeti
Bunun yüzlerce numunesini Risale-i Nurda gördüğümüz, okuduğumuz üzere, neler bahşetmiş Rabbimiz neler, neler
Velhasıl:
Allahın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız.2
Levh-i Ezelîde takdir edilen bir programın icrası, böylesi bir icraatın îfâsı için komple bir sistemi plânlamış Mevlâmız. İnsanın insan olması, insanca yaşaması için var edilişinden beri yüz yirmi dört bin enbiyâ; yine insanın ulvî hazlarının, İlâhî nazlarının inkişafı; ruhî yaralarının tedavisi için yüz yirmi dört milyon evliyâ; dahası, her asrın başında Kurânın hükmünü yeniden hatırlatan, bu surette tekrar hayata kazandıran müceddidler ve nihayet, âhirzaman Nebisine (asm) vâris olan ahirzaman mehdisi
Bütün bunlar zayıf, âciz, çaresiz; ömrü kısa, iktidarı kısa insan denen varlık için değil mi? İnsanın fiilen ve fikren yaşadığı, ama idrakinin istiâb edemediği her şeyi insan için yaratmış, Allah (cc).
(O öyle lütufkâr) Allahtır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzdürüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi; nehirleri de sizin için akıttı3 deniliyor Kitapta.
İyi de, bu kadar masraf neden? Ne için?
Şöyle bir durup düşünmek gerekmez mi? Yani, Necisin? Nereden geliyorsun? Nereye gidiyorsun?4 sorularının cevabını aramak insan olduğunu fark eden her insanın en birinci müşkülü; halli gereken en öncelikli problemi, hatta ödevi değil mi? Çünkü:
İnsan, ipi boğazına sarılıp, istediği yerde otlamak için başıboş bırakılmamıştır.5
Madem, ağzının tadını istediği gibi, gönlünün rahatını da istiyor insan; o hâlde, birdünya ahirethayat prospektüsü olan Kurâna kulak vermeli, dinlemeli; acaba Hâlık-ı Zülcelâl orada bizden ne istiyor, ne yapmamızı emrediyor? Bakınız, Rabbimiz;
Ey insanlar! Allaha muhtaç olan sizsiniz6 âyetiyle bulunduğumuz pozisyonu, yani Allahın rahmetinden, inayetinden, himayesinden başka tutunacak hiçbir dalımızın olmadığını; Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım7 ifadesiyle de, aslî vazifemizin ne olduğunu açıkça hatırlatıyor bize.
Eh; sevilen de, sevildiğini bilmeli
Dipnotlar:
1- Yunus Sûresi, 14.
2- İbrahim Sûresi, 34.
3- İbrahim Sûresi, 32.
4- Said Nursî, Sözler, 215.
5- Age, 75.
6- Fâtır Sûresi, 15.
7- Zâriyât Sûresi, 56.